Yaz geliyor. Körfezlerimiz, çevre köylerde yazlıklar, plajlar ve pansiyonlar sıcak mevsimin konuklarına hazırlanıyor. Bahçeler, lokantalar turistleri ağırlamak için kolları sıvadılar bile. Bu işsizlik ortamında akmasa/damlar türünden gelir kapısı birçok insan için.

Badana/boya yapılır, bozulan musluklar onarılır, yeni masa/sandalyeler alınır, güneş şemsiyeleri yerleştirilir. Böylece çevremiz yaza tüm çehresi ile hazırlanmaya başlar. Her yıl yapılanlar bunlardır. Yaşlı, çocuk, genç hep beraber güneşli yaz günleri, böyle neşeyle beklenir.

Yazın serinlemek için insanlara en çok gerekli olan ve kış boyu özlemi çekilen denizdir. Acaba deniz suları, insanların istedikleri serinliği, rahatlamayı, dinlendirmeyi gerçekleştirebilir mi? Gerçekten sağlıklı mı, biliyor muyuz? 

Biz, evsel kirli su atıklarımızı hiç arıtmadan denizlerimize yolladığımız için deniz suları çok mutsuz. Eskisi gibi değil!

Küresel ısınma yüzünden kışın Marmara Denizi'nde su sıcaklığı eskiye oranla iki üç kat artıyor. Denizdeki bitkisel planktonların bakterilerle birleşmesiyle ortaya çıkan biyolojik “deniz salyası” ya da “Müsilaj”  denen bu beyaz köpükler deniz canlılarını etkilediği kadar insanları da sağlık acısından çok olumsuz etkileyecek!

Bu durumda, Vali, kaymakamlar, Marmara Belediyeleri Birliği hızla bir araya gelmeli “Kirli Su Arıtma Düzenekleri” yapılarak evsel su atıklarının bundan sonra bir litresinin bile denize verilmesi önenmelidir.  

Güzel Marmara Denizi'nin suları, kirlilik feryatlarını üzerinde gördüğünüz köpüklerle size duyuruyor. Ellerimizi cebimize atıp sağlığımız için, çocuklarımız için bu güzel denizimizi kurtarmalıyız.

Bu yaz Erdek'te, Bandırma'da, Kapıdağ Yarımadası Köyleri'nde denize giren insanlarımızın, tatilcilerimizin bedenlerinde yaralar görmek istemiyorsak çok hızlı toplanıp “Ortak Akılla” daha önce yapıldığı gibi kirli su arıtma düzenekleri yapmalıyız. KUŞ GÖLÜ'nü kirlenmekten korumak için daha önce ortak akılla iş birliği yapılmıştı. Hiç unutmadım. Hatırlayanlar olacak biliyorum.