Erdoğan oldukça pragmatik bir siyasetçidir. Hedefine giden yolda ihtiyacına göre yol arkadaşları edinir. Yol arkadaşlarıyla işi bittiğinde yeni yol arkadaşları edinmekte zorluk çekmez.
Kendileri gibi sisteme itirazları olan; liberaller, Kürtler, Gülenci yapılanma ve yetmez ama evetçilerle ‘vesayet sistemini' kaldırıyoruz anlayışıyla uzun süre yol yürüdüler. 17/25 Aralık miladı ve 15 Temmuz FETÖ darbesinden sonra bu yapılarla yolar uzun süre ayrıldı!
Liberal anlayışla çıkılan ‘her türlü milliyetçiliği ayaklarımızın altına aldık' anlayışı terkedilerek, MHP Devlet Bahçeli, BBP Mustafa Destici, Doğu Perinçek ve Avrasya'cı anlayışla bugüne kadar yol alındı.
Türkiye koalisyonlardan çok çekti, koalisyonlar sürekli kriz üretti, getireceğimiz ‘Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminde' koalisyon dönemlerinde yaşanan sıkıntılar yaşanmayacak, hızlı kararlar alınacak, ‘faiz, döviz' sorunu olmayacak iddiasıyla, ekonomik sorunların kolayca çözüleceği vaat edildi.
Oysa mucize olarak getirilen sistem hiçbir sorunu çözmediği gibi yeni kronikleşen, kalıcı sorunlar üretti. Bir kere ‘ittifak veya koalisyon' olmadan iktidar olabilmek imkansız hale geldi. Koalisyonlarda en küçük parti büyük partiyi esir alıyor denen şikayet aynen ortaya çıktı, küçük ortağın(MHP) istemediği hiçbir şey yapılamaz hale gelindi. Eh yola çıkarken kurulan ittifak yola devamı olanaksız hale getirdiği görülünce dün unutulan ortaklar tekrar hatırlanır hale gelirse kimse şaşırmamalı.
Gitgelleri çok olan Erdoğan bir zamanlar Diyarbakır meydanında okutulan Öcalan mektuplarıyla kurulan işbirliği sonrası sıkça tekrar ettiği Türkiye'nin en önemli sorunu saydığı ‘Kürt sorunu' yeni ittifaklarla yol yürüme sürecinde ‘Kürt sorunu yoktur, Kürt kardeşimin sorunu' vardıra gelmişti. Yoğun çözüm süreci ortaklığını askıya alarak, en yakınlarının HDP'li milletvekilleriyle yaptığı Dolmabahçe masasını yok saymış, Dolmabahçe mutabakatını tanımadığını kamuoyuna ilan etmişti.
Aradan yıllar geçti her sıkışıldığında akla gelen Diyarbakır yine-tekrar akla geldi!
Çözüm sürecini biz bitirmedik, masayı biz devirmedik, masayı HDP devirdi suçlamalarıyla aslında vazgeçilen ‘çözüm sürecine' dönülme isteği ortaya konmuş oldu. Bir anlamda biz çözüm sürecinden yanaydık ‘O HDP yok mu, O HDP' onlar masayı devirdi; biz hala çözüm sürecinden yanayız mesajları!
Diyarbakır'da yeni bir çözüm süreci olmasa, HDP'ye sert söylemlerle yüklenilse de yine akla ‘Megri megri türkülerinin' söylendiği meydan geldi. Serok Erdoğan sloganları ile karşılama ortak, Devlet Bahçeli'yi Serok Ahmet Davutoğlu'nda olduğu gibi rahatsız etmedi. Belki de rahatsızlık birliktelik mecburiyetinden kabullenilmek durumunda kalındı.
Uzun süredir konuşulan yeni ittifak-koalisyon ortak arayışları şartlar zorladığı için yeni ortak arayışının devam edeceği anlaşılıyor. İktidar ‘Millet ittifakını' parçalamak için çok çaba sarfetti. Kendi yanına çekme uğraşlarından sonuç alıncaya kadar da vazgeçmeyecektir. Bütün uğraşlara rağmen, İP Meral Akşener'den şimdiye kadar olumlu bir ışık alınamadı. Oğuzhan Asiltürk üzerinden SP üzerinde bir sonuç alınmış gibi gözükmekte, SP'de parti içi mücadele, tartışma çoktan başlatılmıştır.
Görünen o ki mevcut ittifak ortaklık yapısıyla, anketler yüzde elli artı biri sağlamadığı sürece her türlü arayış ‘Mubah' hale gelebilir. Dün sövülenlerle yarın kucaklaşılabilir, ölümüne kadar birlikteyiz denilenlerle yarın yollar ayrılabilir. Önemli olan kiminle ittifak yapıldığı değil. İttifakın yüzde elli artı biri sağlayıp sağlamadığıdır.
Erdoğan iktidarının sıkışıklığı çok net olarak görülmekte, en çok anket yapmakla övünegelen, anketleri bugüne kadar toplumun gözüne sokan AKP iktidarı son zamanlarda yapılan anketleri yok saymakta, görmezlikten gelmekte ve anketlerin güvenilirliğini sorgulamaktadır. Ve o geçmişte çok güvenilir görülen anketlerin hiçbiri AKP iktidarını elli artı biri sağlayabilir göstermemektedir.
Peki bu kadar sıkışıklığın sonucu yeni partner ortaklık arayışına giren Erdoğan'ın yeni hamleleri muhalefet cephesinde neden tedirginlik yaratmaktadır. Erdoğan'ın yapacağı yeni hamlelerle yeniden öne geçebileceğine dair şüpheler mi vardır. Muhalefet kurduğu ittifak yapısına mı, yoksa kendine mi güvenmemektedir.
İktidar ekonomiyi düzeltemiyor, var olan sorunlara çözüm bulamıyor, toplumsal desteğini hızla kaybediyor; nasılsa gidecek kolaycılığında değil de…
Ülkenin ana, temel sorunlarına karşı bir çıkış stratejisi oluşturduğuna inanılıyorsa, kendisini de buna ikna etmişse ‘yıpranmış iktidarın' ne yapacağının çok fazla önemi olmamalıdır!.
Yok, öyle değil de, ülkenin sorunlarına karşı çıkış stratejisi oluşturduğuna, iktidar olacağına muhalefet kendisini ikna edememişse; ciddi sorun var demektir.
‘'Hiçbir zafere çiçekli yollardan gidilmez'' La Fontaine