TARİH İÇİNDE ÖNERİLEN ÇÖZÜMLER; 3
Günümüzün ünlü tarihçilerinden Bernard Lewis Avrupa'da Osmanlı daimî elçiliklerinin kuruluşunu Batıya açılmış kapılardan biri olarak görür. Prof. Kuran'a göre bu elçilikler Türk toplumunun batılılaşmasına üç yoldan yardım etmişti: Batıyı tanıyan devlet adamı yetişmesini sağlamışlar, Batıdan asker ve sivil uzman getirilmesine aracı olmuşlar ve Batıya öğrenci gönderip yetiştirilmesine ön ayak olmuşlardır (Kuran; 1994, 12
Yakın tarihte de benzer ulusal sorunlar olduğu ve değişik çözüm yolları önerildiği görülmektedir; Kazan Türklerinden Gaspıralı İsmail Bey'in 1 Kasım 1907'de Kahire Kontinental otelinde verdiği konferans bu açıdan dikkat çekicidir; (Yavi; 2001, 305-33)
İsmail Bey bu konferansında özetle; ‘ticaret meydanı olan Avrupa ve Amerika kıtaları aranırsa hiçbir beldesinde Müslüman tüccar bulunamaz. Dış dünyayı bir kenara bıraksak kendi vatanımızda ticaret ecnebilerin elindedir. ‘Yağmur yağar içeriz; yerden çıkar yeriz' le ömür sürmek mümkün değildir. Padişah ve ailesine ayrılan ödenek Osmanlı İmparatorluğu'ndaki tüm memurlara ayrılan ödeneğin yarısıdır. Azınlıklar Tanzimat'tan kaynaklanan hakları nedeniyle ‘bizler sizin kanunlarınıza bağlı değiliz. Bundan ötürü Avrupalı mülk sahipleri olarak size hiçbir vergi vermeyiz' diyorlar. Türkiye'de idari mekanizma bozuktur. Bu bozukluk skandallar doğuran iltizam kazançlarından, atasözü haline gelmiş mahkeme ticaretinden, utanç verici hediye âdetinden kaynaklanmaktadır. Tanzimat bunları, söz vermesine karşın, kökünden kazıyamamıştır. İmparatorluğun çökmeye doğru gidişinin ana sebebi kanunca iğrenç görülüp yasaklanan her türlü rüşvettir.Bunun kaldırılması için sert bir kanun çıkarmak şarttır. Bugün Türkiye'nin dış ticareti ihracatının en büyük kısmını Avrupa'ya teslim ettiği ve onun da kendisine kullanması için işlenmiş olarak geri gönderdiği ham maddelerden ibarettir. Gümrük kapıları Batının ya da daha doğrusu bütün dünyanın mallarına açılmıştır. Özel olanaklar sağlanmış Frenklerle yerli ahalinin rekabet etmesi mümkün değildir. Türkiye'de ilerleme yukarıdan gelmektedir.
Her şey kaynağını hükümetin girişiminden almaktadır. Fakat Türkiye'de ahlâkî anlayışları ve kanuna saygıları olan ve ilerlemeye hazır onbir milyon Osmanlı vardır' der.
Fakat ülkeyi kemiren rüşvet ve yolsuzluklar devam etmektedir. 1883-95 yıllan arasında Alman Başbakanı Prens Bismark'ın Türkiye'ye görevle gönderdiği Golç Paşa Prens'e gönderdiği şifreli mektupda, Osmanlı paşalarının nasıl satın alındığı şöyle anlatmaktadır Cem; 1971,208).
‘...bize pek çok hizmeti dokunan R, M ve H paşalardan etkili yardım göreceğimize şüphe edilemez. Bu paşalan siz de tanırsınız; emirleriniz üzerine şimdiye kadar kararlaştırılan paralan kendilerine iki defa vermiş olduğumu biliyorsunuz. İşte bu ödemeler tekrarlandığında yukarıda adlarını açıkladığım kişilerin geniş ve önemli yardımlarını göreceğimize eminim. Bir hayli general de bizim dostlarımızdır. Muntazam surette kendilerine tahsis olunan paraları almaktadırlar.
... öte yandan bu askerler (300 bin kişilik Redif kuvvetleri) üzerinde doğrudan doğruya nüfuzumuzu kullanarak Osmanlı ordusunun idaresini öncekinden çok ve artık elimizden bir daha geri alınamayacak biçimde ele geçirebiliriz.'
İsmet İnönü yazdığı hatıralarında bu duruma değinerek ‘Birinci Dünya Savaşında ordumuza hâkim olan Almanlar, eğer savaş kazanılsaydı, bir daha geri dönmemek üzere gelmişlerdi' diyor (Cem; 1971, 209)