1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü Tertip Komitesi'nin düzenlediği kutlamalar bu yıl da Kuvayi Milliye Meydanında yapıldı. Yaklaşık 2 kilometrelik yürüyüşün ardından miting alanında toplanan işçi, memur, emekli ve çalışanlar günlerini kutladı. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı'nın programda olmadığı kutlamalarda tertip komitesi emekçilerin yaşadıkları sorunları dile getiren konuşma yaptı.
Bu yılki kutlamalara CHP Milletvekili Serkan Sarı'nın yanı sıra Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Akın ve Altıeylül Belediye Başkanı Hakan Şahirli de katılım sağladı.
“1 MAYIS'I AĞIRLAŞMIŞ İŞ VE YAŞAM KOŞULLARI ALTINDA KUTLUYORUZ”
Eğitim-İş Balıkesir Şube Başkanı Serap Müjdeci Gökgün, KESK Balıkesir Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü Gürbüz Şahin ve Kristal-İş Sendikası Şube Başkanı Tangüder Tatar'ın ortaklaşa okudukları tertip komitesinin açıklamasında şunlara yer verildi:
“1 Mayıs işçi sınıfı ve emekçilerin uluslararası birlik, dayanışma ve mücadele günüdür. Kapitalist sömürü düzeni içinde, üreten işçi sınıfı her gün daha fazla yoksullaşırken, sömürücüler servetlerine servet katmaya devam ediyor. Bu yıl 1 Mayıs'ı ağırlaşmış iş ve yaşam koşulları içinde kutluyoruz. Milyonlarca emekçi açlık sınırının altında, milyonlarcası da yoksulluk sınırının yarısı kadar ücretlerle yaşamını sürdürmeye çalışıyor. Emekliler açlık sınırının yarısı kadar bir ücretle yaşama tutunmaya çalışıyor. Milyonlarca işsiz kendi kaderine terk edilmiş durumdadır. Ülke tarihinin en ağır ekonomik ve siyasal krizinin yaşandığı bir süreçten geçiyoruz.
“EMEKÇİYE YOK PATRONLARA VAR”
Toplumsal sınıflar arasındaki uçurumun derinleştiği, temel hak ve özgürlüklerin kullanılamaz hale getirildiği, ekonomik ve demokratik kazanımların tırpanlandığı uygulamaları yaşıyoruz. Uygulanan ekonomik politikalar emekçileri ekmeğe muhtaç hale getirdi. Açlık sınırı 24 bin 425, yoksulluk sınırı 65 bin 901 liraya dayandı. Türk lirası sürekli değer kaybına uğruyor, yüksek enflasyonun ateşi inmiyor. Açıklanan ekonomik büyüme rakamları kimseyi yanıltmasın çünkü tek yanlı bir büyüme bu. Emekçi sınıflar daha da yoksullaşırken, fabrikatörler ve finans tekelleri kâr rekorları kırıyor. Ekonomik veriler işçilerin giderek yoksullaştığını, patronların ise kârlarına kâr kattıklarını söylüyor. Tekeller kârını yüzde 10'a katlarken birini dahi işçilerle bölüşmekten kaçıyor.
Ayrıca yüksek enflasyon karşısında işçilerin, kamu emekçilerinin, emeklilerin ücretleri yerinde saymıyor, sürekli değer kaybediyor. Sermaye ve iktidarı yağma, kâr ve rant düzenini rahatlıkla sürdürebilmek için sürekli yeni saldırı politikaları hazırlıyor. 2024 bütçesi Orta Vadeli Program ve 12'nci Kalkınma Planında işçi sınıfı ve emekçiler için yine yoksulluk, yine işsizlik ve ağır sömürü var. Halkın cebinden hortumladığı her kuruşu büyük sermayeye aktaran siyasi iktidar emeklilere ve emekçiye gelince ‘kasada para yok', ‘sabredin', ‘enflasyon gerileyince sıra size gelecek', ‘ne verirsek verelim zaten eriyor' demeye devam ediyor. Hakları daraltılan, örgütlenme hakkını zorlaştıran, kıdem tazminatına göz koyan, grev ve TİS ile Kamu Personel Rejimi yasalarında patronların yararına değişiklikler yapmakta olan iktidar, alın terinin karşılığını isteyen, yasal haklarını kullanmak isteyen emekçilere polis ve asker şiddeti uygulamaktan çekinmiyor. Yüksek zamlar, enflasyon, geçinemeyecek kadar düşük ücret kader değildir. Yoksulluk sermaye yanlısı politikaların kaçınılmaz sonucudur. Sorumlusu da kapitalizm ve iktidardır. Artık yeter.
