ANASAYFA GÜNDEMSİYASETMANŞET HABEREKONOMİSPORRÖPORTAJLAR YAZARLAR KURULUŞ KÜNYE İLETİŞİM

17.01.2020

GAZETECİLİĞİN YERİ VE ÖNEMİ

Türk gazeteciliğinin gelişmesi, Tercüman-ı Ahvalin(1860)  yayınlanmasıyla başlar. Avrupa’da da 18’inci yüzyılın başlarında doğan gazetecilik halkın nabzını yansıtan araçlar olarak, düzenli bir biçimde haber alma, siyasal ve toplumsal düşüncelerin etkili olmasını sağlamıştır.
Gazetecilik,  dünya bakış açısını etkileyerek köklü değişikliklerin sonucu olarak,  özellikle gelişmiş ülkelerde büyük bir sanayi haline gelmiştir.
Gazetenin, gazeteciliğin gelişiminde savaşlar hakkında bilgi alma isteğinin önemli rolü olmuştur. İnsan ilgisini çeken bu haberler, geniş kitlelerin haber edinmede kaynağı haline gelir. Gazetenin bir sanayi haline gelmesi, teknoloji ile yakından ilgilenmesi, dolayısıyla bir yatırım sektörüne dönüşmesi, haber yoluyla elde edilen kar-emek piyasa koşullarında rekabet oluşturmuştur.
Gazetenin, gazeteciliğin doğuşunda kuşkusuz insanoğlunun haber alma isteğinin gereksinimi, rolü ve önemi büyüktür. Haber alma insanoğlunun en eski çağlardan beri ihtiyacı olmuştur diyebiliriz.  
Gazetecilik her bireyin yaşadığı ortam bakımından ilgi ve merakın farklılığını ortaya çıkarır. Bundan dolayı gazeteci için haber verilmesi kadar, yorum ile ilişkisinin orantısı önemlidir. Gazetenin gazetecinin düşüncelerini haberlerinde ve yazılarında yansıttığı kaçınılmazdır. Yorum her birey için değişebilir ve yorum nesnel olabilir. Ama haber gerçeği yansıtmalıdır, gerçeğe uygun olmalıdır. Gazetecilik doğruluk anlayışı ile ortaya çıkmış olsa da zaman içerisinde yorumlar haberin değeri kadar nitelik kazanmıştır. Bunun nedeni günümüzde kitle iletişim araçlarının, kişilerin dikkatini çekmek amaçlı yayınlara büyük önem vermesinden kaynaklanmaktadır. Lakin gazete, yazılı haber kaynağı olarak, tek yönlü iletişim olarak haberin doğruluğundan ödün vermemelidir. Bu doğrultuda, gazeteler diğer kitle iletişim araçlarının, gözü, kulağı olarak önemini yitirmezler. Radyo ve televizyonlar kolay haber almada önemli yer teşkil etse de gazetenin haber verme işlevinin yerine geçmeleri oldukça güçtür. Belge niteliği olmasından dolayı yazılı basın, sözlü basından büyük oranda ayrılır ve kaynak teşkil eder.
Haber yapmadan bu kadar söz ederken unutulmaması gereken, olayların haber olarak verilmesinde geçen sürede haber haline getirilmesi, değerlendirilmesi gereken kısım, içerik ve işlevi ile ilgilidir. Bu bağlamda gazetenin, gazetecinin toplumun çeşitli değer yargılarını yansıtma konusunda psiko-sosyal açıdan üstlendiği görevler de yadsınmaz ölçüde büyüktür. 
Haberciliğin dışında toplumun sanat, eğlence, kamuoyunun görüşünü yansıtması basının önemini arttırmıştır. Her çağda siyasi yapının basın üzerinde etkisi artmış, siyasal ve toplumsal sorunların tartışılması yasak olduğundan basınının artan etkisinden rahatsız olan hükümetler yasaklar getirmişlerdir. Değişen zamanla bu anlayış basın üzerinde tekel yaratmıştır. Haber almada düşünmeyi sağlamakla birlikte, tekelci zihniyet kısıtlamalarla çeşitli sorunlar yaratmıştır. Bireyin düşünmesinin ve düşüncelerini ifadesinin önüne geçilmiştir. 
