Haber:C.Saffet YILMAZ
Burhaniye Cumhuriyet Meydanı'nda bir araya gelen Burhaniye Emek ve Demokrasi Bileşenleri,yaptıkları kitlesel basın açıklaması ile son süreçte iyice su yüzüne çıkan mafya-devlet-siyaset ilişkilerine tepki gösterdiler. 8.yılında Gezi direnişine de sahip çıkılırken,direniş sırasında yurdun birçok il ve ilçelerindeki gösterilerde kaybedilenleri de andılar.Emek Partisi (EMEP), Halkevleri, Halkların Demokratik Partisi (HDP), Sol Parti, Türkiye İşçi Partisi (TİP), Türkiye Komünist Partisi (TKP) ve Toplumsal Özgürlük Partisi (TÖP) katılımcıları tarafından yapılan ortak açıklamada dile getirilen ifadelerde hükümet politikalarına öfke ve isyan vardi
“Ülkemiz Halk Hareketleri tarihine altın harflerle yazılan GEZİ Direnişinin 8. Yıl dönümü ! 8 yıl önce AKP iktidarının Taksim Gezi Park'ında direnişçilerin çadırlarını yakmasının ateşi, kısa sürede bütün ülkeyi sarmıştı. Egemen otoritenin dili o kadar öfke yaratmıştı ki buna itiraz eden hemen herkes sokaklara çıktı.
Binlerce siyasal tutuklunun bulunduğu, fabrikalarımızın satıldığı, mega projeler, enerji ve altyapı inşaatları adı altında tarım alanlarımızın, dağlarımızın, kıyılarımızın, ormanlarımızın talan edildiği, hergün canımızı yakan işçi ve kadın cinayetlerinin, tacizlerin, tecavüzcülerin cezasız bırakılarak sıradanlaştırıldığı ülkede, demokrasiden, emekten, hukuktan, adaletten, barıştan ve doğadan yana her türlü sesin giderek artan bir baskı ve şiddetle kısılmaya çalışılmasına baş kaldırıydı Gezi.bugün hala yargılanıyor! Yargılanması gereken Gezi değil, AKP-MHP iktidar bloğunun savunduğu Yağma+Tarikat+Çete düzenidir.
ORTAK MÜCADELE ÇAĞRISI
Bu kirli mafya düzenine mahkum değiliz. Temiz bir geleceği kendi ellerimizle kuracağızTürkiye halkları, devlet-siyaset-mafya ortaklığında işlenen suçların ortalığa saçılmasına bir kez daha tanık olmaktadır. Çıkar ilişkilerinden kaynaklı çelişkiler sonucunda, Türkiye halklarına karşı işlenen suçlar, yolsuzluk ve uyuşturucu ticareti, yargısız infaz ve faili belli cinayetler birer birer ifşa olmaktadır.Siyasi cinayetlerden dünyanın her tarafına uzanan uyuşturucu ve benzeri kirli ticaret ağlarına, telaffuzu güç rakamlara ulaşan yolsuzluk çarkına ilişkin ifşalar, bu ifşalar karşısında söylenen yalanlar, suskunlukla geçiştirme ve üzerini örtme çabaları devletin kurumlarıyla içinde, hatta merkezinde bulunduğu bir suç örgütlenmesiyle karşı karşıya olduğumuzu tüm çıplaklığıyla ortaya koymaktadır.Türkiye'de demokrasinin ve özgürlüklerin tamamen tasfiye edilmesi, Kürt sorununda çözümsüzlük, çıkar çetelerinin halklara karşı işlediği suçlar, kamu kaynaklarının, yeraltı ve yerüstü varlıkların, doğanın talanı ve yerli, yabancı tekellerin yağmasına kalkan olma, kadına yönelik şiddet, taciz, tecavüz ve kadın cinayetleri, yolsuzluk ve rüşvet bu ülkeyi yönetenler açısından istisna değil kural haline gelmiştir.
Siyasi çıkarları için milliyetçiliği örtü olarak kullananlar, emekçilerin alın terine ve halkların geleceğine el koymayı meşrulaştırmaya çalışmaktadır.Bu tür kirli ittifaklar, talan, ölüm ve gasp düzeni siyasallaşmış yargı ve iktidara bağlı işleyen hukuk sistemi tarafından bizzat korunmakta ve kollanmaktadır. Bu ittifakları var eden siyasi, iktisadi ve toplumsal düzen değişmeden Türkiye halkları nefes alamayacaktır.Bu suçlular ittifakı ile mücadele etmek; emekçiler için ekmek ve iş, kadınlar için yaşam, gençler için gelecek, Kürtler ve Aleviler için eşit haklarla yaşam mücadelesidir.
EMEK VE DEMOKRASİ GÜÇLERİNE ÇAĞRI
Çetelerin, tarikatların, soyguncuların, yağmacıların zorba iktidarına karşı mücadele etmek sadece geçmiş ve günümüzün değil geleceğimize sahip çıkmanın da gereğidir.Bizler bu ülkenin emekten, ezilenlerden, yoksullardan, dışlanmaya çalışılan kesimlerinden yana olan güçler olarak bu kirli ittifaka karşı ortak mücadele etmeye çağrısı yapıyoruz. Halka karşı işlenen suçların tüm failleri ile siyaset, sermaye ve mafya üçgeninde girilen tüm gizli ve kirli ilişkiler açığa çıkarılmalı, sorumlular halkın önünde hesap vermelidir.Siyasi egemenliğini bu baskı, terör ve yolsuzluk mekanizmasının üzerine kuran iktidarın, ortaya dökülen bu muazzam suçların hesabını kendiliğinden vermeyeceğini biliyoruz. Türkiye işçi sınıfı, emekçileri ve halk güçleri olarak örgütlü bir güçle hesap sormazsak ve sorumluların cezalandırılmasını sağlayamazsak iktidar çarkı bu çamurun içinden çıkmayı becerebilecektir.Yargının gözlerini kapadığı bu talan düzenine karşı toplumsal itirazı, mücadeleyi büyütmek ve tüm gerçekleri ortaya çıkarmak için Türkiye halkları başta olmak üzere siyasi partilere, sendikalara, demokratik kitle örgütlerine ve toplumsal kesimlere çağrı yapıyoruz: Sesimizi yükseltmeli, itirazlarımızı büyüterek örgütlemeliyiz. Türkiye halklarına karşı tarihsel sorumluluğumuzla sesleniyor ve bu kirli ittifaktan kurtularak herkesi yaşanabilir bir ülke için seferber olmaya ve mücadele etmeye çağırıyoruz.” (www.yenihabergazetesi.net)