ANASAYFA GÜNDEMSİYASETMANŞET HABEREKONOMİSPORRÖPORTAJLAR YAZARLAR KURULUŞ KÜNYE İLETİŞİM

ÖMÜR BOYUER BASIN İLE BULUŞTU

HABER:C.SAFFET YILMAZ Cumhuriyet Halk Partisi’nin 16.Şubat 2020 günü yapılacak olan il kongresinde İl Başkanlığı için adaylığını açıklayan Ömür Mustafa Boyuer yerel basın ile düzenlediği kahvaltılı basın toplantısında ağırlıklı olarak hakkında çıkartılan asılsız iddialara değindi.


“Gömeç ilçe kongresiyle başlayan ve en son İvrindi ilçe kongresiyle sonuçlanan bir süreci yaşadık. Öncelikle göreve gelen ilçe başkanlarımızı ve yönetim kurulu arkadaşlarımızı kutluyoruz, görevlerinde başarılar diliyoruz. Ülkenin bulunduğunu durumu göz önüne alacak olursak; şu anda yönetime gelen arkadaşların gerçekten işi zor. Tarihi bir süreçten geçiyoruz; 2023 yılında, cumhuriyetin kuruluşunun 100’ncü yılında ülkenin Cumhuriyet Halk Partisi’ne her zamankinden çok daha fazla ihtiyacı var. 

Yönetimlerde aslolan anlayıştır
Yönetimlere kimlerin geldiği değil de hangi anlayışların yönetimlere geldiği bu anlamda çok önemli. Biz yaklaşık yedi aydan bu yana yola çıktık. Ortak aklın Balıkesir’de egemen kılınabileceği şiarıyla yola çıktık. Tüm ekip arkadaşlarımız da bu anlayış içerisinde bir araya geldik. Ben burada bir anlayışın sözcüsü olarak karşınızdayım. Yani Ömür Boyuer’in etrafında bir araya gelen arkadaşları olarak değerlendirilmemesi lazım. Cumhuriyet Halk Partisi’nde parti içi demokrasinin tüm kurullarıyla hayata geçirilmesi gerektiğine inanıyoruz. Ortak aklı hayata geçirebilmenin en temel koşulu her bir parti üyesini yönetim sürecine katabilmekten geçtiğine inanıyoruz. Cumhuriyet Halk Partisi’ne bu anlamda düşen büyük sorumluluklar var. Biz kendi içimizdeki bu yarışlardan birlik, beraberlik ve dayanışma içerisinde çıkmamız gerekiyor. Cumhuriyet Halk Partisi’nin tabanının da bu şekilde düşündüğünü çok iyi biliyoruz. 
                                                  “CHP’nin her dönmde neferi oldum”
Ancak,özellikle son günlerde yaşadığımız bazı olaylardan dolayı toplantımızın ana konu başlığı bizim açımızdan da değişti. Ben Cumhuriyet Halk Partisi’nde siyasete başladım. 1999 yılında Cumhuriyet Halk Partisi’nin Merkez İlçe başkanıydım. 1999’da yerel ve genel seçimler bir arada yapıldı ve Cumhuriyet Halk Partisi’nin barajda kaldığı, zor bir dönemin yaşandığı bir dönemdi. 1999’da ben merkez ilçe başkanıyken işin gerçeği Cumhuriyet Halk Partisi’ni temsil edebilecek ve bu yeteneğe sahip arkadaşımızın hiçbiri elini taşın altına sokmadığı için ben belediye başkanlığını talep etmediğim halde bir görev olarak bana verildi. Cumhuriyet Halk Partisi’nin bana verdiği her türlü görevi bu güne kadar hep yerine getirdim. Anafartalar Caddesi üzerindeki iş yerimizi bize seçim bürosu yapmıştık, o koşullar altında. Daha sonra ilçe ve il yönetim kurullarında yer aldım, kurultay delegesi oldum, milletvekili adayı oldum. Hiçbir dönemde hiç kimseyi ötekileştirmedim. Hiç kimseye karşı bir cephe açmadım. Bizim büyük bir aile olduğumuza inandım. Yani biz kendi içimizde barışı, birliği, dayanışmayı sağlayamadığımız sürece sahada, halkın karşısında başarılı olabilmemiz mümkün değil. Örneğin Deniz Baykal’ın istifası sonrası Kemal Kılıçdaroğlu’nun genel başkanlığa seçildiği dönemde hem merkez ilçe başkanı hem de kurultay delegesiydim. O dönemin il başkanı Sayın İrfan Barış ilçe başkanlarını belediye başkanlarını ve meclis üyelerinden oluşan seçilmişleri olağanüstü toplantıya çağırmıştı. Bu konu tartışıldı. Sayın Baykal’ın tekrar geri gelmesi, tekrar aday olması gündeme gelmişti. Ona karşı çıkan iki ilçe başkanından biriyim. Cumhuriyet Halk Partisi’nin çıkarı, her şeyin önünde gelir. Ama Cumhuriyet Halk Partisi’ni iktidara taşımaktır. Karşı çıkmam Deniz Baykal’a falan değil, yani tekrar geriye gelmiş olmasının hem kendisine hem de partiye yararı olmadığı inancımdan dolayıdır. Fikrim sorulduğu zaman da Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun Cumhuriyet Halk Partisi’ne genel başkan olmasını savundum. Bunun canlı şahitleri hala var, bazıları görevde. Örneğin Manyas ilçe başkanı İsfendiyar Ülker de aynı görüşteydi, şu anda kendisi de görevde, arşivlerde de var. Kurultay delegesi olarak da Sayın Kılıçdaroğlu’nun genel başkan olması yönünde de oyumu, irademi kullandım. 
 

