Ablamın 15 yaşındayken bir gençle flört ettiği duyulunca evde kızılca kıyamet kopmuştu.Aşık olduğu genç te 20 yaşında, mühendislik okuyor. Niyetimiz ciddi, evleneceğiz diyorlar ve asla vazgeçmeyecek görünüyorlar.
Buna iki aile de karşı, babam olmaz diyor, asla olmaz! annem hem ablamı, hem babamı idare etmekten yorgun, ne ablama söz geçirebiliyor ne de babama.
Sonunda iki aile de pes etti ve okullarını bitirince ve işe girince evlenmeleri şartıyla Allahın emriyle önce söz, ardından nişan yüzükleri takıldı.
O yıllar sevgililerin, nişanlıların rahatça gezip dolaştığı yıllar değil, ayıp sayılıyor, elalem ne der? Mahalledeki bütün kızlar kontrol altında, kaçta geldi, kiminle geldi, ne giydi, makyaj yapmış mı, yine mini etek mi giymiş?...
Bizimkileri uzuuun ve zorlu bir nişanlılık süreci bekliyor, 5 yıl kadar sürecek, babama kalsa onları 5 yıl görüştürmeyecek ama mümkün mü bu?
Onları yalnız bırakmamak adına müthiş bir çaba veriliyor ama bunlar da birbirlerinden hiç ayrılmak istemiyor, genellikle ya nişanlısının ailesiyle birlikte, ya da bizim evde aileyle birlikte vakit geçiriliyor. Dışarıya bir yere, sinemaya veya tiyatroya gidildiğinde beni yanlarına "ajan, gözlemci, bekçi yani ne derseniz artık ben "kuyruk" diyorum beni gönderirler ki bundan nefret ediyorum. Berbat bir durum bu. Ben onlarla birlikte olmak istemiyorum, onların da bu durumdan hoşlanmadığını biliyorum, üstelik yabancı film izliyorlar, ben Türk filmi seviyorum ama yapacak bir şey yok, anneme itiraz edemezsin, onun da babama karşı sorumluluğu var
Babam her yılbaşından 15 gün kadar önce bir hindi alır bu süre içinde hindiyi cevizle falan besleyerek onun daha fazla yağlanmasını ve etinin lezzetlenmesini sağlar. Çarşambadayken her yıl yaptığı bu alışkanlığını İstanbul'da da sürdürmeye devam etmek istiyor. O akşam eve kucağında bir hindiyle geldi, yılbaşına kadar cevizle beslenecek yılbaşı günü kesilecek
... Ama burası Çarşamba (Samsun) gibi değil, bahçemiz yok, apartman dairesinde hindi beslenir mi? Neyse onu da düşünmüş babam, hindi ertesi gün teyzeme götürülecek, o bahçeli bir evde oturuyor, uygun bir yer yapılacak bahçede. Ama o geceyi nerede geçirecek hindi?
Evin içinde olmaz, balkona koysan üşür, belki aşağıya falan da atlayabilir endişesiyle hindi banyoya koyulmaya karar verildi.
Ablam benden 7 yaş büyük ama benden 7 yaş küçük gibi davranıyor. Herşeyden korkuyor, yağmur yağmasından, gök gürültüsünden, fırtınadan, yalnız yatmaktan, asla yalnız uyuyamıyor, evde yalnız kalamıyor. Bunun nedenini bilmiyorum, annemin babamın ilk göz ağrısı, onu bir başka seviyorlar, buna rağmen ablam böyle biri!
... Ama o kadar güzel ki... Hayranım ona, bayılıyorum, ben ne zaman büyüyeceğim, onun kadar güzel olurmuyum ben de acaba büyüyünce?
O gece ablam eve geldiğinde herkesin uyumuş olduğunu görüyor, kimse uyanmasın, hele de babam uyanıp neredesin bu saate kadar diye sormasın korkusuyla (babam hiç bir evladını kırmamış, tek bir söz söylememiş biri ama bizler de bunun için çaba sarfederdik) sessizce eve giriyor, gürültü etmeden, sessizce, hatta ışığı da yakmadan banyoya giriyor sessizce hacetini görüp yatacak!
Banyonun kapısını açıp içeri girmesiyle hindi, "gulu gulu gulu" diye uçarak tepesine konunca attığı çığlık diğer mahalleden duyulmuştur...
Önce ev halkı, sonra komşular toplandı, su içirildi, okundu üflendi ama garibim, bu korku onun diğer korkularının üzerine tüy dikti, korkularına bir yenisi daha eklendi, uzun süre kendine gelemedi. Annem babam çok üzüldüler, kendine gelince cin çarptığını falan zannettiğini söylemişti. Kimin aklına gelir banyoda gece yarısı bir hindiyle karşılaşmak?
Üstelik karanlıkta...
Kız kardeşlerin birlikteliği bambaşkadır, çok düşkün olurlar birbirlerine, hiç ayrılmazlar, her şeyi paylaşırlar hayata dair, birbirlerine çok güvenirler. Kızkardeşle birlikte büyüyen birinin onun yokluğuna alışması çok zordur.
Ablamı hiç beklemediğimiz bir şekilde, zamansız ve çok erken yitirdik, ışıklarda dinleniyordur inşallah
Her yılbaşında bu anıyı yeniden yaşarım, biraz gülücük, ve de kederle...
Ablam ben seni çok özledim...
Bu yazı 387 defa okundu.