Bugünlerde en çok konuşulan, yazılan konuların başında korona pandemisi ile ilgili gelişmeler oluyor. Dile getirmeden, yazmadan dur durabilirsen. Tanıdık çevrelerden, basından durmadan ölüm haberleri geliyor. Herkes can derdine düşmüş. Korunma yolları arıyor. İşin şakaya gelir tarafı yok.
Tam kapanmayı bir türlü sağlayamıyoruz. Hükümetin de bunu sağlayacak gücü olmadığı anlaşılıyor. Kefen parası deyimine uygun, böyle günler için ayrılmış para yok sanırım.
Tek çare kendini koruyabilmek ve aşıya ulaşabilmektir . Aşı temin etmek hükümetin işi, şahısların değil. Aylardır aşı konuşuluyor ama aşı olabilen sayısı çok düşük düzeyde kaldı. 85 milyonluk bir ülkeye çare olacak miktarda aşı temin edilemiyor. Neden? Zamanında girişimde bulunmamak ve de yine para sorunu olsa gerek. Aşıya para yok ama başka şeylere var diyor bazıları.
Bu arada açıklanan sayılar doğru ise savaşlardaki kayıptan çok ölüm vakası oluyor. İnsanlarımızı kaybediyoruz. Öyleyse bırakın başka işleri de, aşı bulun, aşı alın. Halkın ilk beklentisi aşıdır. Acil ihtiyaç aşıdır. Bazı işleri erteleyebilirsiniz.
Dopdolu salonlarda yaptığınız kongreler sonrası, vatandaşların sizden aldığı cesaret ve de duyarsızlıkları sonucu azdırılan salgın, ülkemizi Avrupa'da birinci, Dünya'da dördüncü ülke yaptı.
Hem aşıyı temin edemiyorsunuz, hem de insanların sinir uçlarına dokunan, kitlelerde tepki uyandıracak işler yapıyorsunuz. Bir taraftan da yandaş ve yanaşmış medya ile kendinizi başarılı göstermeye çalışıyorsunuz.
Yapay gündemlerle halkı oyalıyorsunuz. Ayasofya, Gezi Parkı, Kanal İstanbul, Merkez Bankası yönetici atamaları, İstanbul Sözleşmesinden çıkma kararı, şimdi de Montrö Boğazlar Sözleşmesi vb gibi konularla Türkiye kamuoyunu üç-beş gün oyaladığınızı sanıyorsunuz. Meclis Başkanı durduk yerde ‘' Montrö'den de çıkabiliriz'' yönünde bir laf ediyor. Sonra arkasından ‘'amiraller bildirisi''nin yarattığı bir sürü tantana ama ortada aşı yok. İşte gerçek budur. Halkın bir numaralı sorunu aşıya ulaşabilmektir. Çaresiz durumdaki halkımıza aşı bulun! Bir an önce aşılanma sağlansın da salgının önü kesilsin. Bir an önce tüm öğretmenlere aşı yapılsın da, okullar açılsın.
Diğer sorunları sonra konuşuruz.
****
Doğal olarak can güvenliği en başta gelir. Hemen sonrası iş, aş, ekonomi, hayat pahallılığı gündeme girer. Hastalıktan korunmak için dört kişilik aileye maske de önemli bir maliyettir. Hele anne- baba işsizse, emeklilikte yaşa takılmış (EYT) işsizse, dükkanı kapatılmış esnafsa, salgından korunmak için maske bile önemli bir gider olur.
Sağlıklı kalabilmek, vücut direncini arttırabilmek için iyi beslenmek gerekiyor. İyi gelirin olacak ki, iyi beslenme olabilsin. Gelir dağılımı adaletsizliğini giderecek hiçbir tedbir alınmıyor. Örneğin, asgari ücretten vergi alınmaması yönünde hiçbir çaba yok. Teklifleri bile ret ediyorsunuz.
Ekonominin iflas noktasında olduğunu belirtmek için uzman olmaya gerek yok. Dış ticaretimiz yıllardır açık veriyor. Kamu sektörü yok edildikten bu yana, özel sektör ve yabancı sermaye de yeni yatırımlar yapmıyor. Tarımsal üretim dip yapmış durumdadır. Buna paralel işsizlik de saklanamayacak boyutlarda olduğu görülüyor. Bu durumda ekonomi iyi gidiyor diyecek bir kişi çıkar mı? İktidardakilere bunu sormayacak mıyız?
Hiçbir mazeret öne sürülemez. Ülkemizi 19 yıldır tek başına yönetenler her şeyden sorumludur.
Vatandaş sizden aşı bekliyor. Hem de acele olarak. En az yüzde sekseni-doksanı aşılanmalı ki, yaşam normale dönebilsin.
Sağlık çalışanlarının talepleri ortada duruyor. Söz verdiğiniz 3600 ek göstergesi ele bile alınmıyor.
Atanamayan, iş bulamayan üniversite mezunu gençler büyük bir bunalım içinde oldukları görülüyor. Çocukların umudu yok oldu.
Türk lirasının yabancı paralar karşısındaki değer kaybı durdurulamıyor. Yaşam, halkımız için gittikçe zorlaşıyor.
Bir an önce seçim sandığı önümüze gelsin diye bekliyorum.
Ben halkımızın duyarlılığına güveniyorum.