ANASAYFA GÜNDEMSİYASETMANŞET HABEREKONOMİSPORRÖPORTAJLAR YAZARLAR KURULUŞ KÜNYE İLETİŞİM

BAROLARIN SESİ KESİLİRSE İNSANLIĞIN NEFESİ KESİLİR

Balıkesir Baro Başkanı Av.Erol Kayabay,barolarla ilgili olarak çoklu baro nispi temsil,baro seçim sistemi değişikliği düşünülen yasa tasarısına karşı barolar tarafından yapılan eş zamanlı basın bildirisinde  Balıkesir Barosu'nun görüşünü bildiren bir basın açıklaması yayınladı.  

Açıklama şöyle;


Demokratik olduğunu ilan eden ülkelerin temel özelliği, hukuk devleti ilkesinin her kurum ve kademede etkin biçimde var olmasıdır. Bu sistem, monarşik ya da oligarşik düzenlerde gördüğümüz “üstünlerin hukuku” felsefesini bertaraf ederken, hukukun üstünlüğünü tüm alanlarda hakim kılar.

Ancak sistemin kusursuz işleyebilmesi için tüm kıstasların eksiksiz yerine getirilmesi gerekir. Aksi halde herhangi bir güce, kişiye, zümreye tanınacak taviz; en anlaşılır ifadeyle tekere çomak sokmak misali sistemin tüm dişlilerine zarar verecektir.

Öte yandan, sistemi oluşturan kişi ve kurumların denetlenebilir olması da hukuk devleti ilkesinin olmazsa olmaz özelliklerindendir. İşbu denetim tamamen bağımsız, tarafsız ve güçlü bir yargı düzeniyle sağlanır. Demokrasiye ve hukuk devleti ilkesine bağlı olan devlet, bu bağlılığını ancak güçlerin ayrılığı prensibi ile sağlayabilir ki; bu sayede yasama, yürütme ve yargı erkleri birbirlerine dikte, dayatma yada başka bir suretle hükmetmeden bağımsız şekilde varlıklarını sürdürürler.

Fakat demokratik bir hukuk devleti olan ülkemizde, izah edilen ve olması gereken tüm bu koşulların aksine hukuk devleti ilkesine zarar veren, erkler ayrılığı ilkesini zedeleyen birtakım hususlar yıllar yılı göze çarpagelmiş, teoride ve pratikte eleştirilmesine rağmen de düzeltilmemiştir.

İşin hazin tarafı ise, söz konusu hususların son dönemde yapılan rejim değişiklikleriyle daha da artmış olmasıdır.

Sözgelimi; yasama erkinin temel taşları niteliğindeki milletvekillerinin çoğunluğunun partili cumhurbaşkanı tarafından seçilmesi, yürütmenin yasama üzerindeki etkisine açık bir örnektir. Yürütme erki ise son derece geniş yetkilerle Cumhurbaşkanına aittir.

Yargıda da durum ne yazık ki farklı değildir. Hakimler Savcılar Kurulu'nun, HSYK olarak bildiğimiz eski yapılanmasında Adalet Bakanı ve müsteşarının doğal üye olmaları öteden beri yürütmenin yargıya müdahalesi olarak eleştirilirken; halihazırda bu vaziyet daha vahim bir tabloya dönüştürülerek Kurul; Adalet Bakanı (Başkan), Adalet Bakanı Müsteşarı, TBMM'ce seçilen 7 ve Cumhurbaşkanı tarafından seçilen 4 üyeden oluşturulmuştur. İşin parametrelerine bakıldığında; Adalet Bakanı ve müsteşarının Cumhurbaşkanınca atandığı, keza TBMM çoğunluğunu oluşturan parti milletvekillerinin de partili Cumhurbaşkanı tarafından belirlendiği; bu bağlamda aslında HSK üyelerinin tamamının doğrudan ya da dolaylı olarak Cumhurbaşkanınca seçildiği ortadadır.

 Bu durum, sadece yürütmenin yargı üzerindeki hegemonyasını göstermekle kalmamakta, nihayetinde tüm erklerin tek bir kişide, tek bir elde, partili Cumhurbaşkanında toplandığını ortaya koymaktadır.

            Tüm bu siyasal, hukuksal çelişki ve tartışmaların ortasında, eskiden beri varolmasına karşın dillendirilmeyen; fakat son birkaç ayın içerisinde belli bahanelerin somut nedenlere dönüştürülmesi ile yüksek sesle haykırılmaya başlanılan şey ise birtakım STK'lar ile Baroların işler yapılarına çekidüzen verme çabalarıdır.

            Bu şekilde Baroların üniter yapılarından, kurucu unsurlarına, oluşum süreçlerinden tüm yapısal taşlarına değin dinamikleri bozulmak istenmekte; Baroların adalet ve hak arama yolundaki  muhalif ve farklı sesleri kısılmaya hatta  susturulmaya çalışılmaktadır.

Baroların , yargının kurucu unsurlarından olduğu hiçbir zaman unutulmamalı  , yapılacak değişikliklerde Baroların yönetim şekli değil hak arama ve savunma kavramlarına ulaşmada sağlanacak kolaylıklar ele alınmalıdır. Savunma yolunda son kalenin Barolar ve avukatlar olduğu unutulmamalıdır. 

Uygulamaya konulmak istenen tasarı; Cumhuriyet rejiminin teminatlarından biri olan Baroların demokratik yapısına kastetmekle kalmayıp, bağımsız ve özgür savunmaya da ket vuracak niteliktedir. Ve bu haliyle doğrudan doğruya yurttaşların hak ve özgürlüklerinin Barolar tarafından korunmasının da önüne geçeceği malumdur.

