Bir kitap yazdım, Kayalar köyü diye, diğer adı The Kayalar, içine destan yazdım Kayalar Destanı "The Kayalar " Yazdım yazdım da, öyle bir kaç kıtaya ve üç beş mısraya sığmıyor Kayalar, üç beş hece ile dolmuyor o mısralar, hemen dile geliyor Kayalar'ın dağı, taşı ve toprağı, ...söyle artık şair Kaynak, yere göğe sığdıramıyorsun sen Kayalar'ı
Adını kitabıma kapak yaptım,The Kayalar diye başlık attım, yine de anlatamadım aşkımı. Dörtlüklere sığmıyor, beşli yirmi sekiz kıta var, yüz kırk mısra etti ama daha yetmedi, artı iki mısra daha var. Yirmi hecelidir tüm mısralar, okuyanlar sayar, tam yüz kırk iki adet kafiyeli mısrası var.
Üç bölümdür kitabım, birinci ve ikinci bölümü elli, üçüncü bölüm yüz on iki sayfa olmak üzere kitap toplam yüz altmış iki sayfadır. İçindeki Kayalar Destanı "The Kayalar" dört sayfa tutar. Kayalar'ın çok özel ve çok güzel, çok değerli bilgilerini kitabıma sığdırmak için çok uğraştım ve ... anladım ki , Kayalar kitaplara da sığmaz, bakın Kitabımın önsözünde neler yazdım:
Kayalar ile ilgili çok eserim var, bir yenisi de " The Kayalar", bu yeni kitabımın adını neden "The Kayalar" koyduğumu açıklamaya çalıştım. Bu küçük kitap köyümüz ve geçmişine duyduğum özlemi, köy yaşamının güzelliğini ve Kayalar'ın sahip olduğu saymakla bitmeyen özellik ve güzelliklerini anlatmaktadır. Neden ve niçinler kafamda çoğaldıkça, okuyucularımın da soru soran ve sorgulayanlar olmasını arzu ettiğim için bu şekilde yazmayı uygun buldum .
Kayalar bir mahalle değildir, Kayalar bizim köyümüzdür, köyümüze, köyümüzün geçmişine ve göçüp giden değerli büyüklerimize, onlardan devraldığımız örf, adet, gelenek ve göreneklerimize hep birlikte sahip çıkalım diyorum .
Kayalar'da doğdum, Kayalarlıyım, Kayalar'ın ekmeğini yedim, suyunu içtim, ilk okulu bu köyde okudum onun için Kayalar'ı çok seviyorum ve Kayalarlı olmakla övünüyorum. Böyle diyen ve söyleyen yalnız ben değilim, benim gibi bir çok arkadaşım var, şüphesiz onların da Kayalar sevgisi en az benimki kadardır, onların da Kayalar'a çok büyük hizmet ve katkıları olmuştur. Benim katkım ise yazarak olmaktadır, dilerim okuyucularım kitabımın adının neden "THE KAYALAR" olması gerektiği konusundaki kararıma katılırlar.
Kayalar'ın tarihçesini, sularını, çeşme ve pınarlarını, eski değirmenlerini, kır ve bayırlarını, tarla, bağ ve bahçelerini, köyümüzün gelmiş geçmiş saygın kişilerini, soy -sop ve sülalelerini, ayrıca kendi lakapları ile halen yaşayan köyümüzün güzide insanlarını ve misafirperver köyümüz halkını anlatan bu eserimi Kayalarlı hemşehrilerime armağan ediyorum .
THE KAYALAR'ın THE'si HAKKINDA ;
İngilizce'de bazı kelime ve sözcüklerin başında kullanılan "THE" kavramının her yerde, her zaman ve sıradan varlık ve değerler için kullanılmadığını tek, özel, değerli ve seçkinlik ifadelerinin pekiştirilmesi için kullanıldığını öğrenmiştim. İşte Kayalar'ın "The" 'sı da oradan geliyor. Kayalar 'ın önemi ise kendi tarihinden, coğrafyasından, doğasından, önceki ve şimdiki değerli kişilerinden bu değerli kişilerin, çevremiz, vatanımız, milletimiz ve insanlık için yaptıklarından geliyor.
Kayalar'a "The Kayalar" diyen benim, bana göre bu ayrıcalık doğrudur, bu ve daha önceki eserlerimde özellik ve güzelliklerini de açıkladığım bu güzel köy Kayalar mahallesi değil, Kayalar köyüdür, bana göre kitabımın yayınlanmasını müteakip yeni adı "The Kayalar"dır. Kayalar bu yeni adı ile dillerde ve gönüllerde sonsuza kadar yaşayacaktır .
