Biraz geç öğrendim; zaten pek çok şeyi geç öğreniyorum. Bu konuda pek yalnız sayılmam ama önemli olan bu değil.
2. Futbol ligi ekiplerinden Sakaryaspor, formalarına göğüs reklamı verecek bir firma bulamadığı için son maçına önünde "Kiralık" yazılı formalarla çıkmış.
İlgimi çekti. "Kiralık" sözcüğüne daldım gittim. "Kiralık" kiraya verilecek olan demek. Ne çok şey var kiraya verilacek olan. Bir de bunlara şimdi formalar eklendi.
Kiralık deyince aklımıza önce ev gelirdi. Sonra dükkanlar, mağazalar. Sonra "kiralık" çeşitleri çoğaldı. Kiralık kasa, kiralık araba, kiralık katil, kiralık adam... Kiralık aşklar,
kiralık kalpler bile var.
Kiralık kalem de diyeceğim ama hiçbir kalemin kiraya verildiğini, verileceğini düşünemiyorum, düşünmek istemiyorum. Hiç insan kalemini kiraya verir mi?
Kiralık kavramı belirli bir süreyi de kapsar. Başlangıçta kiraya verenle, kiralayan arasında bir sözleşme yapılır, sözleşme bitiminde kira süresi de sona erer. Sonra, ya yollar ayrılır
ya da kira devam eder.
Bu, kalemini kiraya verenler için de geçerli midir? Düşünmek istemiyorum demiştim ama aklıma geliverdi birden! İnsanız, aklımızdan neler geçiyor. Bugün kalemini kiraya veren,
kira süresi bittiğinde ne yapar? Ya devam eder, ya kendini başka bir yere kiralar! Bulamazsa o da göğsüne "Kiralık" yazar!
Can sıkıntısından yazılan ve gerçekle ilgisi olmayan bir yazı oldu bu. Özellikle kiralık kalem kavramına karşıyım. Hiçbir kalemin, hiçbir yazarın böyle olduğunu düşünmüyorum. Yazarlar onurludur, gururludur, ilkelidir. İnandığını, bildiğini yazar. Benim düşüncem böyle. Kiraya vermektense, kırar kalemini.
Kiralık sözcüğü nerelere getirdi beni. Formadan girdim, kalemden çıktım. "Kiralık" tamam da ya "Satılık". O da başka bir yazının konusu olsun.