Eleştiri yapmayan, özeleştiri vermeyen adamdan devrimci olmaz                                     

Eğer devrimciysek hem eleştiri de yapacağız, hem özeleştiri de vereceğiz. Ondan sonraki süreçlerde ben Balıkesir yerel basınında köşe yazıları da yazdım. Cumhuriyet Halk Partisi’ne yapılan yanlışları her zaman ve her yerde dile getirdim. Bu devrimci olabilmenin on koşuludur. Eleştiri yapmayan, özeleştiri vermeyen adamdan devrimci olmaz. Yani bu Cumhuriyet Halk Partisi’ne, genel merkeze karşı olduğu anlamına gelmez. Parti tabanının da rahatsız olduğu birtakım uygulamalara karşı çıktık. Şunu kabul ediyorum; tespitlerimin hepsinin arkasındayım. Ama üslubum sert olabilir, benzetmelerim abartılı olabilir. Bunu kabul edebilirim. Bu noktada özür dilemem gereken nokta varsa özür de dilerim. Ama tespitlerimin hepsinin arkasındayız. Şimdi geldiğimiz süreçte biz ortak aklı hayata geçirelim, parti içi demokrasiyi hayata geçirelim, birlik ve beraberlik içinde bütünleşelim, bu ülkeyi bu karanlık noktadan çıkartalım mücadelesini verirken bazı siyaset mühendisleri ne yazık ki benim o dönemde yazmış olduğum yazıları genel merkez düzeyine kadar taşımaya başladılar. Kimin nereye, ne verdiğini, kimin nerede ne konuştuğunu biliyoruz. Ben bu konuyla ilgili uyarıyı iki ilçe kongresinde üstü kapalı olarak yaptım. Gelsinler partimizi tartışalım, gelsinler devrimciliğimizi, Atatürkçülüğümüzü tartışalım. Bu işe yeterliliğimiz olup olmadığını tartışalım. Yoksa bu Bizans oyunlarıyla Balıkesir’i şekillendirmeye kalkmasınlar, bu partiye zarar veriyor. Buradan siyaset mühendislerine çağrı yapıyorum; bu işi ötekileştirmeden, ayrıştırmadan, kavga zeminine çekmeden bu işi halledelim. Hep birlikte olalım, beraber olalım, dayanışma içinde olalım. Hiç tereddüt etmesinler, hiç kaygı duymasınlar; biz göreve geldiğimizde de onlarla beraber çalışacağız. Hiç kimseyi ötekileştirmek gibi, hiç kimseye çifte standart uygulamak gibi bir dünya anlayışımız yok. Amaç siyasette insan kazanmaktır. İnsanları ötekileştirmek değildir. Bizim hem Atatürk’e hem bu ülkeyi kuran kurucu değerlere, o insanlara karşı borcumuz var. Geçmişten aldığımız miras bizim bu. Bu ülkeyi de çocuklarımıza, gelecek nesillere de çağdaş, demokratik, laik bir Türkiye Cumhuriyeti bırakmak gibi bir sorumluluğumuz var. Yani işi bu seviyeye çekmenin bir anlamı yok. Bu seviyede siyaseti şekillendirmenin bir anlamı yok. Kelimeleri ölçülü kullanmaya çalışıyorum, ama bu konuda gerçekten ekip olarak üzülüyoruz. Sonuçta yarışan arkadaşlar var. Herkes kendine güvenmiştir. Cumhuriyet Halk Partisi’nde herkes her yere aday olmaya hakkı vardır. Ama bu yarışın sonucunu bu şekilde şekillendirmeye kalkmak doğru değil. 

