Anayasa, yasa ve hukuk dışı tarikat ve cemaatler eliyle iş yürütmekte ve birlikte tutmaktadır.Milli eğitim, bakan eliyle adeta cemaat ve tarikatlerin kontrolüne terk edilmiş gibidir.Sadece bu sebeple bile iktidar Cumhuriyete karşı tam anayasal suç işlemektedir. “MİLLİ EĞİTİM TARİKAT,CEMAAT VE VAKIFLARLA İÇ İÇE” Milli eğitim ve diyanet başta olmak üzere, iktidar güdümündeki dinci vakıf ve derneklerle, tarikat ve cemaatlerle yaptıkları işbirliği ile ülkenin her yanında doğrudan laik yaşam tarzını hedef almaktadırlar.İşte, Cumhuriyetle birlikte elde edilen kazanımlardan geriye gidişe karşı her yerde ve her alanda birleşerek, iş birliği ve güç birliği içine girerek demokratik mücadeleyi sonuna kadar sürdürmeliyiz.Okullarda okuyan çocukları olan aileler olsun olmasın bütün yurttaşlar olarak, okullarımızı inanç istismarcılarına karşı kararlılıkla savunmalıyız.Atatürk Cumhuriyetinin yurttaşları olarak her fırsatta her yerde ve her zaman anayasanın temellerini sahiplenerek, iktidardan güç ve destek alan hilafet ve saltanat özenticilerine karşı, halkın egemenliğini, özgürlükçü demokrasiyi, laik-demokratik hukuk devletini savunmayı kararlılıkla sürdüreceğiz. “SOSYAL DEVLET ÖNCE TAHP EDİLEREK SONRA TERK EDİLMİŞTİR” Başta bütün çalışanlar, işçiler-emekçiler köylüler, olmak üzere emekliler, işsizler ve bütün dar gelirliler sefalete, yokluğa, yoksulluğa terk edilmiştir.Emek sömürüsü iktidarın vazgeçilmez politikası haline gelmiştir. Ülkemiz ucuz emek pazarı haline getirilmiştir.Durmadan yükselen enflasyon sonucu Temel ihtiyaç maddelerine fütursuzca yapılan zamlar , yükselen enflasyon ve hayat pahalığı, her birimiz için hayatı ekonomik bir zulüm ve işkence haline gelmiştir.Hak arama yolları kapatılarak her türlü demokratik hak alma mücadelesi anında ve zorla bastırılmaktadır. Öte yandan ülkemiz, iktidar eliyle adeta göçmen krallığına dönüştürülerek hem ekonomik hem de siyasi bir istismar ve sömürü alanı haline getirilmiştir.İktidar, sürdürdüğü inanç istismarına dayalı dinci politikaları ile kadına karşı ayrımcılığı körüklemekte, tüm kadınları ekonomik, sosyal ve politik yaşamdan uzaklaştırmaya, eve kapamaya çalışmaktadır.” “İKTİDAR HER TÜRLÜ SÖMÜRÜ VE ŞİDDET ARAÇLARINI KULLANMAKTADIR” “İktidar önce kendi eliyle onayladığı İstanbul Sözleşmesini iptal ederek, kadına karşı şiddetin, kadın cinayetlerinin adeta meşru hale gelmesine yol açmış ve kadına yönelik şiddet hızla artmış, ülkemiz kadı mezarlığı haline gelmiştir.İktidar bir yandan her türlü sömürü ve şiddet araçlarını kullanmakta, öte yandan da çeşitli yollarla toplumu birbirine karşı kutuplaştırmaya çalışmakta ve böylece sonsuz iktidar amaçlamaktadır.Bir yandan da toplumda, hiçbir seçimde iktidarın değiştirilemez olduğu inancını yayarak bu yönde umutsuzluğu pompalamaktadır.22 yıldır iktidarda bulunan bu hükümet döneminde ülkemiz ekonomik, siyasi , sosyal olarak ve hukuken tam bir çöküşler içindedir. Tüm bu çöküşün sorumlusu 22 yıldır hükmeden iktidarın kendisi değilmiş gibi hiçbir yanlışlıkta sorumluluk kabul etmemektedir.Memlekette iyi giden her şeyi sahiplenirken, kötüye giden ne varsa muhalefeti suçlama içindedir.Evlatlarımız şehit olmasından iktidar olarak sorumluluk duymamakta ve adeta evlatlarımız ölmesin diyenleri suçlamaktadır.Bir yandan da konuyu her seferinde istismar ederek kendi siyasi amaçlarına alet etmektedir.Neredeyse her gün onlarcası gelen şehit cenazelerini önlemek ve Anaların gözyaşlarını dindirmek için hiçbir çözüm üretmemektedir.İktidar, bütün medyayı ve basını tam kontrolü altına alarak, itiraz eden herkesi, her ekonomik, demokratik, sosyal ve siyasi talebi var gücüyle susturmaya çalışmaktadır.Anayasal bir hak olan en masum talebi, protestoyu, anayasaya aykırı olarak anında bastırmakta fakat kendileri açıkça, göstere göstere Anayasanın, cumhuriyetimizin temel ilkeleri saydığı Laik ,demokratik , sosyal bir hukuk devleti olma ilkelerini tanımayarak, her gün açıkça çiğneyerek doğrudan anayasa suçu işlemekte ve başta iktidar olmak üzere kararları bütün devlet organlarını, herkesi bağlayan Anayasa Mahkemesinin verdiği kararları uygulamayarak tanımamaktadır. “ANAYASAL LAİK,DEMOKRATİK HUKUK DEVLETİ İLKELERİNE SAHİP ÇIKACAĞIZ.” “İşte bu durum ve koşullar altında, Türkiye Cumhuriyeti yurttaşları olarak laik, demokratik, sosyal hukuk devleti için; adaletli gelir dağılımı, ekonomik, demokratik, siyasi haklar, özgürlükler, hukukun üstünlüğü ve bütün yurttaşların eşitliği ve adalet için Anayasal laik-demokratik hukuk devleti ilkelerine sahip çıkmaya kararlılıkla devam edeceğiz."