“HALK YEREL SEÇİMLERDE İKTİDARA DUR DEDİ”
Yerel seçimlerde iktidarın aldığı hezimet bu baskılara, yoksullaştırma siyasetine, adaletsizliğe şiddete, taleplerini seslendiren herkese yapılan hakaretlere karşı halkın birikmiş tepkisinin ürünüdür. Halk iktidara ‘dur' demiş ve onu ‘topal ördek' haline getirmiştir. Bu 1 Mayıs yerel seçimlerde de açığa çıkan bir enerji ve değişim isteğiyle kutluyoruz. Sömürüye ve baskıya karşı sesimizi yükseltmek; birleşe birleşe kazanmak, yolumuzu mücadele ile açmak için; gücümüzü ve kararlılığımızı göstermek için birleşiyoruz. Çünkü 1 Mayıs her yerde sermayeye, onun iktidarına karşı gücümüzü, birliğimizi ve dayanışmamızı göstereceğimiz gündür. Hayat pahalılığına, sömürüye, yoksulluğa, baskılara ve saldırılara son vermek için; insanca çalışmak ve insanca yaşamak için, sendikal hak ve özgürlüklerimizi kazanmak için, iş cinayetlerinin son bulması, çocuk işçiliğinin yasaklanması için, bağımsız demokratik yargı ve adalet için alanlardayız. Yok sayılan, susturulmak ve güvencesiz-geleceksiz bir hayata mahkum edilmek istenen milyonlar olarak söyleyecek sözümüz, büyütecek umudumuz var. Biz hayatı üretenler, işçiler, emekçiler, mimarlar, mühendisler, hekimler, kadınlar, gençler, yoksullar insanca yaşama ve insanca çalışma koşulları için Türkiye'nin 81 ilinde yüzlerce meydanda, iş yerinde alanlardayız.
“TALEPLERİMİZ”
Taleplerimiz; asgari ücretin yoksulluk sınırının üzerinde insanca yaşayacak düzeye çıkarılması, çalışma sürelerinin günde 7, haftada 35 saat olarak düzenlenmesi ve 2 gün tatil hakkının tanınmasını istiyoruz. Yoksulluk sınırının altındaki ücretlerin vergiden muaf tutulmasını istiyoruz. Vergide adalet, kadro hakkı, işten çıkarmaların durdurulması, iş cinayetlerine karşı acil önlem alınmasını istiyoruz. İşçilerin sendikalaşma hakkının önüne çıkarılan fiili yasal engellerin ortadan kaldırılmasını istiyoruz. Okullarda öğrencilere bir öğün ücretsiz yemek verilmesini istiyoruz. KYK borçlarının tümünün silinmesi, ihtiyacı olan her öğrenciye burs verilmesini istiyoruz. İnsanca yaşayacak ücret ve çalışma koşulları sağlanmasını istiyoruz. Çocuk işçiliğinin yasal dayanağı olan MESEM'lerin kapatılmasını, ÇEDES projesinin durdurulmasını istiyoruz. İfade özgürlüğünün önündeki tüm engellerin kaldırılmasını, 6284 ve İstanbul Sözleşmesinin uygulanmasını istiyoruz. Elektrik, doğalgaz, su gibi temel tüketim maddeleri ve konut kiralarındaki zamların durdurulmasını ve yapılan zamların geri alınmasını istiyoruz. Herkesin nitelikli ve ücretsiz sağlık hizmeti sunulmasını istiyoruz ve bunlar için alanlardayız.”