Pandemi başlayalı bir yılı geçtik. Son olarak hasta ve ölü sayıları korkutucu boyutlara ulaşınca, hükümet 17 günlük kapanma kararı aldı. Aldı ama bunun neresi tam kapanma? Fabrikalar açık, işçiler çalışıyor. Bazı esnaf açık. Yine iş bize düştü. 65 yaş üstü ve okuluna gidemeyen öğrencilere ‘'Hayat eve sığar''diyerek fatura bize kesildi.
Neyse ben bugün yine pandemi yazmak istemiyorum. Önceleri yazdık, söyledik. Aşı temin edilsin aşı ! dedik. Olmadığını gördük. Nüfusun henüz yüzde 15'i aşılanamadı. İnşallah 17 günlük bu kapanma yararlı olur.
****
Okullardaki mevsimler şeridi üçer aylık dilimlere ayrılmış olsa da, bahar üç ay sürmüyor. Soğuklar nisan ortalarına kadar sürerken, mayısta hemen yaz sıcakları bastırıveriyor. Mevsimlerde kayma var gibi. Meteoroloji mayısın başında çöl sıcaklarından söz etmeye başladı.
Bana göre milyonlarca yıl süren ve sürecek olan mevsimsel döngü şaşmadan devam ediyor. Kış bitti, bahar geldi derken, yaz bile geldi.
Pandemi nedeniyle 17 günlük kapanma kararı ile birlikte Ege ve Akdeniz kıyılarına akın başladı. Emekliler, çalışmayanlar, müstakil evi ve bahçesi olanlar, mevsimsel gereklilik de kapanmayla birleşince sahil yerleşkelerine akın başladı. Gitsinler, gitmeleri doğal bir şey de korunmayı da unutmasınlar.
Yaz aylarında ben hep çalışmak zorunda olanları; işçileri, köylüleri, dükkan ve iş yeri sahiplerini düşünürüm. Onların yerine kendimi koyarak empati yaparım. Yazı Balıkesir kent merkezinde geçirmek zorunda olan işçileri, esnafı, ticaret yapanları, yazlık evi olmayan emeklileri düşünür, kaygılanırım.
İşte yazımızın konusu onlardır.
****
Yazın bunaltıcı sıcaklar bastırınca çalışan, yorulan insanlar nefes alacakları, kafa dinlendirecekleri, serinleyecekleri nezih bir yer ararlar.
Bu amaca uygun ilk akla gelen yer Atatürk Parkı idi. Son düzenlemeden önce Atatürk Anıtı yanındaki kapıdan parka girince sağda, tenis sahası çitine yakın, yeşil süs bitkileri ile 1936 yazılıydı. O kapıdan her girişimde duruyor mu diye hep bakar, Atatürklü yılları hayal ederdim. Düzenlemeden sonra yok oldu.Bu parkın açılış yılıdır.
1935-40'lı yıllarda Balıkesir'in nüfusu 25-30 bin civarında sanıyorum. Bu nüfusa bu büyüklükte park ve içinde çeşitli spor üniteleri bulunan bir yeri kazandıran o zamanın yöneticilerini şimdi hayranlıkla anmak gerekiyor.
Çamlık Tepesinden kente kuşbakışı bakılınca bir Atatürk Parkı, bir de Başçeşme Mezarlığı yeşil görünüyor. Her yer bina, her yer beton yığını olmuş. Ayrıca Çamlık Tepesi de bir başka yeşil alandı. Ben görmedim. Söylendiğine göre güzelim çamlar yok edilerek orası da betonlaşmış. Belediyemiz oraya bir de cami yapıyormuş. Bu nasıl akıl yahu ! Oraya hangi cemaat namaza gelebilecek?
****
Balıkesir'de en güzel dinlenme ve temiz hava alma yeri Değirmen Boğazı Piknik yeridir. Orman Müdürlüğü'nün koruması ve bakımı ile halkımıza hizmet vermektedir. Kentimize burayı kazandıranlara teşekkür ederiz. İkinci bir piknik alanı İkizcetepeler Barajı Piknik alanı da önemli bir ihtiyacı karşılıyor. Orası da güzel bir yer oldu.
Bugün Balıkesir merkezi kent nüfusu 500 binleri geçti. Bu piknik alanları artık yetmez oldu. Yeni dinlenme alanları yapılmalıdır.
İki yeri önereceğim. Birincisi Savaştepe yolu üzerende Çukurhüseyin Deresi çevresi, diğeri de Edremit yolu üzerindeki Çengeloğlu Mevkiindeki Kalaycılar Deresi kıyılarına da Değirmenboğazı benzeri yer yapılabilir, halkın hizmetine sunulabilir.
Büyükşehir Belediyemizin dikkatine sunuyorum.
Sadece kent dışında değil, kent içinde daha çok boşluk yeşil alan olarak ayrılmalı ve ağaçlandırılmalıdır. Kent ile Hava Alanı arasından geçen çevre yolu yakınlarında ayrılmış ve ‘'Hatıra Ormanı Ağaçlandırma Sahası 2017 '' diye tabela dikilmiş yerler acele ağaçlandırılmalıdır. Bunun için bazı dernek, sendika ve/veya kurumlara yer gösterilerek bir an önce ağaçlandırma sağlanabilir.
Kent çevresindeki tepelerde, yamaçlarda uygun yerlere orman dikimi için Orman Müdürlüğü ile işbirliği içinde bir kampanya başlatılabilir. Askeri komutanlıklardan destek alınabilir. Çıplak tepeler görmek hiç de hoş değil. Balıkesir'in en önemli ihtiyaçlarının başında yeşil alanları çoğaltmak gelir kanımca.
Yaşanılan çevre, havası temiz, suları temiz, huzurlu ve güvenli çevreler olmalıdır. Hastalıklardan, salgınlardan uzak durmak için bu bir gerekliliktir. Yoksa daha başka salgınlarla karşılaşabiliriz.
Sağlıklı bir çevrede yaşamak hakkı anayasamızda yer bulmuş bir haktır.
Hükümetler, bakanlıklar, belediyeler bu görevleri yerine getirmelidir. Sağlıklı yaşam ortamları oluşturmalıdır.
Sağlık ve huzur dilerim...