KAYALAR KÖYÜ DESTANI;
"THE KAYALAR DESTANI"
Kayılar'dan gelir Kayalar'ın adı, kaya gibidir Kayalar
Koca Sarnıç, Koca Çınar, Koca Çınar'ın kaç asırlık yaşı var
Koca Tepe rüzgarları, çam kokusu getirir, mis gibi kokar
Koca Sarnıç iki oluktan güldür güldür akar, akar da akar
Kocaçay'da akardı bir zamanlar, şimdi önünde bir baraj var
Ta! Madra Dağı'ndan doğar gelir Kocaçay, dağlar, dereler aşar
Kocaçay'ın üzerinde köprü yokmuş bir zamanlar, bilenler var
Uzun yıllar geçememiş insanlar, can vermiş nice kahramanlar
Kaç yıl önce, kaç yıl sonra Kocaçay üzerine köprü yapmışlar
Ne çileler çekmiş Kayalarlılar, toprakmış o zamanki yollar
Bin dokuz yüz otuz dokuz'da Kayalar'a yeni okul yaptılar
Öğrenci sayısı yüz kırk, yüzelli kişi olurdu bir zamanlar
Hep beraber ve haykırarak andımızı okurdu öğrenciler
Okuyanlar öğretmen, asker, avukat ve büyük adam oldular
Ebe, hemşire, mühendis, doçent, doktor ve profesör olanlar var
Andımızı haykırarak okuyoruz, herkes duysun sesimizi
Ne mutluTürk'üm diyene diyebilmek kabartıyor göğsümüzü
Türk'üz biz, asırlar geçse bile asla kaybetmeyiz özümüzü
Türk, öğün, çalış, güven, Atatürk'üm bu ne kadar güzel bir ülkü
Kayalar'a mahalle diyenler, hiç bilirmi bizim köyümüzü
Her gün, daha güneş Karşıyaka'dan doğmadan ayağa kalkardık
Koca köğün, İnnik, Mezarlık, berisi Haritalık ve Hıdırcık
İnce dallık, Dede gövdesi, Bakla çukur, Düzen üstü,Tesbiklik
Yollar değişti, bir mezar taşın bile kalmadı Koca Mezarlık
Gözlerim kapansada sayarım buraları, yeter bu kadarlık
Kayalar'ın mera, çayır ve tarlalarında yayılır hayvanlar
Kayalar'ın et, süt, yoğurt, peynir ve tereyağıyla beslenenler,
Kayalar'ın kaymağını ve yoğurdunu yiyen güzel insanlar,
Kayalar'ın saf kara kovan balını gümeci ile yiyenler,
Suyunu içip, havasını soluyanlar asla unutamazlar
Kışın çok çamur olurdu, yazın kururdu Kayalar'ın yolları
Ya Ilıca'dan, ya Balya'dan gider gelirdi köyün insanları
Yer yer, ya genger, yada çakır dikenleri kaplardı yolları
Dikenleri batsada güzel olur çaltıların kozalakları
Meşe mazısı ve kobaklardan yapılırdı iplik boyaları
Yaprağını dökmeyen , iğne yapraklı ardıç ve kızıl çam da var
Türlü türlü ağaçlar, gürgen, dışbudak ile çetlemik ve pıynar
Kendi kendine çıkanlar var, çaltılar, ahlat, meşe ve çınarlar
Akçaağaç, karaağaç, davulgu, kavak, salkım söğüt bile var
Erik, elma, ayva ile armut, koruk, üzüm gibi meyvalar var
Arpa, buğday, yulaf ve çavdar gibi tahıllar ekerdik her zaman
Neler neler ekerdik o zamanlar, hardal, susam ve günebakan
Nohut, bakla, burçak, börülce ile kavun, karpuz, mısır ve bostan
Süpürkelik, şeker kamışı, marul, ıspanak, sarımsak ve soğan
Domates, biber, lahana, bamye, fasulye, salatalık, patlıcan
Eti, sütü, yünü, derisi ile gücü için beslenir onlar
Hem bizi, hem de yükümüzü taşıyordu o' güzel hayvanlar
Karasığır, inek, öküz, boğa, manda gibi büyük baş hayvanlar
Hayvanlarla taşınırdı ot, odun, ocak, saman ve tüm tahıllar
Sevimli koyunlar, koçlar, kuzular, tekeler, keçi ve oğlaklar
Avlularda tavuk ve horoz ile kaz beslerdik, biraz da hindi
Şimdi ne kaz kaldı, ne ördek, ne de hindi, onlar çok eskidendi
