2 Nisan 1861'de ABD'nin doğuşunu sağlayacak iç savaşın ilk silah sesleri duyulduğunda daha yeni delikanlılık çağına ulaşmış ve yarının ABD'sindeki endüstri ve bankacılığın zirvesine ulaşacak bir kuşak da tarihte yerini alıyordu. Gould, Morgan, Carnegie, Armour, Hill, Rockefeller daha yirmi yaşlarında, Huntington, Stanford otuzunu aşmış, Cooke kırkına ulaşmamıştı. Çoğu Yankee ırkından geliyordu. Katolik Carnegie dışında hepsi Puritandı. Hepsi dinî kurallara uyan kendini iyi kontrol eden, disiplinli kişilerdi. Morgan dışında hepsi çocukluklarını sefalet ve yoksulluk içinde geçirmişti. Protestan din öğretilerinin etkisi altında bu dünyanın zevklerini kendilerine neredeyse tamamen yasaklamışlardı. Bu grubun çevresinde ümit dolu bir gelişim yaşanıyordu. ABD'de kişinin doğumu rastlantının dışında hiçbir şeyi etkilemiyor, herkes damarlarında aynı kırmızı kanı taşıdığından, olağanüstü olmak yeterli ve geçerli bir asillik sayılıyordu. Hızlı gelişen endüstride tekelleşme giderek arttı. Az firmanın bulunduğu endüstrilerde tekelci güce karşıt bir güç var mıdır, tekelleşme tüketici lehine midir? Az firmanın tekelci davranışı ahlâk sorunları yaratır mı? gibi konular ortaya çıkmaya başladı. Dünyanın en zengin ülkesinde yoksulluk sınırının altında önemli oranda insan olması da bugünün güncel sorunları arasına girdi.
AMERİKAN KAPİTALİZMİNİN BAŞLANGICI
Endüstri devrimiyle birlikte Batı'da, özellikle İngiltere'de ve ABD'de, iş hayatının yüzyıllardan beri alışageldiği değerler sistemi altüst olmuş; insanlık şimdiye kadar iş hayatında ve sosyal hayatta görmediği büyük değişiklerle karşılaşmıştır. Girişimciler, yeni devrin, kapitalizmin ateşleyici ve sürükleyici motoru olmuş, sonuçta da yeni bir değerler sistemı ortaya çıkmıştır. İngiltere Endüstri devriminin merkezi olarak belirmiş, İngiltere'den 4 Temmuz l776'da bağımsızlığına kavuşan Amerika bu devrimin en gelişmiş örneğini vermiştir.
2 Nisan 1861'de Charleston'da Amerika Birleşik Devletlerinin doğuşunu sağlayacak iç savaşın (Civil War) ilk silah sesleri duyulduğu sıralarda, daha yeni delikanlılık çağına ulaşmış ve yarının ABD.'inde endüstri ve bankacılığın zirvesine ulaşacak bir nesil tarihte yerini alıyordu. ]ay Gould, Jim Fisk, J.P.Morgan, Philip Armour, Andrew Carnegie, James Hill ve John Rockefeller daha yirmi yaşların başında, Collis Huntington ve Lelland Stanford otuzunu aşmış ve Jay Cooke henüz kırk yaşına ulaşmamıştı (Josephson; 1962, 32). Bu genç adamların çoğu ya doğrudan ya da dolaylı olarak New England'ın Yankee ırkından geliyordu. Radikal İskoç dokumacılarından gelen Carnegie dışında hepsi Puritan ve dindardı. Gençliğinde içkiyi ve serbest hayatı seven Fisk dışında hepsi kendini çok iyi kontrol eden, disiplinli, din kurallarına uyan kişilerdi. Morgan dışında hepsi çocukluklarını sefalet ve yoksulluk içinde geçirmiş, Protestan dinsel öğretilerinin etkisi altında bu dünyanın zevklerini kendilerine nerede ise tamamen yasaklamışlardı. Yoksulluk içinde ilk gençlik yıllarını geçirmekte olan bu gurubun çevresinde ümit dolu bir gelişim vardı. Batıya doğru yeni topraklar tarıma açılıyor, yeni kaynaklar ortaya çıkıyor, yarının büyük şehirleri olacak yeni kasabalar kuruluyordu. Teknik kültür düzeyi hızla (Level of Technical Culture) giderek değişiyordu. Herşey; kasabalar, lokomotifler, fabrikalar, yollar büyümeli, büyük olmalıydı. Biraz geriye gidildiğinde bu büyüme ortamının temellerinde ABD'de oluşan bazı gerçekler dikkati çeker.