Bu kadar yıllık yaşantımızda gördük ve anladık ki; ilerici, demokrat, sol-sosyal demokrat, devrimci, Atatürkçü bilinen kişi ve kuruluşlar, bireysel çıkarları için değil, toplum çıkarları için mücadele etmişlerdir.
Bir kişinin, bir zümrenin, varlıklı ve egemen sınıfın çıkarlarını savunanlara sağcı denir.
‘'Amaan artık sağ - sol mu kaldı?'' sözü tam bir kandırmacadır. Egemen sınıf çıkarına bir kandırmacadır. Sınıflar varsa sağ – sol da vardır.
****
Bu girişle nereye varmak istiyorum.
Ülkemizde ve tüm dünyada insanlığın başına büyük bela olan covid 19 pandemisi yaşanırken, salgının hızı düşürülememişken, her yaştan insanımız ölüm korkusu yaşarken ve de aşılamada bu kadar gecikmeler olurken biz nelerle uğraşıyoruz. Ülke gündemi nelerle dolduruluyor.
Bir gün bakıyorsun bir müftü, bir başka gün bir emekli imam hem de ibadet evi camide bu ülkenim kurtarıcı ve kurucusuna hakaret etme aptallığını yapıyor. Din görevlisi böyle mi olmalı? Yüce dinimize verdikleri zarar yüzünden Allah'ın önünde hesap veremez bunlar.
Güncel konumuz salgından halkımızı korumak iken, gündemimiz böyle akıl dışı saçmalıklarla uğraşıyor. Şimdi önceliğimiz aşı olabilmek ve yaşama tutunmaktır. Aşı olmuş öğretmenler ve öğrencilerle okulları açıp yüzyüze öğretime başlamaktır. Zaten çocuklarımızın birbuçuk yılı gitti. Bunun telafisi yok, olamaz da. Bu öncelik önümüzde dururken, ölümleri en aza indirmek varken nelerle uğraşıyoruz.
Kanal İstanbul'u yapacağız diye tutturuyorlar. Teknik özelliklerini, ayrıntısını işin uzmanları bilir. Zaman zaman açıklamalar yapıyorlar.
Böyle sıkıntılı, zor bir dönemde önceliğimiz kanal açmak olamaz. Can güvenliğimiz için ne yapmalı, yaşama nasıl tutunabilmeli, ölümler nasıl önlenmeli işte bunları önceleriz. Aşı bile olamazken, işsizliği önleyecek girişimler durmuşken bu tip gereksiz yatırımlara karşı çıkmak gerekir.
O zaman da çok sık kullandıkları ‘'bu solcular her yeni işe karşı çıkıyorlar. Boğaziçi Köprüsü'nün yapımına da karşı çıkmışlardı. Bunlar iş bilmez'' diye konuşmaya başlıyor, yaygara ediyorlar.
Evet, karşı çıkmanın anlamı tek sözcükle şudur. Öncelik….
Kızınız ağır hasta, ölümle pençeleşirken, tedaviye kullanacağınız parayla oğluna istiyor diye motosiklet alan fikirsiz baba gibi olamayız. Öncelik hastamızın tedavisi olmalıdır.
Devlet akılla yönetilmelidir. Devlet adaletli olmalıdır. Yatırımları öncelik sırasına koymalıdır. Anadolu'nun köy ve kasabaları yolsuz, okulsuz, susuz, ışıksız yaşarken 1. Boğaz Köprüsü'ne karşı çıkanlar öncelikleri dile getiriyorlardı. Ülkemizin ihtiyacı olan yatırımlara niye karşı çıkılsın.
****
Denizlerimiz can çekişiyor. Her geçen yıl balık miktarı azalıyor. Deniz kuşları martılar artık çöplük kuşu oldu. Çünkü denizlerde beslenemiyorlar. Altınoluk'ta martılar sokak hayvanları için bırakılmış yiyecekleri kapışıyor.
Tamamı bize ait Marmara Denizimiz, deniz salyası denilen bir kirlilik göstergesi ile ölmek üzere olduğunu bildiriyor. Deniz imdaat ! ölüyorum ! diye bağırırken bir de kanal açma inatlaşmasına bir anlam veremiyorum. Kanal açıldıktan sonra kirlilik daha da artarsa, çekilmez katlanılmaz pis kokular yayarsa, salyalar oluşursa dönüşü var mı? O zaman ne yapacağız. Bilim insanları sürekli uyarıyorlar.
Yoksa bu kanal Amerika'nın (ABD) isteği mi? Büyük Ortadoğu Projesi'nin bir parçası mı? Aklımıza binbir soru geliyor.
Montrö Sözleşmesi tartışmaları bunun içim mi çıkarıldı? ABD savaş gemilerinin Karadeniz'e geçmek istemeleri ve sonra da aniden vazgeçmelerinin anlamı neydi?
Birçok vatandaşımız gibi biz de, vatanın ve milletin bekası (kalıcılığı) için bu endişeleri yaşıyoruz.
İşte yurtseverler, solcular, devrimciler, Atatürkçüler böyle sorar, soruştururlar. Endişelerini dile getirirler. Önceliklerin iyice belirlenip, ona göre iş ve işlem yapılmasını talep ederler.
Bu vatan bizim, hepimizindir. Biz vatanımızı ve vatandaşımızı sever ve onu korumak sevdasından vazgeçmeyiz.
Sağlık ve huzur diliyorum.
