En uzun kara sınırımız olan Suriye Devleti ile kavgalı durumdayız. Kavganın nedenini de tam olarak halkımız bilmiyor. Bilinen şu, dört-beş milyon Suriyeli ülkemizdedir. Suriye'de iç savaş mı vardı? Öldürülmekten mi korkup kaçtılar? Böyle bir durum sanırım yoktu.
Büyük Ortadoğu Projesi ile emperyalizm dinci terör örgütleri ile saldırıya geçti. Irak - Şam İslam Devleti (IŞİD) adlı teröristler kafa kesme, kadınları pazarlarda ganimet gibi satma eylemleri yüzünden korkup kaçanlar mı? Esat'tan mı korkup yurt dışına çıktılar? Yoksa kendi vatanına ihanet etmiş hainler mi bilmiyorum.
Dört-beş milyon göçmen önce Avrupa ülkelerine gitmek istiyordu. Fakat Avrupalılar onları istemiyordu. Çirkin bir pazarlık sonucu göçmenler ülkemizde kaldı. Kimisine vatandaşlık hakkı verildiği söyleniyor. Aylığa bağlandıkları, istediği yerde istedikleri işi kurup keyifle yaşadıkları biliniyor.
Bol bol da çocuk yapıyorlar. Göç etmiş, ilticacı bir insan çocuk mu yapar! Demek ki bunlar canını kurtarmanın peşinde değiller. Keyif yapmaya gelmişler sanki. Bizim askerimiz de Suriye'de şehit oluyor. Şimdiye kadar kaç şehit verdik? Kaç ananın yüreği yandı?
Ayrıca Avrupa Birliği ülkeleri ‘' Suriyeli göçmenleri bize göndermeyin, sizde dursunlar, biz buna karşılık size para verelim, yardım edelim'' diyorlar. Bizim yöneticilerimiz de hangi hesaplarına denk düşüyor da bunu kabul ediyor? Anlamış değilim.
Utanç duyulacak, milli onurumuzu zedeleyen bu çirkin pazarlığı kabul etmemiz mümkün değildir.
Suriyeli göçmenler bayram için ülkesine gidip kalan, sonra tekrar Türkiye'ye dönen insanların demek ki can kaygısı yok herhalde.
Dünyanın neresinde olursa olsun, can güvenliği kalmayan bazı insanlar, kaçarak canını kurtarmak ister. İlticacı olur. Buna insani bakımdan ‘'hayır'' denilmez. Bu normal karşılanır. Yüzlerce ilticacı olabilir. Ama dört- beş milyon olmaz. Bu olayda başka hesaplar var gibi duruyor.
Büyük Ortadoğu Projesinin, Türkiye'yi içerden karıştırma hesabı mı yapılıyor?
****
Atatürk liderliğinde kurulan laik, demokratik, sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti ulus devletini yok etmek isteyen emperyalist bir Amerika Birleşik Devletleri (ABD) var. Stratejik müttefikimiz diyerek bu yapılıyor. İkiyüzlü bir siyaset uygulanıyor.
Yüzüncü yaşını doldurmak üzere olan ve ikinci yüzyıla girmeye hazırlanan Türkiye Cumhuriyeti, yüz yıl önce başta İngiliz, Fransız, İtalyan emperyalizmi ve onların kullandığı Rum – Yunan saldırganlarına karşı verilen büyük bir mücadele sonucu kuruldu.
Bu Cumhuriyeti ‘'ilelebet'' sonsuza kadar yaşatmak görevimizdir. Yaşatacağız.
****
Bütün bu olumsuzlukların üstüne şimdi de, ABD'nin boşaltma kararı aldığı Afganistan'dan akın akın genç erkek sığınmacılar geliyor. Bunlar sığınmacı mı, militan adayları mı?
Afgan sığınmacılar için ABD mi para ödeyecek? Bu defa da ABD ile mi çirkin at pazarlığı yapıldı?
Bir de Türk askeri Afganistan'da kalıp görev yapacakmış. Oradan da şehit cenazeleri gelirse, anaların yüreklerine ateş düşerse sorumlusu kim olacak?
İstemiyoruz kardeşim ne Suriyeli, ne Afganistanlı sığınmacı istemiyoruz. Ülkemiz insanı işsizken, beş milyon Suriye'den, üç milyon Afganistan'dan, iki milyon Afrika'dan insan kabul edersen, benim ülkemin emekçileri asgari ücretin de altında ücretlere mahkum olur. Bu zengin kesimin ucuz işgücü temininde işine gelir. Ama emekçiler tam anlamıyla sömürülmesine neden olur.
AKP danışmanı, ‘'sığınmacılar giderse ekonomimiz çöker !'' dedi kan beynime sıçradı. Türk ekonomisi hani büyüktü?
Neden bize, para karşılığı sığınmacı kabul etme onursuzluğunu yaşatıyorsunuz? Bu bizim arımıza gidiyor, utanıyoruz.
Ben bu ülkenin öz vatandaşıyım. Asıl sahibiyim. Benim dedem 40 yaşında, 6 çocuğu varken askere alınmış. Askerde vatan görevi yaparken ölmüş. Herhangi bir şehitlik uygulaması ve maaş bağlama işlemi yapılmamış. Talep de edilmemiş. Osmanlının iyice bitik yılları (1917). Babam babasının yüzünü görmemiş. Yokluklar ve zorluklar içinde, dişiyle, tırnağıyla yaşama tutunmuş, bizleri yetiştirmiş.
Biz bu vatanı Suriyeliler, Afganlı, Afrikalı göçmenler için kazanmadık. Kurmadık. İstemiyorum. Para karşılığı olması ayrıca onurumuzu incitiyor
Bulgaristan'dan saman alınıyor olması bile onurumuzu incitiyor.
Avrupa ülkelerinden plastik çöpü alınması da kanımıza dokunuyor. Sağlık koşullarına uygun olmayan plastik ürünler üretilip halkımızın kullanımına sunulması da bizi aşağılıyor.
İnsanlar onuru için yaşar. Türk halkı onurludur. Onurunun incinmesine katlanamaz.
Sığınmacılara tüm dünyada uygulanan sığınmacılık kuralları ne ise, o uygulansın. İnsani ölçülerde kalınsın. Milyonlarca sığınmacı olmaz. Hele para karşılığı hiç olmaz, ayıptır.