ANASAYFA GÜNDEMSİYASETMANŞET HABEREKONOMİSPORRÖPORTAJLAR YAZARLAR KURULUŞ KÜNYE İLETİŞİM

VATANDAŞ CAN DERDİNDE, İKTİDAR KANAL İSTANBUL!

COVİD 19 Mücadelesinde, iktidarın ihale hamlesi ile ilgili olarak TMMOB Balıkesir İl Koordinasyon Kurulu bir açıklama yayınladı.

Pandemi yani bulaşıcı yaygı salgın hastalık Dünya ile birlikte Türkiye’nin gündemini belirlemeye devam edip hayatı durdurma noktasına getirirken iktidar yetkililerinin Kanal İstanbul projesiyle ilişkili olan ilk ihaleyi gerçekleştirmelerine ilişkin Türk Mühendis Odaları Birliği Balıkesir İl Koordinasyon
Kurulu  basın açıklaması yaptı.

"Yurttaşlarımız Korku ve Kaygıyla Can ve Geçim Derdindeyken İktidar İhale Derdine Düştü!.."

Türk Mühendis Odaları Birliği Balıkesir İl Koordinasyon Kurulu'nun  basın açıklaması şöyle:

"Bütün dünyayı etkisi altına alan Covid-19 salgınında dünya genelinde ve ülkemizde vaka/hayatını kaybedenlerin sayısı hızla artarken dünyanın pek çok ülkesinde hükümetler, yurttaşlarının sağlık ve ekonomik güvenceleri konusunda olağanüstü tedbirler almaktadır.
Ancak, ülkemizde Bilim Kurulu önerisiyle Sağlık Bakanlığı tarafından vatandaşlarımıza “evde kalın” çağrısı yapılırken, süresi belli olmayan bu salgın hastalık döneminin, risk altında çalışan sağlık emekçileri, günlük yevmiye ile hayatını idame ettirenler ve yoksullar açısından nasıl geçirileceğine
dönük ciddi bir önlem alınmamıştır.


Başta Türk Tabipler Birliği olmak üzere ilgili sendikalar ve Meslek Odalarının çağrılmadığı toplantıda alınan ve büyük sermaye gruplarını önceleyen, ilk önlem paketi dâhil olmak üzere açıklanan koruma tedbirleri yurttaşların yaşadığı güvensizliği giderememiştir. Salgından etkilenen vaka sayısı her gün artarken, özellikle büyük şantiyelerde binlerce işçi güvensiz ve sağlıksız bir şekilde çalışmaya devam etmekte, bu konuda herhangi bir önlem alınmamakta emekçilerin haklarını koruyacak bir program ısrarla açıklanmamaktadır. Ayrıca salgının yayılmasının engellenmesi amacıyla gerçekleştirilmesi gereken zorunlu karantina şartları nedeniyle bazı işletmeler faaliyetlerini durdurmuş, bazıları ise üretim kapasitesini düşürmüştür. Bu nedenlerden dolayı da ücretli çalışanlara yönelik ücretsiz izin,
işten çıkarma gibi uygulamalar yaygınlaşmış; insanlar barınma, ısınma, elektrik, su, gıda gibi temel insani ihtiyaçlarını karşılayamayacak duruma gelmişlerdir.

Ülkemizde ortaya çıkan ilk vakadan beri, bir yandan halkın sağlığıyla ilgili sadece yönlendirme niteliğinde açıklamalar yapılırken, diğer yandan anti demokratik kayyım atamaları, yerel yönetimler üzerindeki ekonomik ve idari baskı, imar ve planlama ile ilgili mevzuat değişiklikleri, inşaat sektörü ve ihaleler hızla devam ettirilmektedir. Tüm bu gelişmeler Türkiye demokrasisi ve siyasi ortamı için olduğu kadar halkın can güvenliği için de kaygı vericidir. İçinden geçtiğimiz bu zor dönemde yetkililerin önceliği; halkın sağlığı ve can güvenliği olmalıdır.

Osmanlı Dönemine ait, Başakşehir ilçe sınırlarında bulunan tarihi Odabaşı Köprüsü ve Arnavutköyü sınırları içinde yer alan tarihi Dursunköy köprülerinin, açılacak olan kanal nedeniyle yer değiştirmelerini öneren ve insanlarımızın can derdine düştüğü bu günlerde proje ihalesi yapan yetkilileri bir kez daha uyarıyoruz.
Ancak “Kanal İstanbul Etki Alanında Kalan Tarihi Odabaşı Ve Tarihi Dursunköy Köprülerinin Rekonstrüksiyon Projelerinin Temini İşi” ihalesi bütün tepkilere rağmen 26 Mart 2020 tarihinde gerçekleştirilmiştir.


Öncelikle belirtmek isteriz ki; köprüler yapıldıkları alanın topoğrafyasına, zemini özelliklerine uygun olarak biçimlenen özel tasarımlardır. Bu yapıları alıp başka bir yere taşımak, peyzajla olan ilişkilerini, anlamlarını yitirmelerine neden olmaktadır. Bu köprüler, yerleşmelere güzellik katan mimari eserler olup tasarımları bulunduğu yere göre biçimlendirilmiştir. Söz konusu eserlerin başka bir çevreyle aynı ilişkiyi kurması, taşındığı yerde aynı estetik etkiyi yaratması mümkün değildir.