Avukatlık, bir kesimden, bir düşünceden yana olmak değil; haktan ve hukuktan yana olmaktır. Barolar; avukatların örgütlü gücü, avukatlar da vatandaşın sesidir. Tam da bu noktada Baroların ne denli önemli olduğu ve Baroların güçsüzleştirilmesi neticesinde nasıl sonuçlarla karşılaşılacağı önem arz etmektedir.

Bugün Barolar, sadece mensubu olanların hak ve menfaatleri için değil, adalet arayan her bir insanın ve adalete muhtaç her bir canlının hakkı için de mücadele etmekte; hak ihlallerinin temini ve hukuki uyuşmazlıkların çözümü sürecinde etkin rol üstlenmektedir. BAROLARIN SESİ KESİLİRSE İNSANLIĞIN NEFESİ KESİLİR. 

Nitekim yıllar yılı maden kurbanlarının yanında Soma'da, Özgecan'ların yanında Mersin'de, illegal yurtlarda küle dönen ufacık bedenlerin yanında Aladağ'da, bir tren enkazında Çorlu'da, bir ağacın derdinde Kazdağları'nda, Cerattepe'de, Sinop'ta, Aydın'da hakkı tesisi ve temini için her yerde tüm insanlığın sesi olmuştur. Bundan sonra da olacaktır.

Düzenlemeye ilişkin olarak kamuoyunda baroların seçim sisteminde nisbi temsilin sağlanacağına, delege sayısının değiştirileceğine, dava açma hakkının sınırlandırılacağına, ortadan kaldırılacağına dair bilgiler dolaşmaktadır.

Oysa baro organlarının seçim sistemi birçok kurumun seçim sistemine kıyasla çok daha demokratik ve çoğulcudur. Tam aksi, nisbi temsil ile az oyu almış olsa da bir grubun aldığı oy oranında temsili ile azınlığın çoğunluğa tahakkümü gerçekleşecektir. En çok oyu alanın seçilmesi yerine, çok daha az oy alanın seçilmesi demokrasiye de temsilde adalet ilkesine de aykırıdır.

Barolardaki delege sayıları da kayıtlı avukat sayısı ile belirlendiğinden bu oranların değiştirilmesi şahsi çıkar ve amaç dışında hiçbir baronun ya da avukatın faydasına olmayacaktır. Milletvekilliği seçim sisteminde hem % 10 barajı  hem de iller bazında uygulanan milletvekili belirleme yöntemleri demokratik olarak nitelendirilirken, baro organlarının seçim sisteminin antidemokratik olduğu iddiası gerçekçi değildir.

Avukat sayılarının kontrolsüz büyümesiyle ilgili  baroların çözüm önerilerinden biri olan fakültelerde niceliğin azaltılarak niteliğin yükseltilmesine yönelik çalışmalar yapmak yerine, her geçen gün derme çatma yeni hukuk fakülteleri açılmaya devam edilmektedir. Buradaki sorun da hiçbir şekilde baroların yapısal durumuyla ilgili değildir.

Öte yandan, hak ihlallerine karşı dava açma yetkisinin baroların elinden alınacak olması da münhasıran insanlığın sesinin kısılması anlamına gelmektedir.  

Baro, avukatların kayıtlı olduğu kamu kurumu niteliğindeki bir meslek kuruluşudur. Barolar, yasaların bir meslek kuruluşu olarak kendilerine yüklediği görevlerinin yanında, yargı sisteminin bir unsuru olarak hukukun gelişmesine katkıda bulunurlar.

Tanımda geçen  “kamu kurumu” tanımı irdelendiğinde, kamunun kavramsal olarak tek bir oluşumu ifade ettiği açıktır. Yani bu bağlamda hiç bir ülkede birden çok adalet, eğitim, sağlık bakanlığı bulunmaz. Ya da aynı vilayette birden fazla vali, birden fazla belediye başkanı göremezsiniz.

Nitekim bugüne kadar İdare Hukuku”ndan aşina olduğumuz merkezi yönetim sistemine benzeyen yapıda merkezde TBB, taşrada ise il barolarının tek bir yapısal düzen içerisinde işlediği malumdur. Bunun yerine baro sayılarının arttırılarak örgütlerin, grupların etkin olacağı ve barolarla avukatların fiilen ve hukuken bölünmesine hizmet edecek taslaktaki değişiklikler tüm avukatların ve yurttaşlarımızın kırmızı çizgisi olmak zorundadır.

Ki bu durum hizipleşmeyi ve kutuplaşmayı doğuracak, en nihayetinde üniter yapıyı dahi tehdit eder hale gelebilecek derecede tehlikelidir.

Baroların ve avukatın vazgeçilmez misyonu güçlünün değil, haklının yanında olmaktır. Üstünlerin hukukuna değil, hukukun üstünlüğüne hizmet etmektir. Bu iradesini ise ne bir iktidara, ne de bir zümreye bırakma gibi niyeti yoktur.


Yazarlar


GÜNDEMSİYASETMANŞET HABEREKONOMİSPORRÖPORTAJLAR YAZARLAR ARŞİV

KONUMUMUZ

Altıeylül / Balıkesir

ADRES

Altıeylül Mah. Çiğdem Sok. İnaler İş Mrk.No: 8 1/1 Altıeylül / Balıkesir
MND Ajans
©2020 | Tüm Hakları Saklıdır
MND Ajans