Balıkesir Barosu Başkanı Erol Kayabay'ın mesajı şöyle:
"Cumhuriyetin kurulmasına henüz üç sene vardı. 1920 senesinin o ilk günleri, soğuk kış mevsimine rağmen ateşten gömleğin giyildiği zor günlerin de habercisiydi. Memleketin her köşesinde Kuvay-i Milliye ruhu kıpırdanıyor, işgal reddediliyor, kısıtlı imkânlarla büyük bir bağımsızlık mücadelesi veriliyordu.
İşte bu ahval içerisinde takvim yaprakları 24 Ocak 1920’yi gösterirken aynı Kuvay-i Milliye ruhu Balıkesir Barosu’nun temellerini atmıştı. Üstelik çiçeği burnunda bu yeni baro,
sadece bir meslek örgütü değildi. İtilaf kuvvetlerinin Batı Anadolu’yu yangın yerine çevirdiği bir ortamda; hem cübbeleriyle hukuk mücadelesi verip, hem de işgalcilere karşı gövdesini siper eden yiğitlerden kurulu bir müdafaa cemiyetiydi.
10 Mart 1920’de İstanbul’un resmen işgali ilan edilirken, Kuvay-i Milliye öncülerinin de tutuklanmasına karar verilmişti. Hatta Damat Ferit Paşa’nın Kuvay-i Milliye aleyhtarı
bildirileri elden ele dolaşıyordu. Buna rağmen gerek Balıkesir’de, gerekse memleketin her köşesinde ulu önder Mustafa Kemal Atatürk’ün liderliğinde vatan müdafaası devam ediyor ve yavaş yavaş Cumhuriyetin tohumları atılıyordu. Nitekim 23 Nisan 1920’de Türkiye Büyük Millet Meclisi kurulmuş ve ulusal egemenlik fikri bütün dünyaya ilan edilmişti.
İşte Balıkesir Barosu, o tarihten bu yana istiklalin ve istikbalin her anına, her zorlu ve her gururlu dönemecine tanıklık etmiş; Cumhuriyet değerlerinin ve Atatürk ilkelerinin yılmaz
bir neferi olmuştur.
Bu minvalde, 100. yaşını kutlamakta olduğumuz Baromuz, Türkiye Büyük Millet Meclisi’yle yaşıt olarak bir yüzyılı geride bırakırken, şanlı mazisi ile ulu bir çınar gibi yeni bir
asra göz kırpmakta ve ilk günkü heyecanla aynı Kuvay-i Milliye ruhunu damarlarında duymaktadır.
Bu vesile ile öncelikle tarih sayfalarındaki yerini hakkıyla almış kahramanlarımız Kurucu Başkan Süleyman Sadi, yardımcısı Mustafa Necati ile beraber tüm başkanlarımızı,
yönetim kurulu üyelerimizi, avukatlarımızı saygı ve minnetle anmaktayız. Biz onlara çok şey borçluyuz. Fakat gelecek kuşaklara da muasır bir Türkiye ve barış içinde bir dünya bırakma borcumuzun olduğunu iyi biliyoruz.
YARGININ OLMAZSA OLMAZI,SAVUNMA VE HAK ARAMA ÖZGÜRLÜĞÜNÜN TEMİNATIDIR
Tarih sayfalarının kayıt altına aldığı üzere, 1920 Türkiye’sinin içinde bulunduğu vaziyet, tarihin her dönemecinde emperyalist güçler ve karanlık zihinlerin
arzuladığı bir tablo olarak karşımıza çıktığını belirten Balıkesir Barosu Başkanı Erol Kayabaysözlerine şöyle devam etti.
"Bu kafada olanların şunu iyi bilmesini isteriz: Balıkesir Barosu, Türkiye Cumhuriyeti’nin hukuk kalesidir. Savunduğu değerlerden
hiçbir şey uğruna ödün vermemiş; var olduğu günden bu yana güçlünün kölesi değil, haklının destekçisi olmuştur. Balıkesir Barosu’nun varoluş nedeni hukuktur. Balıkesir Barosu’nun vicdanı adalet duygusuyla beslenmektedir. Siyasi fikirlerden arınmış olarak sosyal devlet anlayışına, laik düzene, cumhuriyete ve hukuk devleti ilkesine hizmet etmektedir. O gün işgalci güçlerin karşısına nasıl nefer olmuşsa; bugün de aynı ruhla geriliği ve kötülüğü boğmaya, karanlığın üstüne güneş gibi doğmaya hazırdır.
Balıkesir Barosu olarak bugün 100. yaşımıza adım atıyoruz. Kıvançlıyız; bir yüzyılın sonunda dimdik burada ve her platformda aynı ruh, aynı azim ve aynı vatan sevgisinin neferi
olduğumuz için hem de çok kıvançlıyız.
Öte yandan, toplumun adalete olan inancını yitirmeye başladığı, adalet duygusunun yerini “güçlünün haklı olduğu” gibi akıl ve vicdan dışı bir kanıya bıraktığı bu günde de hukuk
değerlerini savunma çabamızın tavizsiz devam ettiğinin altını özellikle çizmek isteriz.
Zira savunmanın, savunulmak zorunda bırakıldığı zor günlere de yakın tarihte hep birlikte tanıklık ettik. Fakat bizler, tarihin her aşamasında olduğu gibi o zorlu günlerde de
okyanus ötesinden ısmarlama yargılamaların, hukuksuzlukların, anti laik girişimlerin, darbe meraklılarının, hak ihlallerinin karşısında sadece tanık olmadık; aynı zamanda siperdeydik.
Bugün de siperdeyiz. Bizler Balıkesir Barosu olarak, tarihin her aşamasında haklının, ezilenin, adalet arayanın yanındaydık. Bugün de yanındayız.
Hukuk arayışının her safhasında var olan, adaleti temin eden ve bu vazifesini Anayasadan almasına rağmen görevini yerine getirirken önüne olmadık engellerin çıkartıldığı
meslektaşlarımızın da her daim yanında olduğumuzun iyi bilinmesini isteriz. Bundan sonra da gayemiz; avukatın yargının olmazsa olmazı, savunma ve hak arama özgürlüğünün teminatı olduğunu öğrenmek istemeyenlere öğretmek olacaktır. Zira avukatın olmadığı bir sistemde yargıdan ve adaletten bahsetmek hiçbir zaman mümkün olmamıştır.
Bugün 100. yaşımızın tarifsiz mutluluğunu yaşarken, yarınlarımızda da Atatürk ilkelerinin, Cumhuriyet değerlerinin, hukuk ve adalet anlayışının bekçisi olacağımızın;
1920’de kuşandığımız Kuvay-i Milliye gömleğini hiçbir zaman çıkarmayacağımızın sözünü verirken; vatan müdafaasında Hakk’a yürümüş ve adalet uğruna can vermiş bütün
şehitlerimizin aziz hatıraları önünde minnetle eğiliyor, değerli meslektaşlarımıza saygılarımızı sunuyoruz."