Biz ademoğlu beklenmedik zamanlarda beklenmedik durumlarla karşılarız.
Kimi zamantanışmaya vesile olur dostlar.
Kimi zaman ise hayatımıza dokunur bakışlar.
Dolayısıyla bizler,
Güzel bir şeye ulaştığımızda, güzel bir şeyler elde ettiğimizde ya da güzel insanlar hayatımıza girdiğinde“Nasibimizde olduğu için karşılaştık, kısmetimizde bu da varmış.” der, nasip ve kısmeti birinin alnına önceden yazılmış olduğuna inandığımız pay olarak yorumlarız. Nasip öngöremediğimiz bir durumun beklenmedik bir şekilde meydana gelmesidir.Dolayısıyla maddi ya da manevi her ferde dağıtılan nasibin karşımıza herhangi bir şekilde çıkması da çıkmaması da yine nasip işidir.
Konuyla ilgili güzel bir anekdotvardır. Gerçi anekdot nasipsizlikle ilgilidir ama ben sizlerin nasibinin tıkanmamasını dileyerek kısaca anlatayım:
Osmanlı padişahlarından Sultan İkinci Mahmut zamanında “Tıkandı Baba” adıyla bilinen bir kahvehane vardır. Sultan bu kahvenin neden bu adla anıldığını merak eder. Tebdili kıyafet edip kahvehaneye gider. Sultan Mahmut Tıkandı Baba’ya neden bu adla anıldığını sorar. O da şöyle cevap verir:
-“Bir gün rüyamda ihtiyar bir adam gördüm. Bu adamla birlikte çeşmelerle dolu bir sokakta yürümeye başladık. Bu çeşmelerden bazıları çok, bazıları az bazıları ise damlayarak akıyordu. “Neden bu çeşmeler böyle?” diye sordum. İhtiyar da bana çok akan çeşmelerin zenginlerin, az akanların ise fakirlerin nasiplerini gösterdiğini, bir kenarda damlayan çeşmenin ise benim nasibim olduğunu söyledi. Bu duruma çok sinirlendim ve çeşmenin deliğini tıkadım. Bu rüyayı kahvehanede anlattığımda ise bana “Tıkandı Baba” adını verdiler. O gün bugündür bu isimle anılırım.” der.
Sultan Mahmut hikayeye üzülür. Saraya dönünce vezirine içinde altın olan bir tepsi baklavanın Ramazan ayı boyunca Tıkandı Baba’ya gönderilmesini emreder. Baklava hazırlanıp gönderilir.
Ramazan sonunda Sultan Mahmut tekrar tebdili kıyafet ederek kahvehaneye gelir. Ancak her şey aynı tas aynı hamam.
Bunun üzerine padişah Tıkandı Baba’ya baklavaları ne yaptığını sorar. Tıkandı Baba ise baklava tepsilerini satıp, parasıyla karnını doyurduğunu söyler. Sultan Mahmut bu duruma üzülür. Tıkandı Baba’yı saraya çağırtır ve bir kürekle hazineye gidip dolusunca altın almasını söyler. Tıkandı Baba hazineye gider. Fakat heyecandan küreği ters daldırır ve nasibine bir tek altın düşer.
Sultan Mahmut bu durum karşısında saray kuyumcusuna altından bir top yapmasını emreder. Sonra da Tıkandı Baba’ya dönerek:
-“Bu topu at. Topun gittiği yere kadar olan tüm araziler senindir.” der. Tıkandı Baba topu ateşler. Fakat top seker ve Tıkandı Baba’nın başına düşer. Baba oracıkta can verir.
Sultan Mahmut Tıkandı Baba’nın yanına gelir ve üzgün bir halde o meşhur sözü söyler. “Vermeyince mabud, neylesin Sultan Mahmut!”
Her şey nasip ile…
Tanımakta, tanışmaktanasip ile…
Demiş ya atalarımız “Nasipten öte yol yok.”
O halde yolumuz açık, yol arkadaşlarımız yürekli olsun!
Nasibimiz ise bol olsun!...