ANASAYFA GÜNDEMSİYASETMANŞET HABEREKONOMİSPORRÖPORTAJLAR YAZARLAR KURULUŞ KÜNYE İLETİŞİM

17.12.2021

TÜRK İŞADAMI KARAKTERİ VE İŞ AHLAKI-18

Devlet karşısında vatandaş artık ‘şüpheli' bir kişi değildi. Yasal olarak olmasa bile uygulamada eskiden ‘suçsuz' olduğunu kanıtlama külfeti vatandaşın kendine yüklenmişti.

Şimdi vatandaş kendisini şüpheli gören devletten iddiasını kanıtlamasını istiyordu. Vatandaşın kanaatını, görüşlerini kamuya anlatabileceği sivil toplum örgütleri genişlemişti, hatta ilgili örgütlerin yasa ve ahlâk dışı davranışları nedeniyle bir firma ve firma sahibi hakkında ya da kötü bir ürün hakkında sesi daha fazla çıkar haline gelmişti. Kamu vicdanından ses geliyordu. Sessiz çoğunluk sesleniyordu. Artık tüketiciyi koruma yasaları tam işliyordu. Serbest dolaşım nedeniyle ülkeden hem emekçi, hem profesyonel kişiler yurt dışına gitmişti. Yurt dışından da Türkiye'ye göç oluyordu. Avrupa Birliğinden gelen birçok dişçi, eczacı, doktor, avukat, muhasebeci de ülkenin çeşitli yerlerinde iş yeri kurmuş, Türk rakipleriyle yarışıyorlardı. Ve Türk rakiplerinden daha iyi bilgi donanımlı ve deneyimli oldukları için de rağbet görüyorlardı. Bu mesleklere yeni bir disiplin gelmişti. Hatta onlara da ISO 9000 standartları şart koşuluyordu.

Avrupa Birliğinin ortak ordusu olduğu ve bütçe açıklarının en aza indirilmesi için Türk Silahlı Kuvvetlerinde Personel azaltılmasına gidilmişti. Daha sonra teknik bir ordu yaratmak için başlatılan proje, silahlı kuvvetlere bir İngiliz, bir ABD. ordusundaki gibi çok yüksek bir teknoloji kazandırmayı ve bu görevini az personelle yerine getirmesini öngörüyordu. Silahlı kuvvetlerde miktar azaltmasından doğacak işsizlerin yeni eğitim ve yeni meslek sahibi olmaları için Avrupa Birliğinden özel bir fon sağlanmıştı. Silahlı kuvvetlerin ulusun bir parçası olduğu ve Cumhuriyetin koruyucusu bulunduğu, diğer ülkelere göre bu kurumun Türkiye'de özel konumu olduğu gerçeği bir türlü Brüksel'i huzursuz olmaktan kurtaramamıştı.

Devletin yönetici kadrolarına getirilenler hatır için değil bilgi, deneyim ve becerileri nedeniyle orada idiler. Yıl içinde yaptıkları hizmetler başarılı ise görevlerini sürdürebiliyorlardı. Devletin devamlılığı onların her hükümet değişikliğinde görevinden alınmasını gerektirmiyordu.

Siyasal kadrolar değişmiş, seçim sistemi halkın yönetime katkısını daha arttırıcı şekle dönüşmüş, politik hayatta demagojiyle, yalanla iş görmek en aza inmişti. Dar bölge seçim sistemi yoluyla halk artık karşısına çıkan, yakından tanığı kişiler arasından bir seçim yapabilecekti.

Eskinin çok katı kurallara bağladığı o oranda da kötü kullanıma açık, israf ve sahtekârlığı önleyemeyen, verimsizlik ve rüşveti teşvik eden kamu harcamaları sistemi tamamen değişmiş sıkı bir malî disiplin getirilmişti.

Eski vakıf malları ulûfe dağıtırcasına dost akraba ve arkadaşa verilemiyor, vakıfların vergi kaçırıcı yönleri, açık kapıları kapatılıyordu.

En önemlisi Türkiye'den bilimin ve bilimi temsil eden bilim adamlarının bilimsellik standartlarının kesinlikle Avrupa seviyesine getirilebilmesi için Brüksel ayrı bir proje başlatmıştı, çünkü; belli seviyede AB ile eşit standartta olmayan üniversite mezunlarının Avrupa Birliği'ndeki diğer ülkelerde çalışması olanaksızdı. Alınan üniversite diplomalarının eşitliği onaylanmıyor ve sahipleri lise mezunu sayılıyordu. Yalnız üniversite eğitimi değil bütün eğitim sistemi Batı standartlarına uyduruluyordu. Üniversitelerde artık bilimin sonuçları değil, buluşların tanımları değil, bilimin ve bulmanın, yaratmanın metodları öğretiliyordu.

Eskinin politikacı, iş adamı, yargı ve kolluk kuvvetleri arasındaki çıkar ilişkilerinin hemen hemen hepsi ortadan kalmıştı. Adı yolsuzluklara ucundan bile karışmış olanlar görevlerini kaybediyor, soruşturma konusu oluyordu.

Yargı, yasama ve yürütme erkinin her biri Anayasada öngörüldüğü şekilde tam bağımsız olmuş, biri birine müdahale edemez hale gelmişti. Yargıç güvenliği tamdı. Basın özgürlüğünün hiçbir kısıtlaması yoktu. Ancak yargıç kararı ile gazeteci haber kaynağını söyleyebilirdi. Üniversiteler bağımsız hale gelmiş, her biri özerk olmuş, herhangi bir politik müdahaleye konu olmayacak duruma getirilmişti. Düşünmek, söylemek ve yazmakta herkes özgürdü. Bu güven havası içinde iş hayatı canlanmış, işsizlik azalan, ortalama kişi başına düşen milli gelir de sürdürülebilir, her yıl yükselen bir eğilime ulaşmıştı.

Eskiden sadece ancak hayâl edilebilecek bu gelişmeler her halde, 10-15 yıl içinde Türkiye'de gerçekleşecektir. Bugünün uluslararası genel eğilimleri ve suyun durdurulamayan akışı bunun böyle olacağını göstermektedir. Bütün bunlar madalyonun bir yanı ise öbür yanında neler var bir de onlara göz atmak gerekir. Fakat bu hayaller gerçekleşmedi.Ve giderek uzun vadede bile gerçekleşme olasılığı


Bu yazı 371 defa okundu.


Yorumlar


Ad Soyad E-Mail
GÜNDEMSİYASETMANŞET HABEREKONOMİSPORRÖPORTAJLAR YAZARLAR ARŞİV

KONUMUMUZ

Altıeylül / Balıkesir

ADRES

Altıeylül Mah. Çiğdem Sok. İnaler İş Mrk.No: 8 1/1 Altıeylül / Balıkesir
MND Ajans
©2020 | Tüm Hakları Saklıdır
MND Ajans