Ayrıca Fatih kütüphanesine Floransalı Francesco Berlinghieri'nin kitabın ikinci sayfasında ,1480 yılının son ayında, kitabını Fatih'e ithaf yazısı, ve Fatih 1481 yılı Mayıs'ında vefat ettiğinden II. Beyazıt'a yazılmış bir ithaf mektubunu içeren Ptolomaios coğrafyasının İtalyanca ‘'terza rima'' usulüyle – üç mısralı kıtalar.Birinci ve üçüncü mısra birbirleri ile, ikinci mısra ikinci kıtanın birinci ve üçüncü mısraları ile ritmik bir ses uyumu olan - manzum çevirisi bulunmaktadır, Özellikle bu son eser, Fatih'in müsbet bilimlere ilgisinin ve onun koruyucusu olduğunun İtalya'da dillerde dolaştığını ve yazarın eserini kendi büyüklerinden önce hemen Fatih'e göndermek arzusunda olduğunu kanıtlamaktadır.. (Adıvar,37). Fatih'in kütüphanesinde ayrıca Euklidis'in geometrisi, Yunanlı yazarlara ait astronomi eserleri , taşlara ve hayvanlara ait yazmalar ,Aristo'nun ünlü ‘'Olma ve Bozulma'' üzerine ait eseri ve Zooloji kitabı, Homer'in ‘'İlyada''sı, Hesiodos'un ‘'Theogonya''sı ve Dıogenes Laerte'nin ünlü filozofların hayatlarını anlatan eseri Yunan yazmaları arasında bulunmaktadır.
1391'de Ancona doğumlu arkeolojiye meraklı gezgin, tüccar Cyriacus Pizzi Colli , 1452 – 1454 yılları arasında Fatih'in sarayında davetli olarak bulunmuştur. Zorzi Dolfi'nin vakayinamesinde , Ciacomo Langusto'nun raporuna dayanarak, 1452 olayları arasında , fethe hazırlanırken ,Fatih'in her gece Roma tarihi ile başka tarihleri Colli'ye okuttuğu yazılmaktadır. Modern arkeolojinin kurucularından sayılan ve Doğu'yu, Mısır'ı ve Habeşistan'ı gezmiş olan Colli Fatih'in yanında , İstanbun fethi sırasında, onunla birlikte İstanbul'a girmiştir. Doğum ve ölüm tarihleri kesin bilinmeyen İtalyan Giovanni Maria Angiolello da Fatih'in oğlu şehzade Mustafa'nın maiyetinde Uzun Hasan savaşlarına katılmıştır. Fatih'in hayatına ait bir kitap yazan Giovanni sarayda ressam Gentile Bellini ile karşılaşmıştır. Bellini 1479 -1480 arasında sarayda yaşamış, bilindiği gibi Fatih'in portresinin yanısıra başka bazı resimler de yapmıştır. Venedik Cumhuriyeti'nden Fatih'in daveti üzerine İstanbul'a gelen Verona'lı ressam ve madalya yapımcısı Matteo D'Patsi'nin gümüşten yaptığı, Fatih'in resmini taşıyan madalyalar, bugün Paris Milli Kütüphanesi'nin madalyalar bölümündedir. D'Patsi İstanbul'a gelirken Fatih'e Venedik Doç'u Pandolphe Malatesta'nın gönderdiği ‘' Re Militia'' isimli, askerlikle ilgili bir kitap getirmiştir.
Fatih Hurufilikle yakından ilgiliydi. Onlarla sıkı bir ilişki içinde idi. Hurifi tarikatı dervişlerinin sık sık Türkiye'ye ve saraya gelmeleri ve misafir edilmeleri, Sadrazam Mahmut Paşa'yı rahatsız eder olmuştu. Paşa durumu Edirne Müftüsü ve müderris Fahreddin Acemi'ye anlatmış, padişahı bu eğiliminden vazgeçirmek için bir çare bulmasını yazmıştı. Müftü bu dervişlerin , önce gizli olarak, konuşmalarını dinledi.Sonra onlara katıldı ve onlarla tartıştı . Onları camiye götürdü, camide hurufilik aleyhine bir konuşma yaptı, vaaz verdi. Ondan sonra da onları ahaliye yaktırdı. (Adıvar, 40).
Bu olay Fatih'in çeşitli din mezheplerini öğrenmek istediğine işaret etmektedir. Bu yakma olayından başlangıçta haberi olup olmadığı bilinmemektedir. Diğer yandan Fatih'in metafizik konusunda zamanın iki önemli bilgini Hocazade Muslihiddin Mustafa ile Molla Mehmet Zeyrek arasındaki kendi huzurunda altı gün süren bir tartışmayı dinlediği bilinmektedir. Fatih, fetihten sonra Hıristiyan dini ile de ilgilenmiştir. Örneğin ,Fetih sırasında İstanbul Patriği bulunan Gennadius Scholarius ile Pamma Khristo manastırında (Fethiye Camii) Hıristiyan kuralları üzerine tartışmış, bir tercüman aracılığıyla, Hıristiyanlığın en önemli temel kurallarının açıkça ve cesurca anlatılmasını ve bunun yazıya dökülmesini istemiştir. Bu yazı daha sonra Mahmut Çelebi'nin babası Karaferye Kadısı Molla Ahmet tarafından Türkçe'ye çevrilmiştir. Fatih bundan sonra Hıristiyan dinini ‘'gerçektir''diye kabul etmiş Hıristiyanları hoşgörü ile karşılamış, onlara ıztırap verilmemesini istemiştir. Patrik Gergios Gennadius Scholarius Bizans'ın en son meşhur bilginiydi. Fatih tarafından görevinde bırakılmıştı. Beş yıl Patriklik yaptıktan sonra Serez'de Prodromos manastırına çekilmiş ve1469'da ölmüştü. Fatih fetihten sonra Roma kilisesi ile polemiğe devam etti. İki Türk bilgini ile Hıristiyanlık üzerine yaptığı fakat yayınlanmamış bir konuşması bulunmaktadır. Fatih'in huzurunda Hıristiyan inancıyla ilgili ikinci tartışma Patrik Maxim Manuel ile olmuş , bunun tutanaklarını Fatih özellikle istemiştir.