Adnan Adıvar ‘'Osmanlı Türklerinde İlim'' isimli kitabında ,1299- 1481 arasında Osmanlı Türkiyesi ile Batı'daki bilimsel hareketleri karşılaştırmıştır. Bu çalışma şöyle özetlenebilir (Adıvar, 55- 57); Batı'da 13.yüzyılda ortaçağların karanlık devri aydınlanmaya başlamıştı. Gerçi ilimlerin sultanı hala ilahiyat idi. Bir yandan Hıristiyan tarikatları doğuyor , manastırlar kuruluyor ve öte yandan üniversiteler açılıyordu. Bu tarikatların içinde 1209'da , pek temiz ve yumuşak huylu François d'Assise'nin kurduğu Fransisken ve 1215'de, pek azametli ve tutucu Dominique tarafından kurulan Dominiken tarikatı en ilginç olanlardır. Dominiken adı , o zamanlar halk arasında Dominiken Canes ( Allah'ın Köpekleri ) olarak yorumlanıyordu. Tarikat üyelerinin o zaman Fransa'nın güneyinde ortaya çıkan Albiginois mezhebi taraftarlarını canice yokettikleri ve engizisyon faciasında baş rolü oynadıkları bilinmektedir.Bu iki tarikatın üyeleri programlarında trivium (belagat – güzel yazma ve konuşma , mantık ve gramer – dil bilgisi -) ve quadvirium'u (müzik, matematik, geometri ve astronomi) olan üniversitelerde kürsü sahibi olmuşlar ve ders vermişlerdir. Böylece Rönesans'ta ilmin yeniden doğuşuna temel hazırlanmıştır. Bu hocalar arasında Fransiskenler'den Fransız teolog, filozof, rahip Alexander de Hales ( 1185 -21.8. 1245), İngiliz devlet adamı, teolog, skolastik filozof ,Roberts Grosteste (1175 - 1235), ve özelllikle İngiliz rahip ve filozof Roger Bacon (1220 – 1292) , Dominikenlerden Alman rahip, filozof , bilgin Albertus Magnus (1206 – 1280) ve İtalyan filozof, teolog ve hukukçu S.Thomasd'Aquinas (1227 - 1274) en dikkat çekicilerdendir. Grosteste 13. Yüzyılda ilk kez fizik deneyleriyle ilgilenmiş ve mercekler üzerinde çalışmıştır. Bu konuda kaynağı Arap matematikçi, fizikçi ve astronom İbn -ül – Heysam'ın (1. 7.965 – 6.3. 1040)'Kitab -ül menazır'' isimli eseridir. Daha sonra Grosteste'in öğrencisi Roger Bacon Paris ve Oxford Üniversitelerinde ayni dersleri okutmuş ve deneysiz, matematiksiz tabiat felsefesine yani tabii bilimlere erişmenin mümkün olmadığını söylemiştir. Bacon bu nedenle Yunanca ve Arapça'nın öğrenilmesi gerektiğini açıkça savunmuştur. Bu tutumu Oxfordluları kızdırmış , ona karşı sokaklarda gösteriler düzenlenmiş ve ‘'Bacon Müslüman oldu ‘' pankartları asılmıştır. Bacon skolastik felsefeden ayrılmamış fakat ilmin dine zararı olmadığını ileri süren ilk düşünürlerden biri olmuştur. Albert Magnus ise Aristo'nun eserlerinin Arapça'ya çevrilenleriyle çok yakından ilgilenmiştir.Zooloji ve botanik konusunda kitaplar yazmıştır.Derslerine bazen Arap kıyafeti ile girmiş ve o şekilde ders vermiştir. Bologna okulunda Katalonya'lı bir hekim olan, alkemist, astrolog Arnoldo di Villanova (1240 – 1311) Arapça ve İbranice öğrendikten sonra verdiği derslerde ilk kez, hekimlerin gözlemlere dayanmasını, mutlaka kitaplarda yazılanlara bağlı kalmamasını savunmuştur.
Astronomi'de ise Fransız Musevisi, filozof, matematikçi Levy ben Gerson (1288 – 20.4.1344) İspanya Kıralı Alphons adına zic'ler (tablet alphonsiennes) – iki komşu yıldız arasındaki açı yoluyla yıldızın uzaydaki uzaklığını ve yerini saptamak - düzenlemiş ve en önemlisi , yeryüzünün , evrenin merkezi olamayacağını savunmuş ve Kopernık'e yol açmıştır. Fiziğin ışık bölümünde ve matematikte bu dönemde Batı'da önemli bir gelişme olmamıştır.
Bu konudaki bilgiler Arapça'dan aktarılmıştır. Bu yüzyılın ortalarında Rönesans'ın ilk hareketi olan hümanizm gelişmeye başlamıştır. Yüzyılın başından beri Aristo'nun felsefe ve mantığı İbn Rüşd'ün – Averros - ( 14.4.1126 – 10.12.1198) şerhleriyle birlikte Avrupa'da , özellikle Paris'te ilgi çekmeye başlamış , fakat Avrupa'da o yıllarda henüz orijinal bilimsel eser yazılmamıştı. Hümanizm eski Yunanca eserlerin ortaya çıkmasını ve tercüme yoluyla aktarılmasını sağlamıştı. İtalya'da doğan ve kuzey ülkelerine yayılan hümanizmi bilimsel Rönesans izlemiştir. Bizans'ta Yunanca öğrenmiş olan Alponolu Peter (1250 -1318) Paris'te tıp dersleri verirken bu bu eserleri çevirmeye başlamıştı. 14.yüzyılda müspet ilimler alanında 13.yüzyıldan kalan eserlere dayanılmıştı. Ayrıca bu yüzyılda ‘'kara Ölüm'' veba, müthiş bir zelzele ve 1337 -1453 arasında İngiltere ve Fransa arasında olan yüz yıl savaşları bilimsel gelişmede bir durgunluk yaratmıştır.Bu yüzyılda yalnız Almanya'da Alman Katolik bilgin ve yazar Konrad von Megenberg'in (2.2.1309 – 14.4.1374) Hollandalı Katolik ,yazar,teolog Thomas de Cantimpre'nin (1201 -15.5.1272)‘'De naturum verum''adlı eserinden alarak yazdığı ‘'Das Buch der Natur'' adlı bilim ansiklopedisi önem taşır. Bu kitapta her bilim dalından Yunan ve Latin bilginleri ve Sevilla'lı kilise babalarından alıntılar bulunmaktadır.