Eminim çoğunuz benim gibi yüzmeyi İstanbul denizlerinde öğrenmiştir, yani benim yaş gurubum hatta oğlumun yaş gurubu da buna dahildir. Çocukluğumun Kumburgaz'ı, ada sahilleri, hele Florya, nasıl pırıl pırıldı. Denizin dibi nasıl berrak görünürdü, hele Kumburgaz, masmaviydi, nasıl da güzeldi denizi. O zamanlar yaz aylarında tatile pek gidemezdik, denize buralardan girerdik keyifle, bazen de Tekirdağ'a gidilirdi uzak uzak...
Marmaram şimdi can çekişiyor, ölüyor içindeki canlılarıyla birlikte. Uzmanlar deniz yüzeyinde görülen tabakanın ölü organizmaların suyun yüzeye çıkması diyor, üstte görünen buzdağının görünen yüzü, tabana yayılmış, 30 metreye kadar.
Aşağıda can pazarı...
Denizin canları tabana tutunarak yaşam savaşı veriyor!
Deniz çayırları, midyeler, mercanlar, balıklar ölüyor hatta deniz atıklarını temizleyen deniz patlıcanları yüksek kayalara çıkarak ölü bir deniz kabuğuna sarılıp hayata tutunmaya çalışıyor.
Müsilaj yer yer kayalaşmış, içine temizleyici alet bile işlemiyor, içler acısı!
Aslında yüzeye bu kadar yayılmadan önce bağır bağır söyledi balıkçılar ; "Ağları atıyoruz çekemiyoruz diye çünkü müsilaj ağları kaplıyor ve ağlar çekilemiyor.
Hep sonradan gelir aklımız başımıza bizim, hep sonradan...
Kaybedince, yitirince...
Belediyeler Birliği çevre felaketi yaşandığını açıklayarak herkesi göreve çağırmış, ölmüş birine kalp masajı yapmak gibi!
Bu ülkede çevreye duyarlı olanlara, çevre sorunlarını dile getirenlere bu konuda eylem yapanlara hep yarı deli muamelesi yapıldı çünkü çevre sorunları hep bir keyfiyet gibi görüldü.
Suyu kirlettik, denizleri öldürdük, doğayı katlettik, ormanları yaktık, çocuklarımızın yarınlarını çaldık. Doğayla savaşa girdik oysa kazanırsak biz kaybedeceğiz...
Peki müsilaj yalnız denizde mi?
Ya karadaki müsilaj?
Siyasetin ve koltuklarını her şeyden hatta ülkelerinden bile daha fazla seven siyasetçilerin ülkeyi getirdiği nokta?
Onları temizleyecek aletler varmıdır, onlar nasıl temizlenecek?
Bu geldiğimiz noktada hala onlardan umut bekleyen bizler nasıl iyileşeceğiz?
Peki ya bilim insanları, yıllardır arıtmadan denize verilen atıkların arıtmadan denize verilmesinin bunlara neden olacağını nasıl öngöremediler?
Eminim Leb - i derya evlerinde oturanlar ve deniz manzaralı evler yapıp manzara satanlar üzülmüşlerdir bu duruma!?...
Dünya kir içinde, yeryüzü şimdi merhamet istiyor bizden ama merhamet yok, kalmamış!
Benim gönül pencerem hep deniz manzaralıydı, deniz gözüyle bakarım hayata, denizi görmeden yaşayamam derdim ama şimdilerde denizi hiç göresim yok.