61 yaşında bir gazetecinin, gencecik bir meslektaşına attığı tokat, başta gazeteciler olmak üzere hemen hemen herkesin içini acıttı.
Habertürk Ankara temsilcisi Muharrem Sarıkaya, Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin ile röportaj yaparken, yanına ses sorununu çözmek için gelen İhlas Haber Ajansı(İHA) kameramanı Ahmet Demir'i tokatlayıp iterken, aslında bu tokadı bu meslekte halen çalışan, bu meslekten emekli olan tüm gazetecilere ve mesleğe attı.
Sarıkaya denilen zat, özür dilemiş ve Habertürk'teki görevinden istifa etmiş. Umurumda bile değil. Asıl önemsediğim konu şu:
Bu çirkin olay, Türk basın tarihine “kara bir leke” olarak geçmiştir. Muharrem Sarıkaya denilen zat, “meslektaşını tokatlayan gazeteci” olarak tarihteki yerini almakla ne kadar övünse(!) azdır.
1972 yılından beri gazetecilik mesleğine emek veriyorum. Bu süre içinde, benden yardım isteyen tüm genç meslektaşlarıma destek olmayı bir sorumluluk olarak kabul ettim. Onlara asla ters davranmadım. Bu tutumumu özenle sürdürüyorum.
Yıllardır Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nin meslek içi seminerlerine katılıyorum. Cemiyetimizin, başkan ve yöneticileri, hep genç gazetecilere sevgiyle yaklaşıp, onlara destek vererek örnek oldular.
Üzüldüğüm diğer bir konu da, kendisiyle röportaj yapılan Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin'in, yanında gazeteci tokatlanıp itilirken, sanki hiçbir önemli olay yokmuş gibi konuşmasını gayet sakin sürdürmesiydi. Bu çirkin olay gerçekleşirken, Şahin'in yapması gereken tek davranış, bu duruma tepki göstererek yayını terk etmekti. Bunu yerine getirse hem doğruyu yapar, hem de büyük puan toplardı.
Bu çirkin tokat, bir gerçeği daha ortaya çıkardı. Demek ki, Muharrem Sarıkaya gibi gazetecileri kimse gözünde büyütmemeli. Meslektaşına saygısı olmayanın, mesleğe de saygısı yoktur.