17 Şubat, “Dünya Kediler Günü”…
Tüm hayvanları çok severim ama kedilerin yeri benim için ayrıdır.
Çocukluğum, kedilerle geçti. Evimizde kedimiz hiç eksik olmadı.
Halamın bir Van kedisi vardı. Adı “Tarzan”
Bugün de evimizde “Duman”ımız var.
Kedileri neden mi çok severim.
Özgürlüklerine çok düşkünlerdir de ondan.
Onları besleyip büyütmeniz önemli değildir. Kedileri, siz istediğinizde değil, ancak onlar istediğinde sevebilirsiniz.
Dünyada 33 farklı ırktan çoğalan 500 milyonun üzerinde evcil kedi bulunduğu biliniyor.
Tüm memeliler arasında, en uykucu hayvanlar olan kediler, her gün ortalama 16 saati uykuda geçirirler.
Kendi kendilerini temizleyen kedileri okşamanın, kan basıncını düşürdüğü bilimsel olarak kanıtlanmıştır.
Kediye “nankör” diyenlere çok gülerim. Kedi, asla nankör değil, kişilikli bir canlıdır. Kendisini besleyip büyüttüğünüz için size öyle “kul köle” olmaz.
Günümüzde çokça görülen kişiliksiz ve iyilik bilmeyen, çıkarları sona erince size sırt çeviren insanlara benzemez. Sevdiğini “içten” sever, sevmediği kişiden ise kaçar. Nankörlük, ona yapılacak en kötü suçlamadır ve asla doğru değildir.
“Dünya kediler günü”nde herkese önerim şudur:
Evinize bir kedi alın ve mutlu olun…
X X X
Bugünkü yazımı, Attila İlhan'ın çok sevdiğimi “Tut ki Gecedir” isimli dizeleriyle sonlandırıyorum:
“Tut ki gecedir
karanlık sıvaşır ellerine camlardan
birden kırmızıya döner
trafik ışıkları
kükürtlü dumanlar yükselir
korkuya batmış
cam kırığı adamlardan
tehlikeye büyük sakalları
tut ki gecedir
ihbarlar birer sansar
bir telefondan bir telefona atlar
yer altı örgütleri tetik üstünde
adres değiştirmiş silâh kaçakçıları
fahişeler birbirlerinden kuşkulanıyor
tut ki gecedir
katiller huzursuz
hırsızlar sinirli
hainler ürkekçedir
elleri telefona kendiliğinden uzanıyor
ihanete gece müthiş bir gerekçedir
ihbarlar birer sansar
bir telefondan bir telefona atlar
ihanet bir bilmecedir”