OECD'nin hazırladığı “ülkelerin iş yapma tarzları” başlıklı raporda Türkiye'de 28-40 yaşları arasındaki özel kesimde ve devlette çalışan yöneticilerle ilgili olarak yapılan araştırma sonuçları da yukarıda belirtilen özellikleri teyidediyor:
“1.Türkler masaya çatışmacı otururlar. Uzlaşmacı değildirler. Karar süreci karmaşıklaştığında danışma ve iletişim gereği arttığında performansları düşer. Ekip çalışmasına yatkın değildirler.
Derya Bak'ın 21.11.2004 tarihli Hürriyet gazetesindeki yazısında Türklere özgü iş yapma kültürü özellikleri görüşme yapılan MKG&Partners Yönetici Ortağı Murat Kaan Güneri, Management Centre Türkiye Genel Müdürü Tanyer Sönmezer ve Adecco Türkiye Genel Müdürü Pembe Candaner'e dayanılarak şöyle özetlenebilir:
*Müzakerelerde karşılarındaki kişilere şüphe ile yaklaşıyorlar. Güvenmeleri zaman alıyor.
*İkrama önem veriyorlar. Yemek davetlerinin kabul edilmesi gerekiyor.
*Toplantıların büyük bölümü sohbetle geçiyor. Tarafların birbirini tanıması ve güvenmesi gerekiyor.
*Uzun vadeli iş stratejileri geliştirmekte zorlanıyorlar. Uzun süre iş yaptıkları bir ortağı bile fiyat açısından daha uygun başka bir ortak için terkedebiliyorlar.
*İş ilişkilerinde yazılı anlaşmalar değil verilen sözler önem taşıyor.
*Özel hayatları hakkında konuşmayı sevmiyorlar. Sohbetlerde en sevdikleri konular spor ve kişisel başarı öyküleri.
*Konularında uzman olmayan yabancıların sözlerine, konularında uzman olan Türklerin sözlerinden daha fazla önem veriyorlar.
* Müzakere ettikleri kişilerle hiyerarşik açıdan ‘denk' olmaları önem taşıyor.
*Üst düzey yöneticiler görevlerini astlarına delege etmiyor. Tepe yönetimle görüşmek gerekiyor.
* Dakiklik önemli. Ancak özellikle İstanbul'da ‘trafik' nedeniyle 15 dakika geç kalınması hoş karşılanıyor.
*Eleştrileri kişisel algılıyorlar. Profesyonel değil duygusallar.
*Söylemek istediklerini açık dille değil ima yoluyla ifade ediyorlar.
*Müzakerelerde ‘pire için yorgan yakabiliyorlar'
*Tanıdıkları ve iyi referansları olan kişilerle iş yapıyorlar.