HABER: C.SAFFET YILMAZ
Balıkesir Kadın Platformu bugün Alihikmet Paşa Meydanı'nda yaptığı kitlesel basın açıklaması ile gelinen son süreçte ilimizde yaşanan katliamlar ile eğitim, sağlık ve yoksulluk alanlarında ülkemizde halk kitlelerinin yaşadığı sıkıntılara vurgu yaparak mevcut hükümeti bu alanlardaki uygulamalara tepki gösterdi.Platform dönem sözcüsü Eğitim Sen adına açıklamayı okuyan Sunay DENİZ şu görüşlere yer verdi.
“Ülke olarak bir taraftan yoksullukla, işsizlik ve geleceksizlikle boğuşurken, bir taraftan da 2025 yılına iş cinayetleri, okul servis kazaları ile giriyoruz.
Bildiğiniz gibi 24 Aralık'taBalıkesir'in Karesi İlçesi Kavaklı Mahallesinde bulunan ZSR patlayıcı madde üretimtesisinde,kapsül üretimi yapılan bölümde patlama meydana geldi. Patlama sonucu 8'i kadın 11 işçi yaşamını yitirdi. 11 Annenin yüreğine ateş düştü.Balıkesir Kadın Platformu olarak acımız da öfkemiz de çok büyük.Patlamanın sebebi resmi olarak açıklanmasa da, bizler; bu felaketin nedenini 2020'deSakarya Hendek ilçesiCoşkunlar ile 2018 deNiğdehavai fişek fabrikalarında yaşanan patlamalardan biliyoruz.Biliyoruz ki, İş güvenliği için alınmayan tedbirler ve ihmaller zinciri, kötü çalışma koşulları, 15-16 saati bulan uzun ve zorunlu mesailer, sendikalaşmaya engel olunması gibi nedenler iş cinayetlerinin başlıca sebeplerindendir. Oysa ki en tehlikeli iş alanlarından olan, bu tür fabrikalarda iş güvenliği tedbirlerinin en üst düzeyde olması gereklidir. Bu felaketin sorumluları, iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerini, maliyet olarak gören işletme sahipleri ve bu işletmeleri denetlemekle yükümlü olan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığıdır.
ZSR ŞİRKETİ TEŞVİKLERİ NEREDE HARCIYOR?
ZSR adlı fabrikanın milyonlarca TL teşvik aldığı, vergiden muaf tutulduğu, ayrıcalıklı işletmelerden biri olduğuna dair haberler hepimizin malumudur.
Biz kadınlar soruyoruz:
-Bu firmaya verilen teşvikler nereye harcanmıştır?
-Bu paranın ne kadarı iş güvenliği tedbirleri ve çalışanlariçin harcanmıştır?
-Denetimden yeni çıktığı söylenen bir fabrikada, nasıl oluyor da böyle bir patlama yaşanabiliyor?
-Bizler merak ediyoruz. Türkiye iş cinayetlerinde Dünya' da üçüncülükten Avrupa'da birincilikten ne zaman kurtulacak?
-Günde 15-16 saat zorunlu mesai yaptıracak kadar acil olarak üretilen mühimmat nereye, kimlere gönderiliyor?
Biz analar soruyoruz:
-Anaların evlatlarını iş cinayetlerine kurban vermeleri daha ne kadar sürecek?
-İnsan hayatı ne zaman,patronların karından daha değerli olacak?
