İşini gücünü bırakmış, gazetecilere bilgi ve haber verilmesini engellemenin peşine düşmüş.
“Demeç” ile “bilgi” arasındaki farkı bile bilmiyor!
Kamuyu ilgilendiren bir bilginin haber olarak yayınlanmasına bile tahammülü yok. Bu bilgiyi veren hele hele bir devlet memuruysa, yandı! Azar işitme, hatta soruşturma! Buna bağlı şekilde de devlet memurlarında müthiş bir korku ve endişe! Gazetecilerden kaçış!
Yalnız devlet memurlarına değil, sivil toplum kuruluşlarının başkan ve temsilcilerine bile “basına bilgi verme” yasağı koymaya çalışıyor. Tabii, sivil toplum kuruluşlarının bazıları da haklı olarak, “Siz, bizim amirimiz değilsiniz!” diye karşı çıkıyor.
Biz mi ne yapıyoruz.
Gülüp geçiyoruz ve sadece işimize odaklanıyoruz.
Halkın gerçekleri ve doğruları öğrenme hakkı adına görevimizi sürdürüyoruz.
Meslekte bunca yıl ne kaymakamlar gördük, geçirdik. Bazıları basına çok duyarlı olup, onların görevlerini kolaylaştırmaya çalışırlardı, bazıları ise onları engellemeye!
Bizlerle yakın ilişkiler içine giren, bazıları ise vali olan bu kaymakamlarla yıllardır dostluğumuz sürer ve halen görüşürüz.
Ama tartışma götürmeyen bir gerçek şudur:
Bizler hancı, onlar yolcudur!
Bu yazıyı bölgemizdeki hangi kaymakam için mi yazdım.
O kendini bilir!