İlkesel birliktelikten yanayız  

Biz çıktığımız ilk günden bu yana; hiç kimseyle pazarlık yapmadık ve bunu her yerde söylüyoruz. İlkesel birliktelikten yanayız. Yani parti dışında bir takım ittifaklarla 31 Mart seçimlerinde başarıyı yakalamış iken, parti içerisinde de ittifakların yapılmasını ve bu ittifakların hayata geçirilmesinden yanayız. Yani biz kimseyle pazarlık yapmadık derken, hiç kimseyi ötekileştirmek veya hiç kimseyi yok sayma anlamında söylemiyoruz. Ama kişisel pazarlıklardan yana değiliz, ilkesel birlikteliklerden yanayız. Bu zeminde buraya kadar geldik. Bundan sonrasında da bu şekilde gideceğiz. Sanırım bizim bu söylemimizden rahatsız olanlar var, oyun kurucu arkadaşlar var. Geçmiş dönemlerde de de bunları yaptılar. Başarılı olmuş olabilirler kendi adlarına ama Cumhuriyet Halk Partisi için hiç yararı olmayan girişimler. Bunları bıraksınlar. Yani burada yazıları veya bir takım şeyleri kuryelik yapıp da bir yere taşımasınlar. Genel başkana nasıl anlatırız tarzında söylemler varmış. Genel başkanın bu tarz şeylerle harcayacağı vakti yok. O daha çok aydınlık ufuklara bakıyor. Bu tür küçük şeylere, oyunlara bakmıyor. Genel başkanın adına da burada kimse konuşmasın, özellikle bunu vurgulama gereği duydum. Cumhuriyet Halk Partisi’nin tapusu bu partinin üyelerine aittir, hiç kimseye ait değildir. Bu bilinçle hareket etmemiz lazım. Cumhuriyet Halk Partisi’nin delegesi Atatürk’ün de söylediği gibi fikri hür, vicdanı hür delegelerdir. Böyle yönlendirmelerle, böyle şeylerle karar verecek bir delege yapısına sahip değildir Cumhuriyet Halk Partisi’nin üyeleri ve delegeleri. Onun için siyaset mühendisliklerini bıraksınlar, herkes işini yapsın. 
 

