Toplamda otuz yıl öğretmenlik yaptıktan sonra, doğal olarak emekli oldum. Bu günkü aklımla, bu günkü bilincimle yeniden öğretmenliğe dönebilsem neleri nasıl yapardım diye düşünürüm zaman zaman.
Her meslekte ilk yılların acemilikleri olur. Deneme–sınama yoluyla doğruları bulursunuz. Ancak gerçek olan şey, mesleğinizle ilgili yayınları sıkı şekilde takip etmek gerekir. Çok okumak, bilgilenmek size özgüven kazandırır.
Mesleğinizle ilgili seminerler, toplantılar, çalışmalar ve sohbetler bilgi ve tecrübenizi arttırır.
Görev yaptığınız yerin özelliklerini, koşullarını belirlemelisiniz. Görev yerinizdeki halkın sosyal ve ekonomik konumuna ve beklentilere uygun eğitim ve öğretim uygularsınız.
Eğitim ve öğretim, öğretmenin kişisel tercihlerine bırakılmaz. Devletin, Milli Eğitim Bakanlığının hazırladığı ders ve müfredat (işlenecek konular) programına uygun çalışılır. Ancak öğretmenin de kendi yeteneği, düşünce yapısı, özverisi yapılan çalışmaya şekil verir.
***
Bugün yeniden göreve dönsem, temel bilgi ve becerilerin yanında okuma alışkanlığı kazandırabilmek için okuma etkinlikleri düzenlerdim. Dersler, öğrencilerimin seviyelerine uygun öykü ve masalları okumakla, okutmakla geçerdi. Okumak öğrenmenin ilk koşuludur. ‘'Boş çuval ayakta durmaz'' özlü sözünü kitaplığımın camına yazardım.
Yeniden göreve dönsem, hijyen ve temizlik konularında sıkı ve uygulamalı çalışmalar yapardım.
Öğretmenliğe yeniden başlasam, hiçbir öğrenciyi zorlamam, her bir çocuğu yeteneğine göre değerlendirirdim. Matematiği başaramayan bazı öğrenci bakarsınız okumaya çok istekli olabilir. Spor, resim veya müzikte çok başarılı olabilir. Sosyal bilimlerde zayıf görünen bir çocuk bakarsınız fen bilimlerinde çok arzulu görülebilir.
‘'Bir koltukta dokuz karpuz taşınmaz'' diye bir atasözümüz vardır. Çocuğumuz en yetenekli olduğu alana yoğunlaşmalıdır. Hem ressam, hem sporcu, hem matematikçi, hem her şey olamaz. Yeteneği ve ailenin durumuna göre yönlendirme yapılabilir.
Yeniden öğretmenliğe dönsem, en çok vatanı ve milletini sevmeyi, yurdumuzun kurtarıcısı ve Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ü ve silah arkadaşlarını sevmenin, saymanın neden gerekli olduğunu öğretmeye çok çalışırdım. Dindarlık algısı yaratarak, her yeniliğe karşı çıkan gerici ve yobazlara karşı daima tavır alabilecek öğrenciler yetiştirirdim. Kurtuluş Savaşı yıllarında Mustafa Kemal Paşa önderliğindeki Kuvay-ı Milliyeci'leri en çok uğraştıran din adamlarının düşmanla işbirliği yaptıklarını tekrar tekrar anlatırdım.
Öğretmenliğe yeniden dönmem olası olsa, insanları, hayvanları, çiçekleri, böcekleri, ağaçları kısacası doğayı seven çocuklarım olsun diye çaba gösterirdim. Çevresini kirletmeyen, akarsuları, göl ve denizleri atık alanına çevirmeyen, kirletenlerle mücadele edecek düşünce yapısında çevreci gençler yetiştirmeye gayret ederdim.
Hak aramayı, haksızlıklara karşı çıkmayı insan olmanın şartı sayan öğrenciler yetiştirirdim.
Çıkarcılığı ve yalan söylemeyi, hırsızlığı ve kaba davranışları her zaman eleştirirdim. Öğrencilerimin insanda olması gereken kibar, iyi huylu, güler yüzlü ve tatlı dilli olmaları için gayret ederdim.
Topluma ait her şeyin korunması ve kollanması gerektiğini öğretirdim.
Akıl ve bilimin önemini her zaman vurgular, buna uygun öyküler arar, bulur öğrencilerime okurdum.
Yeniden öğretmenliğe dönsem, her öğrencinin ezberinde bir şiir, bir şarkı, bir türkü, bir marş ve bir fıkra olabilsin diye çalışmalar yapardım.
Yeniden öğretmen olsam, çocuklara yapabilecekleri işler verirdim. Kolay sorular sorardım. Başarmanın, bilmenin verdiği özgüveni kazandırmaya çalışırdım. Kolaydan zora doğru ilkesini takip ederdim.
***
Sağlıklı toplum, sağlıklı düşünebilen bireylerden oluşur. Bunun için yapılacak daha pek çok güzel çalışmalar bulunabilir. Kendi çıkarı için çevresini kandırmayan bireyler yetiştirmeliyiz.
Daha çok bilgi, daha çok matematik, daha çok ders derken çocuklarımızın iyi bir insan, iyi bir vatandaş olması unutuluyor. Vatanına, milletine, ailesine yararlı gençler yetiştirmek amacımız olmalıdır.
Yarınına güvenle bakan, mutlu, çalışkan, iyi yetişmiş gençler en büyük zenginliğimizdir.
Bu bakımdan başta öğretmenlere, anne ve babalara çok önemli görevler düşüyor.
Kolay gelsin…….
