Öncelikle; bir parkı savunma ve kent hakkı mücadelesi olarak başlayıp milyonları sokağa döken Gezi Direnişi'ni ve bu direnişte yaşamını yitiren Berkin Elvan'ı, EthemSarısülük'ü, Ahmet Atakan'ı, Abdullah Cömert'i, Mehmet Ayvalıtaş'ı, Medeni Yıldırım'ı, HasanFerit Gedik'i ve Ali İsmail Korkmaz'ı saygıyla anıyoruz. SLOGAN : GEZİDE DÜŞENE DÖVÜŞENE BİN SELAM Yine doğasını, havasını, suyunu, toprağını savunduğu için katledilen Metin Lokumcu, Reşit Kibar, Ali Ulvi ve Ayşin Büyüknohutçu'yu unutmadık, unutmayacağız. Onlarınbıraktığı yerden mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğimizin sözünü bir kez dahayineliyoruz. Kapitalist sistem, insanı ve doğayı metalaştırarak yalnızca birer kâr nesnesi halinegetirmiştir. Ekonomik kriz derinleştikçe sömürü daha da yoğunlaşmakta, doğayayönelikşiddet tüm ekosistemleri çöküşün eşiğine getirmektedir. Küresel sermaye, toprağı, suyu, havayı kirletirken yalnızca insanı değil, hayvanı, bitkiyi ve tüm yaşamı geri dönüşsüzbir yıkıma sürüklüyor. Bugün karşı karşıya olduğumuz en temel ve yakıcı gerçek: Ekolojik kriz ve bir tür soykırım anlamına gelen Ekokırımdır. İklim değişikliği, gıda ve su krizleri, salgınhastalıklar, savaşlar, zorunlu göçler ve enerji sorunları artık tüm dünyayı sarıyor. Ülkemizde ise AKP iktidarı eliyle 2002'den bu yana ormanlar, sular, tarımalanları “kalkınma” bahanesiyle yağmalanmakta, ülkenin yarısından fazlası yerli ve çokuluslu şirketlere tahsis edilmektedir.Yeraltı-yerüstü kaynaklarımız sermayenin hizmetinesunulmaktadır. SLOGAN: ORMANLAR, NEHİRLER SERMAYE DEĞİLLER! Hemen yanıbaşımızda Madra Dağı'nın tam zirvesinde TÜMAD Madencilik tarafından2019 yılından bu yana altın madeni çıkartma faaliyeti sürdürülmektedir. Bu faaliyetler yürütülürken; Yeraltı ve yüzey suları ağır metallerle kirletilmekte, Günde 5 milyon litre su harcanarak bölge halkının ve canlıların su hakkı gasp edilmekte, Binlerce ağaç yok edilmekte, Üstelik şimdi de kapasite artışı istenmektedir! Bu şirket, 2024'te İliç Çöpler Maden Sahası'nda 9 emekçinin ve binlerce canlınınölümüne neden olan “yığın liç” yöntemiyle çalışmaktadır. Erzincan'da yaşanan felaketinbir benzeri Madra'da GELİYORUM demektedir! SLOGAN: TÜMAD, MADRA'DAN DEFOL! Türkiye, Dünya Çevre Performansı Endeksi'nde 180 ülke arasında 140. sırada yer almaktadır. Ancak bu verilere rağmen, ülke Avrupa'nın çöplüğü olmaya devametmektedir. Gelişmiş ülkeler çevreye zararlı sanayi, atık ve maden faaliyetlerini, çevremevzuatının zayıf olduğu, toplumsal muhalefetin baskılandığı yoksul ülkelere taşımakta; böylece hem kendi çevresel yüklerini azaltmakta hem de bu ülkeleri bir “ekolojik sömürge”ye dönüştürmektedir. Bu durum, yalnızca çevresel değil aynı zamanda ekonomik, politik ve etik bir adaletsizliktir. İklim krizine en az katkı sunanlar, krizden en ağır şekilde etkilenenler olmaktadır. Yani mesele sınıfsaldır da. Doğayı savunmak, yalnızca bir çevrecilik değil, yaşam hakkı ve toplumsal adalet mücadelesidir. Bu bağlamda, sokak hayvanlarını hedef alan “katliamyasası”na karşı çıkıyor, her türlü işkence ve hayvan sömürüsüne karşı her canlının yaşama hakkınınanayasal güvence altına alınmasını talep ediyoruz! SLOGAN: KURTULUŞ YOK TEK BAŞINA, YA TÜM TÜRLER YA HİÇBİRİMİZ! Bugün, doğamız tehdit altında, yaşam hakkımız tehlikededir. Ve bu sorumluluk yalnızcaçevre örgütlerinin değil, toplumun her kesiminin omuzlarında olmalıdır. Kazdağları'ndanArhavi'ye, Akbelen'den Cudi'ye, Hatay'dan Madra'ya kadar her köşede yaşamı savunmaya devam ediyoruz! 5 Haziran Dünya Çevre Günü bizim için kutlama değil, mücadele çağrısıdır. Ekolojik yıkıma karşı sesimizi yükseltiyor, mücadelemizi büyütüyoruz. Çünkü başka bir yaşam mümkün!

