Nazi döneminde Alman finans kapitali hafif endüstri , gıda endüstrisi ve ticaret aleyhine olarak güç kazandı. Ayni zamanda bankacılık sermayesinin de ötesinde ağır sanayiciler lehine bir anlamda tekel durumuna ulaştı. Bu gelişmede, Reich Harp Bakanı ile yakın ilişkiler onların bu gücünü sağlamasında
ana rolü oynadı.
Hitler rejiminin tarım politikaları da büyük toprak sahiplerinin lehine çalıştı. Daha 1933 Martı’nda Nazilerin iktidara gelişinin ikinci ayında Hitler hükümeti bir kararname ile margarin üretimini yarıya indirdi. Ithal margarine ödenen gümrük vergisini 100 kg başına 30 marktan 75 marka çıkardı. Içeride
satılan her kg margarine 25 fenig satış vergisi koydu. Bu yalnız şehirlerin yoksul halkı için değıl fakat küçük ve orta boyuttaki çiftçiler için de büyük bir felaket idi. Ayni tarihlerde diğer bir kararname ile çavdar ve buğday ihracatında ihraç izni zorunlu kılındı.Bu ekstra prim büyük toprak sahiplerine
yaradı. Ayrıca hububat ithalatına vergi kondu. Bunun yanısıra hayvan yemi ithalatı yasaklandı. Büyük baş ve küçük baş hayvan yetiştiren küçük ve orta ölçekli çiftçiler ekonomik olarak zor duruma girdi.
Hayvan yetiştiriciliği büyük bir darbe aldı. Fakat büyük toprak sahibi çiftçiler artan yem fiatları ve geniş ölçekli hayvan yetiştiriciliği yapmak ve kendi ihtiyacı olan yemi kendi sağlamak suretiyle büyük kazançlar elde ettiler
Çiftçiler ekonomik zorluğa düşmenin sonucu büyük miktarlarda borçlanmak zorunda kaldı. Borçlar ödenemeyince orta ve küçük çiftçilerin toprakları satılmaya başladı. Hitler iktidarından önce, 1931’de 122 dönümlük araziler bu nedenle satılırken, 1936’da bu zorunlu satışlar 42 dönüme kadar
düşmüştü. 1933 de 20 dönümden az 662, 1937’de 1075 çiftlik, 50 dönümden az 1933’de 321 , 1937’de 395 çiftlik satıldı. Toprak satış fiatları hükümetin talimatı ile çok düşük idi. Bu toprakları alanlar Viktoria ve Allianz gibi büyük sigorta şirketleriydi. 1935’de bu iki sigorta şirketinin ele geçirdiği
çiftliklerin hepsi zorunlu satışlar yoluyla oldu.
Allianz sigorta şirketin başında Herr Schmitt ve Herr August von Finck bulunuyordu. Bunlardan biri Hitler kabinesinde Ekonomi Bakanlığı yapmıştı. Dığeri ,ele geçirilen Yahudi bankaları yoluyla büyük finansör düzeyine yükselmişti. Viktoria şirketinin başında ise I.G.Farben’den Scharf, yönetim
kurulunda ise National Banking gurup lideri Herr Otto Christian Fischer ve Stuttgart’taki Bosch firmasından Hans Walz bulunuyordu. Ayrıca yönetim kurulunda Saxony’de 70.000 dönümlük toprağın sahibi Werner von Alvensleben vardı.
Hükümet yeni bir kararname ile, ayrıca çiftçileri ürünlerini Reichsnahrstand isimli bir devlet kurumuna satmaya mecbur kıldı. 20.000 çalısanı olan bu kurumda, başka şirketlerde de görevli yüksek ücretli memurlar vardı . Ürün fiatlarını devlet saptıyordu. Çiftçinin malını başka bir kuruma
satma olanağı imkansızdı.
Geniş topraklara sahip asılzade sınıfı gelirlerini arttırıcı bir başka yöntem daha buldu. Çıkarılan yeni bir kararname ile tarım işçıleri, eski serfler gibi, toprağa bağlı hale getirildi. “Topraktan uzaklaşmaları”yasaklandı. Tarım işçileri Alman Labor Front’ın dışına çıkarıldı ve Tarım Bakanlığı’nın kontroluna
terkedildi. Bakanlığın ulusal ve yerel yönetimleri ise toprak sahibi asılzadelerin elinde idi. Ayrıca tarım işçılerinin herhangi bir şikayetini yapabileceği, sanayi işçisinden farklı olarak, bir makam yoktu. Tarım işçıleri sonuç olarak toprak sahibi asılzade sınıfının esir emekçisi durumuna düşmüştü.
Tarım işçilerinin aylıkları bu dönemde düşüş gösterdi. Örneğin 1935’de temel çıplak aylık 35-40 marktan 31 marka indi. Çocuk ve kadın tarım işçisi aylıklarında da 2.5 – 4 mark arasında azalma oldu. Bu düşüş ülkenin her yerinde gözlemlendi. Büyük toprak sahiplerini çok memnun eden bir gelişme de hükümetin işçı ücretlerinin karşılığı olarak para değil ürün verilmesini kabul etmesi idi. Çalışan tarım işçisine ücreti karşılığı verilecek ürünün fiatı ise malın pazardaki fiatı idi. Böylece büyük toprak sahipleri ürettikleri ürünleri işçılerine Pazar fiatı ile sattığından ek bir kar elde etme fırsatı buldular.