ANASAYFA GÜNDEMSİYASETMANŞET HABEREKONOMİSPORRÖPORTAJLAR YAZARLAR KURULUŞ KÜNYE İLETİŞİM

27.10.2021

BESLENME VE SAĞLIKLI GIDAYA ERİŞİM

Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK), çok değişik rakam oyunlarıyla saklamaya çalıştığı, işsizlik düzeyinin çok yüksek olduğunu biliyoruz.

     Açlık sınırının asgari ücretten de fazla olduğunu görüyoruz.

     Toplumun büyük çoğunluğunun, yoksulluk sınırının altında gelir düzeyinde olduğunun farkındayız.

     Ama bu olumsuzluklar varken yine de sağlıklı, hilesiz, temiz gıda arayışı peşinde olmamız gerekiyor. Çünkü temel ihtiyaçlarımızın başında gelen beslenme bir lüks değil, en önemli insanlık hakkımızdır. Aç durulmaz, her gün beslenmek zorundayız. Bu konuyu yazmalı, sorgulamalıyız.

     Az veya çok olan kazancımızla evimize gıda maddeleri alırız. Sağlıklı, hilesiz, temiz ve uygun fiyatta gıda temininde başta hükümet ve yerel yönetimler sorumludur. Yeterli ve güvenli gıdaya ulaşmamız gerekir. İdareciler bunun önlemini zamanında almalıdırlar. Gıda pazarlaması, sadece serbest piyasa koşullarına bırakılamayacak kadar önemlidir.

                                             ***

     Ülkemiz önceki yıllarda gıda üretimi konusunda kendi kendine yetebilen bir ülke iken, bugün pek çok ürünü dış alımla karşılayabiliyoruz. Bitkisel besinlerimizin başında gelen fasulye, nohut, mercimek ve pirinci kendimiz yeteri kadar üretemediğimiz için dışarıdan alıyoruz. Tahılların ana vatanı Türkiye'miz olduğu halde ithal (dış alım) listesinde tahıllar da var. Başka ülkelerden günebakan çekirdeği ve bol miktarda günebakan yağı alıyoruz.

     Hayvansal gıda olarak et, süt, süt ürünleri, yumurta ve bal akla gelir. İşlenmiş hayvansal gıdalar da var. Hayvancılık da gerilediği için dışarıdan canlı hayvan ve karkas et alıyoruz.

     Kısıtlı bütçenize rağmen çocuklarımız gıda alsın diye evinize aldığınız gıdaların başında et ve işlenmiş et ürünleri, bal, zeytinyağı, tereyağı, pekmez vb. pek çok gıda maddesinin hileli olduğunu görülüyor.

     Bitkisel besinlerin birçoğu da genleri değiştirilmiş, aşırı kimyasallar kullanılmış, insan vücuduna zarar verebilecek maddeler içeren koruyucular katılarak satışa sunuluyor.

     Bunları vatandaş nasıl bilsin, nasıl fark etsin? Olacak iş değil. Devletin ilgili birimleri, belediyelerin yetkilileri bu gıdalardan zaman zaman numuneler alarak incelemeli, satıcılar denetlendiklerini bilmelidirler. Caydırıcı cezalar uygulanmalıdır.

     Pazarlarda, çarşılarda, dükkanlarda satılan süt, peynir, tereyağı, bal, sucuk, pastırma gibi gıdalar incelenmeli, insan sağlığına zarar veren katkı maddeleri var ise satışı engellenmelidir. Tatlıcıların glikoz kullanması yasaklanmalı, şeker kullanmaları koşulu getirilmelidir.

     Son yıllarda kanser, Alzheimer (alzaymır), kalp ve damar hastalıklarının artmasında, bu zararlı ve raf ömrünü uzatıcı kimyasalların çok kullanılıyor olması diye düşünüyoruz.

     Sütler kesilmiyor, market yoğurtları uzun süre duruyor, soğutucu dolapta bile bozulan domates salçası dışarıda bozulmuyor, limon tuzu denilen kimyasalın yaptığı zarar nedir kimse açıklamıyor. Bütün bunları vatandaş kendisi mi bulup, öğrenip çözüm üretecek? Olmaz öyle şey. Devletin sağlık yetkilileri, gıda uzmanları, belediyelerin gıda kontrolü sorumluları halkın sağlığını koruyacak çalışmalar yapmalılar. Konulan limitlere dikkat etmeyenler, temizlik ve hijyen kurallarına uymayanlar takip edilip, caydırıcı önlemlerle engellenmelidir.

                                               ***

     Gıda konusu serbest piyasa koşullarına bırakılmamalıdır. Çoğu zaman ne yediğimiz belli değil, beslendiğimizi zannederken gıda kaynaklı hastalıklara yakalanıyoruz. Zehirsiz, kimyasalsız, organik ve doğal gıdaya ulaşabilmek gerekir.

     Ülkemizde ve dünyada milyonlarca insan açlıkla mücadele ederken, bir taraftan da sağlıklı gıdaya ulaşmak, ailesine temiz gıda bulmak uğraşısı içindedir.

     Yeteri kadar kaynak vardır. Yapılacak düzenlemelerle ve akılcı politikalarla  ‘'hiçbir çocuk yatağa aç girmemeli'', aç kalma korkusu yaşamamalıdır.

     Ayrıca gıda israfını önleyici tedbirler alınmalı, bununla ilgili eğitimler verilmelidir.

     Bitkisel ve hayvansal gıda üretimi yapan tarımsal faaliyetler sübvanse edilerek (desteklenerek), insanımızın ucuz gıdaya ulaşımı yolu açılmalıdır.

     Bu işler kamunun yapacağı işlerdir. Hükümetler de, belediyeler de görevlerini halkın yararına göre yapmalıdır. Halkına hizmet etmeyenler uzun süre başta kalamazlar.

     Bizden söylemesi.

Bu yazı 422 defa okundu.


Yorumlar


Ad Soyad E-Mail
GÜNDEMSİYASETMANŞET HABEREKONOMİSPORRÖPORTAJLAR YAZARLAR ARŞİV

KONUMUMUZ

Altıeylül / Balıkesir

ADRES

Altıeylül Mah. Çiğdem Sok. İnaler İş Mrk.No: 8 1/1 Altıeylül / Balıkesir
MND Ajans
©2020 | Tüm Hakları Saklıdır
MND Ajans