Endüstri devrimi, İngiltere ekonomisinde üç önemli sonuç doğurdu: (Stamp; 1979, 121)
Endüstri devriminin ekonomik sonuçları yanında çok önemli sosyal sonuçları da oldu. Ülkenin sosyal yapısı önemli değişti. Artık zenginlik ve servet topraktan daha çok fabrikanın içinde idi. Eskiden senyöre bağlı olan tarım işçisi şimdi fabrikada sahibine bağlı hale geldi ve onun kontrolüne girdi.
Endüstri devriminin Batı'da gerçekleşmesinin nedenleri konusunda çeşitli görüşler vardır, Amerikalı Paul Baran'a göre (Baran; 1967, 137-138) Batı'nın önderliğini sağlayan faktörlerin başında şunlar sayılabilir;
Fakat yalnız sermaye birikimi kapitalizmin gelişmesi için yeterli değildi. Baran'a göre; feodal yapının kendi içindeki “stres” ve “sıkıntı”sı bu yapıyı artık olgunluk evresinden gerileme-düşüş evresine getirmişti. Bu yapının giderek yıkılmasını sağlayan “sermayenin çok hızlı” oluşmasıdır. Batı Avrupa'da bu birikim çok büyük, çok yoğun bir şekilde olmuştu. Bir neden de, özellikle İngiltere örneğinde olduğu gibi, ülkenin coğrafi konumu ve ticaret ilişkileri ve komşu olduğu ülkelerden doğal kaynaklar açısından fakir ve geri olması idi. Denizciliğin gelişmesiyle baharat, çay, fildişi, indigo gibi mallar yanında el sanatlarının eseri kaliteli giyim eşyası, seramik gibi doğanın değerli malları üzerindeki ticaret, sermaye birikimini hızla arttırdı.
Ayrıca yeni keşfedilen ülkelerdeki varlığın talan edilmesi, köle ticareti ve altın ve kıymetli taş kaynaklarının bulunması, bu birikimi daha da hızlandırıyordu. Denizcilik bilimsel buluşlara yol açıyor, bu buluşların uygulanması servetleri daha da arttırıyordu. Böylece kartopu “snow ball effect” etkisiyle servetler giderek büyüdü.
Köle ticareti servet birikimi sağlayan faktörlerin bir başkasıydı. Tropikal Afrika'da beyaz uygarlıktan binlerce kilometre öteki yerli çeteler köylere hücum ederek esir aldıkları insanları toplama istasyonlarında, Machester'de Birmingham'da üretilen pamuklu elbise, silah, barut, cin, brandy, boncuk, bardak gibi mallar karşılığında, beyaz esir tüccarlarına satıyordu. 1791'de yalnız Batı Afrika'da 15 Hollanda, 14 İngiliz 4 Portekiz, 4 Danimarka ve 3 Fransız köle toplama istasyonu vardı (Stamp; 1979, 162, 164), Çok kötü koşullarda nakledilen ve çoğu yollarda ölen bu kölelerden arta kalanlar Atlantik'in çok ötesinde West Indies'de yıkanıp, yağlanıp ve biraz şişmanlatıldıktan sonra tütün, pamuk ve şeker kamışı plantasyonlarında çalıştırmak üzere açık arttırma ile satılıyordu.