Akreditesi olan yani yetki verilmiş, resmi olarak tanınmış basın mensubunun toplantılara alınmaması, basın özgürlüğü ihlalidir ve anayasanın 38'inci maddesine de aykırıdır.
“Yalanlar, çoğu zaman gerçeklikten çok daha makul, akla çok daha yatkındır. Çünkü yalancı, izleyenin ne duymak istediğini ya da nasıl bir beklenti içinde olduğunu önceden bilmenin sağladığı avantaja sahiptir” diyor Hannah Arendt.
Basın toplantısındaki soruların konuyla ilgili olması nasıl normal bir durumsa konuyla ilgili, dolaylı olan başka soruların da sorulması gayet normal bir durum.
Örneğin, yolsuzluk suçlaması olan bir kişi ya da kurumla ilgili soru sorulabilir.
Toplantıyı düzenleyen kişi muhtemelen bu sorunun etrafından dolaşarak cevap vermeyecek olsa da bu davranış, gazetecilerin cevap alma ısrarını durduramıyor.
Basın toplantılarında sorulacağından emin olunan zor sorulara verilecek yalan cevaplar bulunmayınca akreditesi olan basın mensubunun toplantıya alınmaması, şaşırtıcı değil.
Okunuyor olmak dileğiyle, saygılar.