Gelişmiş ve çağdaş ülkelerde gazeteci kamuoyunun bağımsız sözcüsü olarak yüklendikleri görev ve sorumlulukları açısından,  her gazeteci bireyleri savunma hakkını gözetir. Bununla birlikte kitle iletişim araçları, yasama, yürütme, yargının yanında dördüncü güç olarak toplum tarafından kabul edilmektedir. Dolayısıyla toplumda denetleyen konumuyla kamuoyu arasında bağlantı sağlar.
Büyük sorumluluklar sahibi olan halkın sözcüsü olan gazetecilik, toplum içinde yüce bir meslek olmakla birlikte çoğu zaman sıradan bir meslek olarak ta görülmektedir. Gazeteciliği meslek olarak gören, tanımlayanlar hak, özgürlük, sorumluluk, yükümlülük bakımından önemini anlayarak hareket etmek zorundadırlar. Gerek yazılı basın gerekse sözlü basın neyin haber niteliği taşıdığı konusunda çok dikkatli bir şekilde değerlendirme yapmak zorundadırlar. Okuyan, dinleyen, araştıran, sürekli kendini yenileyen, sağduyulu, vicdan sahibi, kendi çıkarlarından önce yansıttığı toplumun hassasiyetlerini bilen, haberciliğin temel gereklerini net, açık, doğru anlaşılabilir yargılamayı kendine ilke edinmelidir.
Bir gazeteci olarak bu mesleğin temel ilkeleri arasında benim için en önemli olan, her eğitim düzeyindeki okuyucunun kolaylıkla anlayabilmesi ve sonuç çıkarabilmesidir. Haberci yazarken yaldızlı, süslü, ansiklopedik bilgi derecesinde değil, anlaşılabilir bir dille, mantıklı bir düzen içerisinde, ne, neden, nerede oluştuğunu okuyucuya aktarmalıdır. Gazeteciliğin sözlü basından farkı bireyin haberi düşünsel olarak canlandırmasıdır. Gazeteci bir düşünce işçisi ve toplumun avukatı olarak vicdani sorumluluğunun farkında olmalı. Bunun temelinde kendi kendini denetleyebilecek sorumluluğa sahip olarak, kamuoyunu bilgilendirir. Denetleme, demokrasi anlayışı ile birlikte, her bireyin kişi hak ve özgürlüklerini koruyabilmek ve sürdürebilmek için ortaya çıkmıştır. Bu da doğru haber vermenin gazeteciliğin her aşamasındaki değerini ortaya koyar.
Meslek ahlakı anlayışı gazetecilikte, basın ahlak yasalarını belirlemiştir. Gazetecinin yükümlülüklerini, sorumluluklarını ilgilendiren bu ilkelerin vicdani sorumluluktan öte hiçbir yaptırımı yoktur. Bilgi alışverişi, gazeteciliğin gelişmesinde insanın çevresi ile ilgi ve meraklarına yanıt olabilecek, yaşantısını şekillendirebilecek kaynaklara yer vermesine olanak sağlar. Kitle iletişim araçları her türlü enformasyonu okuyucunun istek ve ilgisi doğrultusunda önüne sunar. 
Hülasa;  gazeteci için   insanoğlunun aydınlatılması zorunludur.
    


Bu yazı 939 defa okundu.


Yorumlar


Ad Soyad E-Mail
GÜNDEMSİYASETMANŞET HABEREKONOMİSPORRÖPORTAJLAR YAZARLAR ARŞİV

KONUMUMUZ

Altıeylül / Balıkesir

ADRES

Altıeylül Mah. Çiğdem Sok. İnaler İş Mrk.No: 8 1/1 Altıeylül / Balıkesir
MND Ajans
©2020 | Tüm Hakları Saklıdır
MND Ajans