Gelişmiş ülkelerde (aile hekimi başına düşen nüfus 1100 - 2000 arasında olan, günlük poliklinik sayısı yirmiyi geçmeyen) birinci basamak sağlık hizmeti kapsamında gebelik süreci tamamen aile hekimi bünyesinde takip edilir. Gerektiğinde ilgili branş uzmanından görüş alınarak yine aile hekimi kontrolünde gebe ile sürekli temasta kalınarak gerekli durumlarda müdahaleye karar verilir. Hastalık yönetiminde işin merkezinde hasta vardır ve kararlar hasta ile hekim arasında ortak verilir. Bu nedenle hastaya gebelik planlamaya başladığı anda süreç hakkında bilgilendirme yapılır. Bunlar; gebelik sürecinde dikkat edilecek hususlar, beslenme alışkanlıkları, egzersiz, kullanacağı veya kullanamayacağı ilaçlar ve görüşme tarihleridir. Hasta bu görüşme tarihlerine uymakla yükümlüdür.
Kayıtlı nüfusda bulunan 15-49 yaş grubu kadınların daha anne olmadan anneliğe hazır duruma gelebilmesi için gerekli bilgilendirme ve eğitimler yapılıyor. 6 ayda bir kez yapılması gereken bu işlemi ne yazık ki kişilerin adres değişikliği veya telefon bilgisi gibi iletişim bilgilerinin aile hekimine bildirmemesi nedeni ile gerçekleştirmekte zorlanılıyor. Aynı durum gebelik surecinde ve bebeklerin izlem sürecinde de geçerlidir. Gebelik planlayan bireylerin eşleri ile birlikte aile hekimine başvurup konu hakkında danışmanlık hizmeti almaları bu süreci daha sağlıklı bir şekilde geçirmelerini sağlayacaktır. Bu görüşmede anne adayının sağlık geçmişi değerlendirilip kan tetkikleri yapılarak sağlık durumunun gebeliğe uygun olup olmayacağı değerlendirilir. Örnek verecek olursak folik asit bebeklerin sinir sisteminin gelişmesinde önemli rol oynamaktadır ve folik asit gebelikten 3 ay öncesinde kullanılmaya başlanmalıdır. Aksi takdirde bebeğin beyin ve omurilik gelişiminde problemlere neden olabilir. Fakat bu işlem halkımız tarafından göz ardı edilmektedir. Gebelik sürecinde rutin olarak bakanlığın da önerdiği 4 izlemimiz vardır. Gebeliğin riskine göre bu izlem sayısı artar. Bu izlemlerde annenin ve bebeğin gelişimini takip etmekteyiz. Bunlar annenin kilosundaki değişiklikler, tansiyon, nabız ateş gibi vücut değerlerinin ölçülmesi ve uyması gereken beslenme ve fizik aktiviteleri hakkında bilgilendirmelerdir.
Babanın da izlemler sırasında anne ile birlikte gelmesi ve onunda bilgilendirilmesini öneriyoruz. Fakat aileler bu işlemleri çok ciddiye almayıp kısa sürede ölçümlerini yaptırıp gitmek istemektedirler, anne adaylarının birçoğu özel polikliniklerde veya hasta hanelerde kadın hastalıkları ve doğum uzmanına takip olmak istiyorlar. İlk bakışta bu sizlere mantıklı gelebilir, kadın hastalıkları ve doğum uzmanı! Gebeliği o takip etsin diye. Fakat işin asli öyle değildir. Branşlar sadece kendi alanındaki rahatsızlığa odaklanır ve o problemin çözümü ile ilgilenir ama aile hekimi rahatsızlığı diğer etkenlerle birlikte ele alarak değerlendirip probleme daha geniş bir çerçeveden bakar. Problemi geçmişinden alır günümüzde takip eder ve gelecekte oluşabilecek olumsuz durumlara önlem alır. Hastanelerde yapılan izlemler aile hekimliğine iletilmediği için aile hekimi gebeliğin sürecindeki gelişmeler adına eksik bilgilere sahip olur. Gebe de zaten biz kadın hastalıkları ve doğum uzmanı tarafından takip ediliyoruz diyerek rutin olan boyunu kilosunu ölçtürüp gitmek ister. Bu koruyucu sağlık hizmetinin etkin kullanılmasının önünde büyük bir engeldir.
Bu nedenledir ki hastalar, bütün sağlık problemlerinde olduğu gibi, gebeliği planladığı andan itibaren aile hekimi ile iletişim halinde olmalıdır. Aile hekimliği hastaya ilk temas noktasıdır. Gerekli izlemler ve tedavi olanaklarını sağlar, lüzum halinde ilgili branşlardan görüş alır. Böylesine ciddi bir durum multidisipliner bir yaklaşım gerektirir, bununda merkezinde aile hekimi ve hasta vardır. Bunun dışında iletişim bilgileri değiştiğinde aile hekimine bu değişiklikleri bildirmesi, randevu tarihi dönemine uymayacağı bir gelişme olduğunda bunu hekime bildirmesi ve ortak çözüm aramaları gerekir. Olası bir adres değişikliğinde kendisine en yakın aile hekimine başvurup kaydını o aile hekimine aldırmalı ve izlemlerine oradan devam etmelidir.
Sağlık politikasında birinci basamağın önemi ve bu konudaki sağlık okuryazarlığının artırılması, topluma sağlıklı bireylerin kazandırılmasını sağlayacaktır. Birinci basamağın bir bireyi daha doğmadan kayıt altına alıp, doğumundaki sağlık durumunu ve gelişimindeki değişiklikleri kaydetmesi hem hekim ile hasta arasındaki iletişimi kolaylaştıracak hem de hayatı boyunca karşılaşacağı gerek hastalık gerek psikososyal sorunların çözümüne katkı sağlayacaktır. Bu nedenle hastalarımızın da kendi üzerine düsen görevi yerine getirmesi, kendi sağlığının takipçisi olması gerekir. Daha sağlıklı toplum için aile hekiminizi tanıyın!
1) Aile hekimi ilk temas noktanız olsun
2) Aile hekiminizle ortak çözüm noktasına ulaşın, sorunlarınıza çözümü Google’da değil aile hekiminizde arayın.
3) Aile hekiminizin size önerdiği yaşınıza uygun tarama ve hastalık durumunuza uygun takiplerinize özen gösterin. Size verilen tarihte hekiminize başvurun, olumsuz bir durumda haber verin.
4) Aile hekiminizi sadece ilaç yazdıracak bir kişi olarak değil hastalığınızı danışacak biri olarak düşünün.