Biz hangi senaryo karşımıza çıkarsa çıksın, bu işi sonuna kadar götüreceğiz                     
Cumhuriyet Halk Partisi’ne nasıl katkı verebiliriz, Cumhuriyet Halk Partisi’ni nasıl yukarıya taşıyabiliriz bunun hesabını yapsınlar. Bu süreçte biz sessiz kaldıkça sanki kabulleniyormuşuz şeklinde algılanıyor ve gittikçe de daha başka şeyler uygulanmaya başlandı. Ama buradan nasıl algılarlarsa algılasınlar ama biz üzüldüğümüzü söylüyoruz. Bu tür şeylerin Cumhuriyet Halk Partisi’ne bunun hiç bir faydası olmadığını söylüyoruz. Ama kavgaysa da kavga arkadaşlar. Biz öyle kavgadan, mücadeleden kaçan bir yapıya sahip değiliz. Biz hangi senaryo karşımıza çıkarsa çıksın, bu işi sonuna kadar götüreceğiz. Kararlıyız, inançlıyız ve bu işi de göğüsleyeceğiz. Bu noktada en ufak bir tereddüdümüz yok. Yani gerçekten ekibimiz, kadromuz çok iyi. Cumhuriyet Halk Partisi’nin altı okunun ilkelerini benimsemiş, sosyal demokrasinin evrensel ilkelerini benimsemiş, aydınlık geleceğin, umutlu yarınların, uygar medeniyet seviyesinin bu ülkede özgür bireylerle sağlanabileceğine inanmış herkesi kucaklayan; hiç kimseyi ön yargıyla yaklaşmayan bir anlayışa sahibiz. Biz kararlıyız, inançlıyız, bu işi başaracağız.Bazı anlayışların partinin ve yönetim kadrolarını basamak olarak kullanılmasına kesinlikle karşıyım.Bu nedenle İl Başkanı olarak seçilmem halinde önümüzdeki ilk genel seçimlerde aday olmayacağım. 
Ben aslında burada Cumhuriyet Halk Partisi’nde yönetime geldiğimiz zaman yapacağımız projeleri, yapacağımız işleri veya örgütlenme modellerini anlatmak için bu organizasyonu yapmıştık ama biz de sonuçta bir takım duyumlar alıyoruz ve üzülüyoruz. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak örgütlenme modelini elden geçirmemiz gerekiyor. Ölçe kongreleriyle; ilçe başkanını seçip ilçe yönetimini, il başkanını seçip genel başkana kadar giden bu hiyerarşik yapıda bu örgütlenmeyi biz daha aşağılara taşımamız lazım. Yani sandık çevresinde ve muhtarlık bölgelerinde örgütlenmemiz gerekiyor. Bu dikey örgütlenme kendi içinde iletişim ağının yüksek olması lazım. Ama bunun dışında da yatay örgütlenmeyle meslek odaları, demokratik kitle örgütleri, sivil toplum kuruluşları, dernekler, vakıflar, kooperatifler, sendikalarla mutlaka irtibat halinde olmamız lazım. Yoksa umutlu yarınlar çizerek bu tür söylemlerle başarılı olabilmemiz mümkün değil. Yani biz eleştiri de yapacağız, doğru olan şeyin de arkasında duracağız. Mesela 31 Mart yerel seçimlerinde ittifakın ülkede başarıyla çıkmasının baş mimarı da Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’dur. Yani bu ittifak cephesini genişletmesi hem de partide doğru adayların halkla buluşması açısından gerçekten özveriyle yaklaştı ve bu işin başarısı da Kemal Kılıçdaroğlu’na aittir. Kendisini buradan ekip arkadaşlarım ve kendi adıma teşekkür ediyorum ve kutluyorum.
 Boyuer’in ekibinde bulunan çalışma arkadaşları  ise şu isimlerden oluşuyor.
Ali Göldaf (PTT emekli) 
Av.Baki Öğe 
Ayşen Küçük Tanır (sigortacı)
Cengiz Garipoğlu  (emekli esnaf)
Av.Çiğdem Dönmez  
Damla Tunçbilek (kaptan)
Dr.Dilek Yıldırım
Ediz Nalbant (özel sektör yöneticisi)
Erkan Yücel (özel sektör)
Ersan Özgencil  (DSİ emekli)
Mert Sökmen (özel sektör)
Muammer Fıçı (İnşaat)
Niyazi Akdeniz (Seramik Ustası)
Uğur Fiskeci (mali müşavir)
 Dr.Erdal Kalcı
Av.Özkan Başaran
Hakverdi Buğutekin (esnaf

 


Yazarlar


GÜNDEMSİYASETMANŞET HABEREKONOMİSPORRÖPORTAJLAR YAZARLAR ARŞİV

KONUMUMUZ

Altıeylül / Balıkesir

ADRES

Altıeylül Mah. Çiğdem Sok. İnaler İş Mrk.No: 8 1/1 Altıeylül / Balıkesir
MND Ajans
©2020 | Tüm Hakları Saklıdır
MND Ajans