Ticarette doğruluk ve hükümde adalet için; EN'AM SURESİ 6/55 152
Yetimin malına yaklaşmayın. Ancak rüştüne erinceye kadar. En güzel yolla ilgilenme hali müstesna. Ölçme ve tartmayı tam bir dürüstlükle yerine getirin. Hiç kimseye yaradılış kapasitesinin üstünde yükümlülük getirmiyoruz. Konuştuğumuz zaman yakınlarınız aleyhine de olsa adaleti gözetin. Ve Allah'a verdiğiniz söze sadık kalın. Düşünüp öğüt alasınız diye o size bunları önerdi.
Sadaka vermekle ilgili; BAKARA SURESİ 2/92 267
Ey iman sahipleri! Kazandıklarınızın ve yerden sizin için çıkarmış olduklarımız temiz ve güzelliklerden harcediniz. Kendiniz göz yummadan alıcısı olmadığınız pis/bayağı şeyleri vermeye kalkmayınız. Bilin ki Allah ganidir, cömertliğinde sınır yoktur. Hamid'dir, bütün övgülerin sahibidir. Övgüye layık olanların gereğince över.
Yetimlere kötü davrananlara ve yoksulları doyurmayanlar için MAUN SURESİ 107/ 1-7
Gördün mü, o dini yalan sayanı?
İşte odur yetimi itip kakan
Yoksulu doyurmayı özendiren o.
Vay haline o namaz kılanların ki
Namazlarında gaflet içindedir onlar
Rivaya sapandır onlar/gösteriş yapanlar Ve onlar, kamu hakkında/ yardıma/zekata / iyiliğe engel olurlar.
Aynı şekilde israf da İslam dininin yasakladığı davranışlardan biridir. Sahip olunan maddi ve manevi varlıkları ihtiyacın dışında lüzumsuz yerlere ve ölçüsüz olarak harcama yapmak israftır. Düğünlerde ve eğlence yerlerinde ölçüyü kaçırarak yapılan savurganlıklar ile paranın faydasız, zararlı ve gayrimeşru yönlerde sarf edilmesi de israfın başka bir boyutudur. (Yılmaz; 03.12.2001). Bu konuyla ilgili olarak Kur'an'da ayetler vardır. “…………………….. yiyin, için fakat israf etmeyin; çünkü Allah israf edenleri sevmez. (A'raf, 31)” … gereksiz yere de saçıp savurma. Zira böylesine saçıp savuranlar şeytanların dostlarıdır. Şeytan ise rabbine karşı çok nankördür. (Isra, 26-27)
Hz. Muhammed ve çevresindekiler tüccar ve iş adamları idiler. Bu nedenle, İslam ticareti savunur ve destekler. Müslümanlığın yayıldığı devrede İspanya'dan Orta Asya'ya kadar olan geniş bir çerçevede bulunan İslam devletleri kendi aralarında olduğu kadar sınır komşuları Müslüman olmayan ülkelerle de geniş bir ticaret ilişkisi içinde idi. Hatta Kuzey Avrupa'ya kadar ticaret yapıyorlardı. Yazılı
kaynaklar, arkeolojik bulgular ve bu yaygın ticaretin varlığını kanıtlamaktadır. Rusya, Finlandiya, İsveç, İngiltere adaları ve İzlanda'daki kazılarda önemli miktarda İslam paraları bulunmuştur. VII: yüzyıldan XI. Yüzyılın başlarına kadar dolaşımda olan paralar (Arnold & Guillaume; 1949, 78-107), İslam tüccarlarının bu devrede büyük bir hareketlilik içinde olduğunu göstermektedir. Ticaretin bu denli yayılmasının bir nedeni de deniz ve kara yollarının gelişmiş olmasıydı. Bu alanlarda günün koşulları içinde teknik bilgi seviyesi Avrupa'dan hayli ilerideydi. Yahudi tüccarların bu ticaretin gelişmesinde önemli bir rolü vardı; çünkü onlar Müslüman ve Hristiyanlar arasında çok daha serbest hareket edebiliyorlardı. Ticari ilişkiler Müslüman ve Hristiyan iş adamaları arasında birçok ortaklığın kurulmasına ve ticari anlaşmalar yapılmasına yol açmıştı.