Ülkeyi yönetenlerin en büyük derdi başta İstanbul olmak üzere ülkenin birçok yerinde yaşamı altüst eden yoğun kar yağışları, ne de doğalgaz kısıntısı sebebiyle sanayinin üretime ara vermesi, yönetenlerin varsa yoksa en büyük dertleri Ekrem İmamoğlu…
Günlerdir yazılıyor, konuşuluyor; ne yazmayan ne de konuşmayan kaldı. Her konuda bölünmüşlüğümüz son yılların en yoğun kar yağışında bile devam ederek merkezi iktidarla yerel iktidar karşı karşıya geldi. Doğal afet sayılabilecek yoğun kar yağışı sonrası bile ortaya çıkan sorunları çözmede, vatandaşın mağduriyetini gidermede birliktelik sağlanamadı.
Belediyenin metroları ‘M', iktidarın metrolarının ‘U' sembol çekişmesinde yaşanan kavga, karla mücadelede ‘yol ve bölge' kavgası karda mağduriyet yaşayan vatandaşların sorunlarının önüne geçti. Günlerdir karda kapanan yollar, mahsur kalan vatandaşların çektiği çile kimin umurunda sanki merkezi iktidarın hiçbir sorumluluğu yokmuş gibi; İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu karla mücadele yapmayı bıraktı İngiliz Büyükelçisiyle balıkçıda yediği yemek gündemin asli konusu haline geldi!
Bir büyükelçiyle yemek yenebilir, ertelenebilirdi her neyse önceden planlanmış yemek yoğun çalışma arasında ‘bir-iki saat' ara verilerek yenilmiş. Yemek İstanbul ve ülkenin tüm sorunlarının önüne geçti! Ve fakat bu olay Ekrem İmamoğlu tarafından kamuoyuna doğru iletişim stratejisiyle anında paylaşılsaydı daha doğru olur, şuan yapılan tartışmaların önüne geçilmiş olurdu. Konun bir diğer vahim tarafı ise İmamoğlu'nun yemeğe geliş anının MOBESE görüntülerinin yasal olarak suç olması göz ardı edilerek iktidar medyasına servis edilmesi, olayın bunun üzerinden köpürtülmesi.
Ülkenin değil sadece cumhur ittifakının cumhurbaşkanı gibi davranan Erdoğan ‘biz karla mücadele ederken onlar balıkçıda kafa buluyordu' sözleriyle olayı meydanlara kadar taşıdı.
İstanbul seçimini kaybettikleri günden itibaren Ekrem İmamoğlu'nun elini kolunu bağlayarak hadi koş bakalım koşabiliyorsan diyorlar.
İstanbul halkı yaşam kavgası verirken yerel yönetim ve merkezi yönetim unsurları her krizde olduğu gibi kriz masası kurarak birlikte mi hareket etmiş yoksa orası senin burası benim mi demiş?
İstanbul valisi ve İBB günler öncesinden uyarılarını ve hazırlıklarını yapmış. Kar beklenenin üzerinde yağmış. Ve fakat merkezi yönetim ve yerel yönetim organize şeklide güçlerini birleştirmek yerine ayrı ayrı çalışma yürütmüş. Devlete ait olan TEM, Kuzey Marmara Otoyolu kapanmış, İstanbul Havalimanı kargo binası çökmüş, havalimanı kullanılmaz hale gelmiş, yolcular uçaklardan çıkamamış, çıkabilenler kalacak yer bulamamış, tepkiler gösteriye dönüşmüş, dünyayı rezil olunmuş; iktidar medyası ve İmamoğlu karşıtları bunlara hiç bakmıyor, varsa yoksa balıkçıda yenilen yemek…
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu Ankara'dan İstanbul'a gelmeye karar vermişler geldiklerinde indikleri havalimanı ‘yüz akımız' diye övündükleri İstanbul Havalimanı değil, kapattıkları Atatürk Havalimanı olmuş. İki bakan ve İstanbul valisi bir araya gelmiş güya karda mahsur kalan İstanbul'un kar sorununu çözecekler ama heyhat kentin seçilmiş belediye başkanı yok. Bakanlar ve vali kamuoyuna fotoğraf veriyorlar verdikleri fotoğrafta belediye başkanı yine yok. Bu nasıl akıl, mantıktır, bu mantıkla mı kar afetiyle mücadele edilecekti.
Bütün bunlardan anlaşılan ülkeyi yönetenlerin esas derdinin halkın kar veya herhangi bir afette en az sorun yaşaması değil, Ekrem İmamoğlu'nun başarısız olması için halkın afetlerden daha fazla cefa çekmesi, İstanbul halkı ne kadar çok çile çekerse ‘bakın gördünüz mü bu sorunların sorumlusu Ekrem İmamoğlu' demektir esas amaç.
Türkiye tarihinde yaşamadığı doğalgaz krizini yaşıyor. Gaz sıkıntısından dolayı sanayiye gaz verilemediği için sanayi üretim yapamaz hale gelmiş; sanayinin çarkları durmuş. Yaşanan gaz sıkıntısının sebeplerinden biri olarak da İran'a gaz borcunun olduğu yönünde iddialar var.
Karla mücadelenin en yoğun olduğu akşam Erdoğan Star-NTV ortak yayınında gazetecinin ‘'doğalgaz sıkıntısının İran'a olan borçtan dolayı'' olup olmadığı sorusuna ‘'biz İBB falan değiliz'' oluyor. Yani Ekrem İmamoğlu dengelerini o kadar bozmuş olmalı ki; İBB ile devleti kıyaslıyor. Allah aşkına devlet kim, İBB kim. Böyle bir bakış açısıyla mı bu ülkede barış, birliktelik sağlanacak. İmamoğlu'nun ‘'siz kim, biz kim. Siz biz yok, biz hepimiziz. İran'la doğalgaz münasebetinin İBB ile ilişkisi ne, İstanbul odaklı bakmak, düşünmek'' bu nasıl duygudur dediği gibi.
Sanayi Bakanı Mustafa Varank sorumlu olduğu sanayinin gaz sıkıntısından dolayı elektriğini sağlayamıyor, sanayide üretimin durdurmasını dert etmiyor ‘'karla mücadele balık tuzlayarak olmaz. İstanbul'u kar kıyamet götürüyor, İBB Başkanı gitmiş bir balıkçı restoranında görüntü veriyor'' twitiyle İmamoğlu'na laf çakıyor. Sen ne yapıyorsun sanayiden sorumlu olması gereken ey bakan!
Cumhurbaşkanı ve bakanlar İmamoğlu'na laf çakma yarışına girmiş! Kim bilir hangi bakan ne kadar çok çakarsa o kadar itibar kazanıyordur! İmamoğlu başarısız olsun istiyorlar ama kendi başarısızlıklarını görmüyorlar. Diyorlar ki kar yağışını öngörecekti ona göre önlemini alacaktı peki siz öngördüğünüz için mi; İstanbul Havalimanı, TEM Otoyolu, Kuzey Marmara Otoyolu kapandı.
Siz kışın artacak gaz ihtiyacına stok miktarının yetip yetmeyeceğini öngöremediniz mi; neden yeterli gaz tedarikini zamanında yapmadınız, sanayide üretimin çarkları neden durdu; bunu sorumlusu da mı Ekrem İmamoğlu?
Allah İstanbul'u başta beklenen ‘büyük deprem' ve bütün felaketlerden korusun!