Yine 15 Temmuz hain darbe girişiminin yıl dönümü yaklaşıyor. Dört yıl önce bu girişimde bulunanlar, Fethullah Gülen cemaati ya da tarikatı adı ile anılan dinci bir terör örgütü mensubu olan askerlerdi. Hain kalkışma, Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) içine sızmış, tarikata bağlı kişiler tarafından yapıldığı kısa sürede anlaşılmıştır.
Bu hain kalkışma emir-komuta zinciri ile değil, bir gurup tarafından yapılmıştır. 250'den fazla kişi ölmüş, binlerce yaralanan olmuştur.
Ordumuzun içinde bulunan Atatürkçü ve Cumhuriyet'e sadık komutanlar, darbecilerin birçoğunun kimliklerini bildikleri için kalkışmayı önlemeye çalışmışlardır. Halkın da darbe karşıtı olarak sokağa çıkmasıyla darbe girişimi çökertilmiştir. Girişim başarısızlıkla sonuçlanmıştır.
Darbe gerçekleşse idi, ülkemizde İran'daki gibi gerici, dinci, demokrasi karşıtı bir yapı oluşturacaklardı. O zaman ne demokrasiden, ne basın özgürlüğünden, ne örgütlenme hakkından ne de adaletten söz edemezdik. Tam bir diktatörlük tepemize çökerdi.
Kimilerinin çok inandığı, toz kondurulmayan, söz söyletilmeyen bu tarikata sonraları Fethullahçı Terör Örgütü (FETÖ) veya Paralel Devlet Yapılanması (PDY) adı verildi. Yani devlete paralel bir örgütlenme biçimi geliştirmişler. Paralel değil çoğu yerde devlet kadrolarını tam ele geçirmişler. Soruları çalarak okuttukları ve tarikata biat etmiş öğrencilerin, okulu bittikten sonra atandıkları kritik görevlerde bu hain girişimde bulunmuşlardır.
Dindar görünümlü, alnı secdeye değen, dürüst, güvenilir algısı yaratan kişiler bu tarikatın üyeleri olduğu anlaşıldı. Hain darbe girişiminde görüldü ki, bu kişiler kendi halkına kurşun sıkabildi, bomba atabildiler.
Kalkışma önlendi. İyi ki başaramadılar. İyi ki devlette aldıkları görevlerden temizleniyorlar. Ancak tam temizlik yapıldı diyemiyorum. Sinsice hala gizlenerek varlıklarını sürdürüyorlar kanısındayım. Başka tarikatın mensubu gibi davrananlar varmış.
****
Yüz yaşına yaklaşmakta olan Cumhuriyetimizi kuranlar, vaktiyle bu tehlikeyi görmüşler. Daha 1925'te bu konu gündeme gelmiş. Şeyh Sait isyanının da etkisiyle 30 Ekim !925'te ‘' Tekke ve Zaviyelerle, Türbelerin Kapatılması ve Bir Takım Ünvanların Yasaklanması Yasası '' kabul edilmişti.
Cami ve mescitler dışında tekke, zaviye ve türbeler kapatıldı. Tarikatlar ve şeyhlik, dervişlik, dedelik, babalık, çelebilik, halifelik, büyücülük, falcılık, üfürükçülük, muskacılık gibi birtakım san ve sıfatlar yasaklandı.
Devrimci kadrolar tehlikenin farkında idiler.
****
Peygamber Hz. Muhammet'in ölümünden bir süre sonra, farklı İslam yorumları nedeniyle mezhep ayrılıkları ortaya çıkmıştır. Zamanla mezheplerin de dışında tarikatlar da oluşmuştur.
Tarikata katılan müritler tekkelerde toplamışlar. Daha küçük yerlere zaviye denilirmiş. Burada din bilgileri alır, dini çalışmalar yaparlarmış. Türklerin Anadolu'yu yurt edinmesinde önemli rolleri olmuş. Tekke ve zaviyelerde din adamları yetişmiş. Bektaşi, Mevlevi, Nakşi, Rufai, Halveti gibi daha pek çok tarikat ortaya çıkmıştır.
1844'te Halveti Tarikatı şeyhi Kuşadalı İbrahim Halveti, tekke ve zaviyelerin artık bozulduğunu, kapatılması gerektiğini söylemiştir. ‘'Tekkelerde artık hayır kalmamıştır. Bunların kaldırılması lazımdır. Bunlardan artık insanlığa da, İslam'a da hiçbir hayır gelmez. Çünkü tekkeleri meyhane ve kerhaneye çevirdiler'' demiştir.
Osmanlı'nın son dönemlerinde uzun süren savaşlar nedeniyle köylerde yaşlı ve çocuk dışında erkek kalmamışken, tekke ve zaviyelerdeki tarikat müritleri hem askere alınmamışlar hem de vergi dışı tutulmuşlardır.
Mezhepler de tarikatlar da Allah'ın emri değildir. Bunlar insanların oluşturduğu inanç guruplarıdır. Tarikatların nasıl tehlikeli yapılar olduğu 15 Temmuz 2016 FETÖ/ PDY darbe girişiminde görüldü. Kendi halkına kurşun sıktılar, bomba attılar. Yüzlerce insan öldü, binlercesi yaralandı.
Bütün tarikat örgütlenmelerinin önü, son yetmiş yıldır iktidarda olan sağ, muhafazakar, din istismarcısı iktidarlar tarafından taviz üstüne taviz verilerek bugünkü noktaya gelindi.
****
Ne yapmalı?
Tüm tarikat örgütleri kapatılmalı, yasaklanmalıdır. Demokrasi yanlısı herkesin talebi budur.
FETÖ'yü yasaklamak yetmez. Onun yerine METÖ, ÇETÖ ve başka tarikatlar ortaya çıkar. Atatürk'ün yaptığı gibi tarikatların tümü kapatılmalıdır.
Türkiye Cumhuriyeti ikinci yüzyıla girerken, ilelebet (sonsuza kadar) yaşaması için, Atatürk'ün dediği gibi ;
‘' Ey millet! İyi biliniz ki Türkiye Cumhuriyeti, şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz. En doğru, en gerçek tarikat medeniyet (uygarlık) tarikatıdır. Uygarlığın emir ve isteklerini yapmak, insan olmak için yeterlidir. (Atatürk- 30 Ağustos 1925)
Tekrar Atatürk'e dönecek, onun ilkelerine sarılacak iktidar için herkes iş başına…