Yıl 2010, Bandırma, Edincik deniz kenarında mülkiyeti Özel İdare'ye ait olan trilyonluk taşınmaz hakkında Balıkesir İl Genel Meclisi AKP üyelerinin oyları ve CHP olarak bizlerin muhalefet şerhi ile maalesef satış kararı verildi. Bu binada hizmet veren üniversite, belki kar getirmiyordu ama Marmara Denizi kirliliğinin nedenlerine ilişkin çok önemli bilimsel bir çalışma yürütüyordu. Taşınmazın, İGM'nin kamuya tahsis kararı bulunan ve Marmara Denizi kirliliğinin araştırılması için bilimsel çalışmalar yürüten üniversiteye tahsisli bulunması nedeniyle biz bu satış kararının çok sakıncalı ve kamu yararına aykırı olduğunu, dolayısıyla kararın geri alınmasını ve iptal edilmesini istedik. Ancak siyasal gücümüz buna yetmedi.
CHP'li üyeler adına, kamu yararına aykırı olan ve deniz kirliliğinin Marmara'yı bu denli tehdit ettiği bir durumda haksız ve hukuka aykırı bu kararı iptal ettirmek için ben ve Balıkesir İGM üyesi Ahmet Göçmez arkadaşımız ile birlikte Balıkesir İdare Mahkemesi'nde kararın iptali talebiyle dava açtık. Ben o tarihte CHP'nin İl Genel Meclisi grup başkanvekiliydim. Marmara denizindeki kirliliği, balıkçıların salya dedikleri bugün ise bütün Marmara'yı tehdit eden ve felaket boyutlarına gelen müsilaj o günlerde yavaş yavaş başlamıştı. İşte satışı istenen bu yerde bu sorunlar takip ediliyordu. Düzler mevkiinde İl Özel İdaresi'ne ait bu gayrimenkulü satmak yerine, Marmara Denizi'nde yaşayan bütün canlı yaşamını ve ekolojik yaşamı etkileyen kirliliğin araştırılması bize göre her türlü ranttan daha önemliydi. Kararını iptal ettirmek için Balıkesir İdare Mahkemesi'nde dava açtık ancak dava sürerken ben milletvekili oldum. Sonrasında da Büyükşehir Kanunu çıktı, İGM'ler kaldırıldı ve bütün taşınmazlar da Büyükşehir Belediyelerine devredildi. Sonra ne mi oldu dersiniz?
Yıllar sonra, konusuz kalan satışı iptali kararı ve İGM de yok olduğu halde, Balıkesir Hazine Defterdarlığı Muhakemat Müdürlüğü avukatı tarafından Ahmet Göçmez ve bana icra emri gönderildi. Yani biz vatanın, milletin malının satışını engelleyerek vatanın malını koruduğumuz, kolladığımız için borçlu çıktık ve icra masrafları ve avukatlık ücretini 2010 yılından itibaren işleyen faizi ile birlikte toplamda 1.741 TL'yi ödemek zorunda kaldık. Yani vatanın ve milletin malını korumanın bedeli buydu! Bir tarafta hazineyi, devletin bankalarını hortumlayıp milyarlarca dolar devleti zarara uğratanlar, vergisini kaçıranlar, ödemeyenler diğer tarafta daha devam eden yargı sürecinin (Karar düzeltme istenmiş idi) avukatlık ücretini faizi ile birlikte ödenmesi için icra emri gönderip haciz tehdidine maruz kalmak..
Ben buradan Balıkesir Defterdarlığı Muhakemat Müdürlüğüne sormak istiyorum. Balıkesir İl Genel Meclisinde iki yıl, TBMM Adalet Komisyonunda yedi buçuk yıl Balıkesir Milletvekili olarak görev yaptım, devletin her kademesinde hizmet ettim ve halen daha Balıkesir Barosuna kayıtlı bir avukatım. Mektup gönderdik, telefon ile görüştük bahanesi olmadan icra emri gönderilecek, devleti biçareye düşürecek olmaz ise, tahsil edilmediğinde devleti zora sokacak alacağı bu mudur? Devletin malını korumak için satışın iptali talebiyle dava açma hakkını kullanmak ve karşılığında icra takibine konu edilerek borçlu çıkartılmak! Balıkesir Defterdarlığı Hazine Muhakematının gönderdiği icra emri ile muhatap olmak. İşte güzel ülkem Türkiye'm bir tarafta vatanının, milletinin malını korumak için bedel ödeyenler, diğer tarafta da vatanını parsel parsel satanlar. Bu da burada dursun…
Ha şunu burada özellikle belirtelim ki biz davayı CHP grubu adına ben ve Ahmet arkadaşımız üzerinden açtık bu dava bizim şahsi bir işimiz ile ilgili değildir. Balıkesir kamuoyunun bilmesi gerekir ki davaya konu taşınmaz hala Büyükşehir Belediyesi hüküm ve tasarrufundadır. Biz dava açmasaydık o süreçte satılmış olacaktı. Şundan mutluyuz ki Belediyemizde milyon TL‘lik bir taşınmazın kalmasını sağlamış olduk. Bu da bizim onurumuzdur. Hani ne diyordu Devlet büyüğümüz İnönü; iktidarda kalmak değil, itibarda kalmak daha mühimdir. İktidarlar bir gün gider ama itibar ebedidir.
