14-Nisan- 2017'de yürürlükteki anayasanın 18 maddesi halkoyu ile değiştirildi.
Bu anayasa faşist darbeci Kenan Evren cuntasının kabul ettirdiği bir anayasa olduğunu biliyoruz. 1982 yılındaki halkoylamasında bütün baskılara rağmen ‘' hayır ‘'dediğim bu anayasanın 18 maddesinin değiştirilmesine de ‘' hayır ‘' diyen bir kişiyim.
Neden ‘' hayır ‘' dediğimi, oylama öncesi her gün bir maddeyi ele alarak sosyal medyada yayınladım. Demokratik hakkımı kullandım. Yapılmak istenen değişikliklerin yanlış olacağını düşünerek ‘' hayır ‘' yönünde çaba gösterdik.
Balıkesir'de : Evet : 368 815 %45
Hayır: 441 157 % 54 ,
Türkiye'de : Evet : 25 157 025 % : 51,41
Hayır : 23 777 091 % : 48,59 ile sonuçlanmıştır.
Görüldüğü gibi evet ve hayır oyları çok yakındır. ( Bir milyon 379 bin) Kaldı ki halkoylaması öncesi bazılarının ‘'Hoca Efendi Hazretleri'' dedikleri hain Amerikan uşağı Fetullah Gülen, bulunduğu ABD'den ‘'mezardakiler de kalksın gelsin, evet oyu versin'' dediğini hatırlardadır. Bazı dönek solcuların ‘' Yetmez ama evet ‘' dediklerini de unutmuş değiliz. Ayrıca mühürsüz oyların da geçerli sayılması ile şaibeli bir halkoylaması Yüksek Seçim Kurulu tarafından tamamlanmıştır.
***
Daha beş yıl geçmeden yanlışlık anlaşıldı. Bugün değişikliği yapan iktidar çevreleri bile yakınmaya başladılar. 50+1 yöntemi, Türkiye halkını ikiye bölmüştür. 50+1 oyun zamanla sıkıntı yaratacağı belli idi. Bu ülkede yüzde 34 ile tek başına iktidar olundu. Yüzde 40 ile, 45 ile, 48 ile tek başına iktidar olundu. Yüzde 50+1 de nereden çıktı? Bunu getirenler şimdi kendileri şikayetçi oluyorlar. Cumhurbaşkanı artık tüm halkın değil, bir kesimin cumhurbaşkanı olarak görülüyor.
Hani koalisyonlara son verilecekti. Yüzde 50+1'i bulabilmek için seçim ittifakları yapılmak zorunda kalınıyor. Bu koalisyon değil de nedir? Seçim öncesi yapılan koalisyon olan seçim ittifakı, iktidarda kalabilmek için devam etmek zorundadır. Nitekim AKP iktidarı, küçük ortağı MHP'ye muhtaçtır.
Cumhurbaşkanı daha önce mecliste halkın seçtiği milletvekilleri tarafından seçiliyordu. Bu seçim doğal olarak bir uzlaşma sonucu yapılıyor ve herkesin Cumhurbaşkanı oluyordu. Seçilen Cumhurbaşkanı partiler üstü, tarafsız bir kişilik sergiliyordu. Toplum da böyle iki zıt guruba ayrılmıyordu.
Halkoylamasında milletvekili sayısı 550'den 600 ‘e çıkarılarak 50 milletvekili, ülkemize artı masraftan başka ne yarar getirmiştir? Bunu açıklayabilen var mı? Bugün 600 milletvekili bulunan Meclisimizin etkinliği kalmamıştır.
Bağımsız yargının en üst organı Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu üye sayısı önce 13'ten 22'ye çıkarıldı. O zaman seçilecek 11 yeni üyenin adları, kimler olacağı bir gün önce gazetelerde yayınlandı. Ertesi gün yapılan seçimde on biri de seçildi. FETÖ'cü olduğu darbe girişiminden sonra anlaşılan kişiler, bu kurula yerleştirildi. Anayasa maddesi değiştirilerek yeniden 13'e indirildi. Bugün yargının bağımsız olduğunu kimse iddia edemiyor.
Önümüzdeki günler bir başka tartışmaya, bir başka gerginliğe sebep olacaktır.'' Bir kişi iki kez cumhurbaşkanı seçilebilecek ‘' hükmüne göre Cumhurbaşkanı R. Tayyip Erdoğan aday olacak mı, olamayacak mı? Çünkü iki kez seçilmiş biridir. Bu konu da sıkıntı nedeni olacaktır.
Seçilme yaşının 18'e indirilmiş olmasının da mantıklı bir açıklaması yoktur. Askerliğini yapmamış, eğitimini tamamlamamış bir gencin 18 yaşında seçilmesinin ne yararı olabilir?
***
14 Nisan 2017'de yapılan 18 maddelik anayasa değişiklikleri olumlu gelişmeleri sağladı diyemiyoruz.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin dünyada eşi bulunmayan ucube bir sistem olduğu dile getirilmektedir. Ülkemizdeki ekonomik ve sosyal problemler azalmamış, artmıştır.
Parlamenter demokrasi ve Meclis Hükümeti yeniden getirilmeli, bağımsız Cumhurbaşkanı sistemine dönülmelidir diye düşünüyorum.
Bir ülke inatlaşma, zıtlaşma ile yönetilmez. Uzlaşma her zaman gereklidir.