Ortaya atıldığı 2011 yılından beri; bilim insanları, meslek odaları, sivil toplum kuruluşları halkın büyük bir kısmı tarafından kabul görmeyen, sadece İstanbul değil, Marmara Bölgesi ve hatta tüm Türkiye açısından ekonomik ve ekolojik yıkım projesi olan İstanbul Kanalı kapsamında yapılan ihale iktidarın önceliklerini açıkça gözler önüne sermiştir.
Pandemi Türkiye’nin gündemini belirlemeye devam edip hayatı durdurma noktasına getirirken iktidar yetkililerinin Kanal İstanbul projesiyle ilişkili olan ilk ihaleyi gerçekleştirerek öncelik sırasına bir rant projesini almış olması kabul edilebilir değildir.
İstanbul’un ve bölgenin tüm tarihi birikimini yerle bir edecek bu projede ısrar edilmesi, tüm dünyanın ve ülkemizin içinden geçtiği zor günlerin asla anlaşılamamış olduğunun da bir göstergesidir. İktidarın ve diğer ülke hükümetlerinin sağlık konusunda ne kadar kırılgan oldukları bu süreçte görülmüş, dünyanın büyük riskler karşısında ne denli aciz duruma düşebildiği ispatlanmıştır. Tüm bu süreçte ise tüm insanlık yeniden bilimin hayati önemini hatırlamış, bütün umudunu bilim insanlarının üreteceği çözüme odaklamıştır.

Bu yüzden bir kez daha tekrar ediyoruz;
“Kanal İstanbul projesi, İstanbul ve Marmara Bölgesi’nde yüzlerce bilim ve meslek insanı, birçok üniversite, meslek odası, kamu kurum ve kuruluşu tarafından yılların birikimi ile üretilen sayısız planlama, bilimsel araştırma ve çalışma neticesinde edinilmiş bilgileri yok sayarak meşrulaştırılmaya çalışılan bir rant projesidir.”
Bilimsel veriler bu projenin asla yapılmaması gerektiğini söylemektedir. Kanal projesi; coğrafi, çevresel, ekonomik, sosyal, kentsel ve kültürel yıkıma neden olacaktır. Ekosistemi ve insan sağlığını riske atacaktır.

"Ekolojik yıkım olan Kanal İstanbul projesini ve ihalesini çok geç olmadan iptal edin"

İstanbul’un ve etki alanındaki büyük bir coğrafyanın geleceğini tehdit eden, yaşam ve vatandaşlık haklarımızı gasp eden bir Kanal İstanbul projesi derhal gündemden düşürülmeli, projeye ayrılan bütçe ivedi olarak salgın sürecinde ekonomik çıkmaza giren vatandaşların temel ihtiyaçlarının karşılanmasına, sağlık kurumlarındaki eksikliklerin giderilmesine harcanmalıdır.
Vatandaşın vergilerinden oluşan bütçemizi, öncelikle halkın sağlığı için kullanmak şarttır. Bu salgın ortamını, kentlerin yağmalanmasına yol açacak projeleri hayata geçirmek için fırsat olarak kullanmayın. COVİD 19 PANDEMİSİ, bütün dünyada iklim krizinin ne denli ciddi olduğunu, doğayla barışık yaşamanın özellikle su ve gıda ihtiyacının ne derece yaşamsal olduğunu bir kez daha göz önüne sermiştir.
Doğa’nın sesine kulak verin. Sadece İstanbul’un değil, bütün Marmara bölgesinin, yaşam kaynaklarını tamamen bitirecek, ekolojik yıkım olan Kanal İstanbul projesini ve ihalesini çok geç olmadan iptal edin.

Tekrar ve önemle hatırlatıyoruz;
Sosyal devletin temel görevi salgın hastalık dönemlerinde yurttaşların sağlığını koruyarak, sosyal ve ekonomik ihtiyaçlarını karşılamaktır. Yurttaşlarımızın, çalışma koşulları nedeniyle, mağdur olmaması da sosyal devletin gereğidir. Bu pandemi sürecini, kayyum atamaları, hukuksuz ihaleler, koruma alanlarıyla ilgili mevzuat değişiklikleri, büyük sermayeye açıklanan destek paketleri ile değil, ancak yurttaşların can güvenliğini ve toplumun sağlığını gözeten şeffaf, açık ve demokratik uygulamalar ve dayanışma ile atlatabiliriz. Kanala değil, sağlığa bütçe!" (yenihabergazetesi.net)

 

 


Yazarlar


GÜNDEMSİYASETMANŞET HABEREKONOMİSPORRÖPORTAJLAR YAZARLAR ARŞİV

KONUMUMUZ

Altıeylül / Balıkesir

ADRES

Altıeylül Mah. Çiğdem Sok. İnaler İş Mrk.No: 8 1/1 Altıeylül / Balıkesir
MND Ajans
©2020 | Tüm Hakları Saklıdır
MND Ajans