Sesimi duyan var mı?
Orada kimse var mı?
22 yıldır değiştiremediğimiz cümleler ...
Tarih 17 Ağustos 1999, yer Gölcük ve saat 03.02'de olan depremin şiddeti 7,4…
Türkiye o gece ve o saatlerde, en uzun 45 saniyesini yaşadı. Kulaklara ve zihinlere, yukarıdaki cümleler kazındı.
17 Ağustos depreminin üzerinden, 22 yıl geçti!
1999 yılında, 16 Ağustos'u 17 Ağustos'a bağlayan gece meydana gelen 7,4 büyüklüğündeki yer sarsıntısı, Türkiye tarihinin en büyük ikinci depremi olarak kayıtlara geçti.
Derinliği 17 kilometre olan sarsıntıda, yer kabuğunun sağa doğru hareket ettiği ve 120 kilometrelik bir hat boyunca kırıldığı tespit edildi.
Jeoloji Mühendisleri Odası, depremden 3 ay sonra yayımladığı raporda, fayın üzerinden geçen alanların ortalama 4 metre civarında sağa ve ileriye doğru kaydığını yazdı.
Can kaybını artıran en önemli 3 unsuru şöyle sıralandı;
1- Aktif Fay Zonu. Aktif fay hattı önceden bilinmesine karşılık bu hat boyunca yoğun yapılaşma ve yüksek nüfus potansiyeli hasar ve can kaybını artırmıştır. Fay zonundan uzaklaştıkça özellikle yamaçlarda ve dağ eteklerinde hasarın olmadığı veya çok az olduğu görülmektedir.
2- Sulu Alüvyon Zemin. Bolu-Yalova arasında fay zonu ve yakın çevresi, son derece yumuşak ve gevşek tutturulmuş kil, kum ve çakıl depolarından ve alüvyon zeminden oluşmuştur. Bu tür zeminler mevcut deprem şiddetini birkaç misli artıracak olumsuz özelliklere sahiptir.
3- Yapım hataları. Bölge 1. derece deprem bölgesi sınırları dahilindedir. Hal böyleyken ve deprem yönetmeliklerine uyulması zorunlu iken, depremdeki ağır hasar ve yüksek oranlı can kayıplarının önemli bir bölümü de yapım hataları, zemin şartlarına uymayan yanlış temel tasarımları, kötü işçilik ve inşaatlarda kullanılan yapı malzemesi hataları ve çürüklüğünden kaynaklanmaktadır.
Deprem bir doğa olayıdır ve engellenmesi, çok zor. Ancak doğurabileceği kötü sonuçlar, alınabilecek önlemlerle en aza indirgenebilir. Dünyamızda bunu başarmış ülkeler varken neden biz de onlardan biri olamayalım?
Örneğin Japonya. Teknolojileri sayesinde yüzlerce insanın ölümüne neden
olacak büyüklükteki depremleri neredeyse günlük yaşantılarında hiçbir kesintiye uğramadan atlatabiliyorlar. Devlet ve tüm vatandaşlar hayatlarını, olacak bir depreme göre kurmuşlar.
Japonya'da insanlar önlem almak için büyük bir felaketi beklemiyorlar.
Bizler de ülke olarak eğitilmeli ve bilinçlenmeliyiz ki 22 yıldır değiştiremediğimiz cümleleri, artık kullanmayalım.
Okunuyor olmak dileğiyle, saygılar.