Zaman zaman öyle olaylar yaşıyoruz ki, “Bu kadarı da olmaz, pes!” diyoruz.
İşte son örneği.
Bandırma Belediye Başkanlığını yürüten, asıl mesleği avukatlık olan Tolga Tosun’un talimatıyla, eski belediye binasında, Bandırma Kent Konseyi’ne tahsisli Kent Konseyi’nin bir odasına çilingir aracılığıyla girilip, odanın tahliyesi gerçekleştirilmek isteniyor.
İnanılır gibi değil! Bunu yapmak isteyenin asıl mesleği ise avukatlık!
Olayı bir kez daha kısaca özetleyelim.
Kent Konseyi’ne ait olup burada şimdilik depo konumunda kullanılan odayı, Bandırma Belediye Başkanı Tolga Tosun, sözlü olarak geri istiyor ve bir başka derneğe vereceğini söylüyor. Bunu da, Kent Konseyi Başkanı Dr. Murat Ergöz’le doğrudan iletişim kurmaya gerek görmeden, aracılarla yapıyor. Son olarak, bu kez Kent Konseyi Genel Sekreteri Kemal Görkem’i arayarak, bu odanın anahtarını istiyor. O sırada, bir toplantıya katılmak için rastlantı sonucu binada olan Kent Konseyi Başkanı Dr. Murat Ergöz, bir anda kendini olayın içinde buluyor. Başkan Tosun’un gönderdiği personel, odanın anahtarının kendilerine teslimini istiyor. Ergöz, bu odanın Kent Konseyi’ne tahsisli olduğunu belirterek, yazılı olarak talepte bulunulmadığı takdirde veremeyeceğini söylüyor. Bunun üzerine belediye personeli, durumu Başkan Tosun’a iletiyorlar ve beklemeye geçiyorlar. Bu arada personelin yanında, odayı açmak ve yeni bir anahtarla girilir duruma getirmek için bir çilingir bulunuyor. Bir süre sonra, binaya Başkan Tosun’un Özel Kalem Müdürü Emel Çetin geliyor ve Ergöz’den, bir kez daha odanın anahtarını istediğinde “ret” yanıtını alıyor. Ergöz, Kent Konseyi Yürütme Kurulu kararı olmadan, bu anahtarı veremeyeceğini belirtince, Emel Çetin, “Siz, belediyeye bağlısınız. Anahtarı vermek zorundasınız” diyor. Dr. Murat Ergöz ise
“Hayır, biz seçimle gelen bağımsız bir kuruluşuz. Belediyeye bağlı değiliz” yanıtını veriyor, haklı olarak. Bu gergin konuşmaların ardından Emel Çetin,
belediye personeli ve çilingir, binayı terk edip gidiyorlar. Bu konuşmalar sırasında, Başkanın Özel Kalem Müdürü Emel Çetin, çekim
yapmakta olan gazeteci Erdem Özcan’a, “Ben izin vermedim. Çekim yapamazsınız” diyor ve Özcan’ın sorduğu bir soruya, “Size yanıt vermek zorunda
değilim” diye konuşuyor. Özcan da, “Ben gazeteciyim, soru sorarım, yanıt verip vermemek sizin elinizde” yanıtını veriyor. Bu arada Dr. Ergöz, “Ben izin
veriyorum, beni çekebilirsiniz” diyor.
Tabii, geçtiğimiz günlerde de Belediye Başkanı Av. Tolga Tosun, bu odayı ele geçirmek ve boşaltmak için, Kent Konseyi Başkanı Dr. Murat Ergöz’le doğrudan muhatap olmamaya özen göstererek elinden geleni yapıyor. Bu konuda da, “Ben, belediye başkanıyım, benim dediğim olur” dayatması içine giriyor.
Tosun’un yaptığı bir diğer hata ise bu konuyla ilgili olarak, toplumsal ilişkileri çok zayıf olan Özel Kalem Müdürü Emel Çetin’i görevlendirmesidir. Zaten yüzü hiç gülmeyen, kişilerle iletişimi zayıf, Özel Kalem Müdürlüğü konusunda yeterli donanımı bulunmayan Emel Hanım, olayı gerginleştirmekten başka bir şey yapmıyor.
Başkan Tosun, aslında kendisinin doğrudan iletişim kurması daha doğru olan Ergöz ile iletişimi sağlamak üzere hiç olmazsa başkan yardımcılarından birini görevlendirseydi, bu kötü olaylar kesinlikle yaşanmazdı.
Bandırma Belediye Başkanı Tolga Tosun ile Bandırma Kent Konseyi Başkanı Dr. Murat Ergöz arasında yaşanan bu olay, psikoloji kitaplarına bir “iletişimsizlik örneği” olarak girebilir bence.
Sonunda ne mi olacak? Belediye Başkanı Tolga Tosun, bu odaya girerek zaferini(!) ilan edecek. Nasıl zaferse!
Şaşırdığım nokta şu:
Başkan Tolga Tosun’un görev süresi henüz altı ay oldu. Bu kadar kısa süre içinde böylesine “güç zehirlenmesi” nasıl olur?
Bu küçük işlerle uğraşacağına, kendisini söz verdiği Bandırmanın büyük hizmetlerine adasa çok daha iyi olacak.