ANASAYFA GÜNDEMSİYASETMANŞET HABEREKONOMİSPORRÖPORTAJLAR YAZARLAR KURULUŞ KÜNYE İLETİŞİM

09.02.2022

DİLE KOLAY, İKİ YIL

  Bir yıl;

     12 ay, 52 hafta, 365 gündür.

     İki yıl 104 hafta yapar. Bu yazım 104‘cü yazı oluyor. Her hafta yazdığım bir yazı ile düşüncelerimi, görüşlerimi sizlerle paylaştım. Demek ki, iki yıldır yazıyorum.

     Sizler de bilirsiniz, bu yazılar sağlam bilgiler gerektiren, araştırmaya dayalı bir emek ürünüdür.

     Yazılarımı okuyan dostlarıma, arkadaşlarıma, okumaya meraklı tüm okurlara sonsuz teşekkürlerimi iletiyorum. Pek çok dostum, beğenileri ile, paylaşımları ile, görüş katmaları ile ve eleştirileriyle benim cesaretimi ve yazma hevesimi artırdılar. Kendilerine şükranlarımı sunuyorum.

     Benim mesleğim yazarlık veya gazetecilik değil. Doğru olduğunu bildiklerimi ve inandıklarımı yazıya dökerek sizlerle paylaştım. Öğretmenlikten gelen bir alışkanlıkla doğruluğuna inandıklarımı öğretme çabası içine girdim. Bu amaçla yazıyorum.

     Örneğin ben, devlet yönetiminde laikliğin çok önemli ilke olduğuna inanmış biri olarak yazılarımda bu konuyu işliyorum. İnanmak veya inanmamak kişinin kendi aklıyla vereceği bir karardır. Vatandaşlarımız arasında Müslüman, Hıristiyan, Musevi olanlar olduğu gibi, inanmayanlar da bulunabilir. Ayrıca değişik mezheplerden inanç gurupları vardır. Şimdi bir inanç gurubunun inançlarını, diğerlerine zorla dayatmaya kalkmanın yanlışlığı ortadadır.

     Bu nedenle devletin her dine ve inanç guruplarına eşit mesafede durması gerekir. İşte laiklik bu nedenle önemlidir ve anayasamızın değiştirilemez hükümlerinden biridir. Cami, kilise, havra ibadet yeri de, ‘'cem evi'' neden ibadet yeri sayılmaz? Ona siyaset karar vermemeli, inananlar karar vermelidir. Laiklik din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılmasını gerektirir. Devleti, kutsal din duygularıyla yönetmeye kalkışmak anayasal suçtur. Bu nedenle biliyorsunuz bazı partiler kapatılmıştı.

    Türkiye din kurallarına göre yönetilen bir ülke değil ki ‘'nas'' söylemleri dile getiriliyor. İnsan şaşırıyor. Laik, demokratik, hukuk devletinde böyle bir söylem olur mu?

                                                ***

     Yazdığım yazılar benim kişisel görüşlerimdir. Ne bir kazanç, ne bir siyasal gelecek beklentim yoktur. Yazdıklarımı, kendi düşüncelerine yakın bulan parti ve sivil toplum örgütlerinden destek görüyor da değilim. Bazılarının haberi bile yok. Mutlaka onların çok daha önemli işleri vardır!

     Olsun, biz dilimizin döndüğü kadar, kalemimizin yettiği kadar yazmaya devam edeceğiz. Yakın çevremizin, Balıkesir'imizin ve de ülkemizin tüm sorunlarını paylaşmayı sürdüreceğiz.

     Halkın gündemi elektrik ve doğalgaz faturalarıyla ilgilidir.

     Elektrik dağıtımı işi özelleştirilirken hani ‘'rekabet olacak, elektrik ucuzlayacak''tı? Ucuzladı mı? Elektrik üretimi de dağıtımı da özelleştirilir ve iki iş de aynı şirketlere verilirse, sen bekle ki ucuzlayacak diye. Bugünkü şişkin faturaların nedeni özelleştirmedir. Şirketlerin daha çok kazanma hırsıdır. Yeterli ve zamanında yatırım yapmadıkları için, Isparta'da yaşananlar her şehrimizde yaşanabilir.

     Güzel kardeşim sen özelleştirmeci partilere oy vermişsen buna katlamaktan başka çaren yoktur. Oysaki kamucu ve karma ekonomici partiler de var. Kamu sektörü elektriği üretse ve dağıtsaydı ve de bunların başında özerk bir yönetim olsaydı, halk böyle sömürülmezdi. Özerk yönetim sayesinde o işletmeler siyasilerin arpalığı gibi de işletilmezdi.

     Doğalgazda yaşananlar da vatandaşın kış aylarında bir numaralı sorunudur.

     Doğalgaz alımı 1986 yılında Sovyetler Birliği'nden daha sonraki yıllarda İran ve Azerbaycan'dan gaz olarak, Cezayir'den ve Nijerya'dan sıvılaştırılmış gaz (LNG) alımıyla beş farklı kaynaktan temin edilmeye başlanmıştır. Yani gazda şu durumda dışa bağımlıyız.

     Gazın ucuz olduğu yaz aylarında alıp, zamanında depolama istasyonları yapılmış ve gaz stoklanmış olsaydı, şu andaki kadar yüksek fiyatlar ortaya çıkmazdı. Vatandaş çaresiz, fatura ödemede zorlanma olduğu belli.

     Doğalgazla elektrik üretimi yapılan ‘'çevrim santralları ‘' da hem elektriğin hem doğal gazın pahalılık nedeni kara delikler olmuştur. Barajlardaki hidroelektrik santralleri tam kapasite ile çalıştırılmalıdır.

     Doğalgaz konutlarda rahatlık, sanayide üretim artışı sağlamıştır. Ancak fiyat çok yüksektir. Uzmanları bunun nedenlerini açıklamalıdır. Büyük müjdelerle Karadeniz'de bulunan gaz öyküsü ne durumdadır? Son kısıtlamalar sonucu sanayide hem elektrik hem de doğalgazın kesilmesinin parasal kaybı nedir? Bunu kim ödeyecek?

     Doğalgaz alım sözleşmeleri ile ilgili hükümet suçlanmaktadır. Pahalılığın bir nedeni de bu diyenler var.

                                                     ***

    ‘' Söz unutulur, yazı kalıcıdır.'' Yazdıklarım yaşadığımız zamanın tanığı olacaktır. Aslında çok kişi her konuda yazmalıdır. Yazılanlar gelecek zamanlarda çok önemli belge olabilir.

     Sağlığım elverdiği sürece yazmaya devam edeceğim.

     Saygılarımla….


Bu yazı 464 defa okundu.


Yorumlar


Ad Soyad E-Mail
GÜNDEMSİYASETMANŞET HABEREKONOMİSPORRÖPORTAJLAR YAZARLAR ARŞİV

KONUMUMUZ

Altıeylül / Balıkesir

ADRES

Altıeylül Mah. Çiğdem Sok. İnaler İş Mrk.No: 8 1/1 Altıeylül / Balıkesir
MND Ajans
©2020 | Tüm Hakları Saklıdır
MND Ajans