Ne zaman? Dostlar,
AKP ve MHP iktidarı ve tek adam yönetimi bizleri açlığa mahkûm ederken, eğitimiözelleştirme politikalarıyla, eğitimi yap-boztahtasınaçevirerekçocuklarımızabüyük mağduriyetler ve eşitsizlikler yaşatmaktadır. Türkiye'de eğitim sistemi, bölgesel farklılıklar nedeniyle derin eşitsizlikler barındırmaktadır. Özellikle kırsal alanlardaki okullar ile büyük şehirlerdeki okullar arasındaki fiziksel koşullar, öğretmen sayısı ve eğitim materyallerine erişim gibi konularda ciddi farklılıklar bulunmaktadır. Bu durum, öğrencilerin eğitimde eşit olanaklara sahip olmasını engellemekte ve başarı düzeylerinde büyük farklılıklara yol açmaktadır. Bu yetmiyormuş gibi birde öğrenci sayısının azlığını gerekçe göstererek önce köy okullarını kapatıp, öğrencileri servislerle başka okullara taşıyan, adına taşımalı eğitim denen bu sistemi yarattılar. Daha büyüme, gelişme çağındaki çocuklar, fizyolojik olarak yataklarında olmaları gereken saatlerde, güneş doğmadan servis araçlarına binmek zorunda bırakılmaktadırlar. Alınmayan önlemler, servis araç ve kullanıcılarının yeterince denetlenmemesi nedeniyle servis araçları sık sık kaza yapmakta ve bu durum çocuklarımızın can güvenliğini tehdit etmektedir.
TAŞIMALI EĞİTİME SON VERİN, EĞİTİMDEN TASARRUF OLMAZ!
25 Aralık'ta Balıkesir İlimizin Altıeylül İlçesine bağlı Pamukçu mahallesinde yaşanan servis kazasıbu durumu doğrular niteliktedir.29 kişinin olduğu Servis aracında, pek çok öğrencinin yaralandığı, bunlardan 8 öğrencimizin durumlarının ağır olduğu söylenmektedir.
Oysa ki; Eğitim, herkese eşit koşullarda sunulması gereken temel bir insan hakkı, aynı zamanda devredilemez ve vazgeçilemez kamusal bir haktır. Bu görev devlet ve Milli Eğitim Bakanlığına aittir.
Milli Eğitim Bakanına soruyoruz:
-Köy okullarını tasarruf olsun diye mi kapattınız?
-Tasarruf olsun diye kapattıysanız neden başka şeylerden değil de eğitimden tasarruf ediyorsunuz?
-Taşımalı eğitime geçildiğinden beri ne kadar tasarruf sağlanmıştır?
-Taşıma sistemine MEB ne kadar bütçe ayırıyor? Bu bütçenin ne kadarı servis araçlarına harcanıyor?
-Taşımalı eğitimde kaza riski hesaba katılmış mıdır?
-Hangi gerekçe çocuklarımızın hayatından daha kıymetli olabilir?
Biz Kadınların Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin'e çağrımızdır;
-ÇEDES ve benzeri projeler üzerinden eğitimin dinselleştirilmesi, laikliğe ve bilime aykırı müfredat değişiklikleri ile uğraşmak yerine, taşımalı eğitimdenbir an önce vazgeçin.
-AKP döneminde kapatılan 20 bin köy okulunu yeniden açarak köyde yaşayan Öğrencinin bulunduğu yerde eğitim alması için gerekli çalışmaları başlatınız.
-Kırsaldaki okulların öğretmen ve materyal ihtiyaçları bir an önce karşılansın.
-Öğretmenlerin köylerde kalması için gerekli koşullar sağlansın, teşvikler verilsin.
EMEKLİLER AÇLIK VE SEFALET İÇERİSİNDE
“2024 yılı iktidar tarafından “Emekliler Yılı” ilan edilmişti. Emekliler yılında emekliler yokluk ve yoksulluğun dibinde yaşadılar.Bütün ücretleri etkileyecek olan asgari ücret 22.104 TL. Olarak açıklandı. Sermayedarlara vergi affı getirirken, çeşitli teşvikler verirken, bonkör davranan, kaynak bulan hükümet, emekçilere sıra gelince ağır vergiler ve düşük ücreti reva görmüştür. Açlık sınırında kalan asgari ücretle 2025 yılında emekçileri açlığa,sefalete mahkum etmiştir.Tüm bu olumsuz gidişat en çok kadınları etkiliyor. Biz kadınlar olarak bunun için birleşelim, birlikte mücadele edelim ve ülkemizin üstündeki karabulutları dağıtalım.
İş cinayetlerinin yaşanmaması için, Herkese eşit,ulaşılabilir ve ücretsiz eğitim hizmetlerinden yararlanması için,İnsanca yaşanabilir bir ücret, insanca çalışma koşulları ve güvenli gelecekiçin mücadeleyi sürdürmeye ve büyütmeye devam edeceğiz.”