Osman'lı tahtına Sultan IV. Mehmet'in (1641 – 1693) oğlu, sarayda daha serbest büyümüş olan, ata binmeyi, şiir yazmayı ve müziği seven II. Mustafa (1664 – 1704) geçti. Mustafa'nın başdanışmanı , lalası, din bilgini Seyit Feyzullah Efendi (1639 – 1703) 30. 4.1695'de Şeyhülislamlığa getirildi. Feyzullah Efendi Amacı ulemayı düzene sokmak ve padişaha destek vermelerini sağlamak ve yönetici sınıfına hakim olmak idi. Bu hedeflerine ulaştı. Feyzullah Efendi , padişahı bazen haremin zevklerine bırakarak, bazen Habsburglara karşı hareke geçmek tutkusunu frenlemeyerek ülkeyi yönetmekteydi. II. Mustafa Avusturyalılara karşı , 1695 -1697 arasında üç büyük sefer açtı.
II.Mustafa Temeşvar'ı savunurken gazi oldu. Zamanın en büyük askeri dehası olan Savola hanedanından Kutsal Roma İmparatorluğunun ve Habsburgların Field Mareşalı Prens Eugene (18.12.1663 – 21.4.1736) 11 Eylül 1697'de Osmanlılar'ı Zenta'da büyük bir bozguna uğrattı.Osmanlı ordusu bir anda yok olmuş , imparatorluk savunmasız kalmıştı. (Shaw,305).
Bu sırada Rusya Büyük Petro'nun ( Deli Petro) (1689 – 1725) yönetimindeki ordusunu modernleştirmişti. Boğazlardan Akdeniz'e inmek için Karadeniz'i denetlemek çabasına girişmişti. Bu amaçla 1696 Ağustos'unda Azak'ı ele geçirdi. Osmanlılar artık barış istiyordu. Padişah ordunun başından ayrılmış ve Edine'ye dönmüştü. Köprülü ailesinden Amcazade Hüseyin Paşa (1644 – 4.9.1702) iyi barış koşulları sağlayabileceği umuduyla sadrazamlığa getirildi. 17.9.1697 ile Eylül 1702 arasında görevde kaldı.Ülke gerçekten çok güç durumda idi. Harpler nedeniyle köylerde erkek nüfus çok azalmıştı..Açlık, hastalık, enflasyon ve başıbozukluk almış başını gitmişti. Avusturyalılar Tuna'ya yerleşmişti, Ruslar Karadeniz'de hak iddia ediyorlardı.
Petervaradin yakınlarında Tuna'nın sağ kıyısındaki Karlofça'da herkesin olduğu yerde kalması koşulu ile bir anlaşma yapıldı. Osmanlı İmparatorluğu ile Kutsal Roma – Germen (Alman) İmparatorluğu adına Lehistan, Avusturya ve Venedik'le Karlofça anlaşması imzalandı.Erdel Habsburglar'da , Temeşvar Osmanlılar'da kaldı. Gizse, Sava ve Unna nehirleri iki devlet arasındaki sınırı oluşturdu.Padişah, ülkesindeki Katoliklere dinsel özgürlük tanıdı. İmparator kendi tebâsını korumak için Osmanlı'nın içişlerine karışabilecekti. Her iki ülkenin tüccarları diğer ülkede serbestçe ticaret yapabilecekti. Osmanlılar Podolya ve Ukrayna'da tam bir Leh denetimini kabul ettiler ve böylece Kazaklar üzerindeki egemenliklerini kaybettiler. Bu antlaşmayla Osmanlılar Karadenizin kuzeybatısındaki kısa süreli egemenliklerini terkediyorlardı.Venedik, Mora ve Dalmaçya'da ele geçirdiği topraklara sahip oluyor, Osmanlı devletindeki ticari ayrıcalıkların korunabilmesi için İnebahtı ve Aya Mavri adası Osmanlı'ya bırakılıyordu.Ege'ye açılan Batı kapıları yine Venediklileri elinde kalıyordu.Ruslar Azak Denizindeki ve Dniester kıyılarında işgal ettikleri toprakları tutuyor, buna karşılık oradaki kuleleri yakmaya söz veriyorlardı, böylece Osmanlılara karşı Karadeniz'in iki ucundan harekete hazır bir duruma geliyorlardı. Rusya ayrıca artık Avrupa Birliği'ne katılmış oluyordu. OsmanlılarınTatar baskınlarını önleme vaadinde bulunması, Çar Petro'ya daha uygun koşullarda saldırmaya devam etmek üzere ordusunu ve devletini güçlendirme fırsatı veriyordu.
1699'da imzalanan Karlofça antlaşması ,Osmanlılarla ona karşı birleşen Avrupalı güçler koalisyonu arasında yapılan bir çok antlaşmanın ilkiydi ve Osmanlılar'ın Viyana kuşatması ile başlayan ve onaltı yıl süren çok cepheli savaşlarını sona erdiren antlaşma idi. İlk kez saldırıdan savunmaya geçiyor, şimdiye dek hep kendi isteklerini kabul ettiren Osmanlılar ilk kez masa başı diplomasi ve arabulucu ile sonuca varıyordu ve ilk kez yenilgiyi kabul ediyordu. ‘'Osmanlılar , belki de Habsburglular dışında bu düşmanlardan her biriyle başa çıkabilirdi. Ama düşmanları birlik olunca çok güçlüydüler..