Ne at, ne eşek, ne manda, ne inek, ne öküz, ne de katır kaldı
Çift süren, ekin eken, orak biçen, hayvan güden rençber kalmadı
Harmanda düven süren, un eleyen, ne de ekmek yapan kalmadı
Harman kalkar, ambarlar, harar, darcık ve çuvallar ekin dolardı
Tarhana, erişte ve nişasta yapılır, bulgur kaynatılırdı
Zamanında erik ekşisi ve salça yapılır, küplere konurdu
Tarla ve bahçeler bozulunca kış için turşular kurulurdu
Kırkılan yünler iğrilir, şayak, halı ve kilimler dokunurdu
Metal çarklı, metal kaşıklı, değirmenler vardı su ile dönen
Aşağı dere, Dışbudak ve Kocadere'de ikişer değirmen
Mandıra değirmeni ve Köy değirmeni, toplam sekiz değirmen
Değirmenlerin havuzlarında yüzme öğrenirdik çocuk iken
Değirmenci, kaşığı ile alırdı hakkını, hemde peşinen
Kayalar'da çakmak çakınca, ateş çıkaran çakmak taşları var
Ne o' taşları çıkaracak adamlar kaldı, nede o' çakmaklar
Harman da yok, düvende, olsa altına çakmak taşı çakacaklar
Kav'lı çakmak kalmadı atıldı, artık onlar, antika oldular
Onların yerini aldı benzinli, gazlı, manyetolu çakmaklar
Kayalar'ın madenleri de vardır, kömür ile kurşun ve demir
Yerin altıda, üstüde zengindir, maden yerini bilen bilir
Kil var, kireç taşı var, pekmez toprağımız var sanki bir tebeşir
Çakmak taşlarını baştan saydım, Hıdırcık tarihi bir kaledir
Kerçe, Çirnik ovası, Ayvalı madalı tarihi yerlerdendir
Şifalıdır Ilıca'nın kaplıcası, altında tarih yatıyor
İlçemiz Balya'dan iki bin yıldır ondört kalem maden çıkıyor
Altın dahil, kalem kalem simli kurşun, gümüş, aliminyum, kömür
Çinko, manganez ile kükürt, arsenik, kadmiyum, bakır ve demir
Ne filizler, ne cevherler, antimon ile zırnık bile çıkıyor
Yakın uzak demeden hem gider, hem geliriz komşularımız var
Ilıca, Karlık, İğneciler, Söbücealan, Danişment, Orhanlar
Kadıköy, Semizköy, Ören, Gök Musa, Kavakalan ve Büyükpınar
Kayalar'a yakın Çiftlik var, Kadıköy'ün tarihi kalesi var
Komşumuz Danişment varya, Arpabükü'nü kendi toprağı sayar
Kırlarımız gelincik dolu, tarlalarımız kekik kokar kekik
Koca mandıra ile Küçük mandıra ovaları, birde Çirnik
Bağardı, Sarıyar, Olamursıkı, Goroba'ya ekin ekerdik
Bağlara ve yakın kesiklere mısır, bostan, börülce ekerdik
Bağ bozumunda, üzüm suyundan kazan kazan pekmez kaynatırdık
Hem soğuktur, hem tatlı, Kerçe, Elmalı ve Ayvalı'nın suları
Buz gibidir Kızanlık suyu, yazın aratmaz karlı buzluları
Kızanlık çok uzaktır, pek bilen yoktur ordaki kızılcıkları
Kayalar'ın suyu boldur, hem soğuktur, hemde berraktır suları
Pedrik'ten borularla su getirdik, çok tatlıdır Pedrik suları
Gece gündüz hiç durmadan gürül gürül akan, çeşme ve pınarlar
Koca Sarnıç ile Küçük Sarnıç, Örtülü Çeşmeler ve Alapınar
Mezarlık ve Aşağı camiye Sarnıç suyu veren Köse pınar
Karşıyaka eteğinde Kalaycı pınarı ve Karşı pınar var
Karşıpınar'ı geçince, buz gibi akan, Perşem pınarımız var
Dört yanımız çeşmeyle dolu, akıyor köyümüzün pınarları
Ne kadar çok pınarımız var, Hacımar, Fezirlah ve Ayşe Garı
Pınarları sayalım, aman unutmayalım Hasan Pınarı'nı
Oluklu'yu, Yeni Pınarlar'ı, Sarıkız'ı, Emir Pınarı'nı
Dualarla yad edin, pınar yaptıran eski Kayalarlılar'ı
Odagıranı'nda, bir köy odası, birde heyet odası vardı
Sanki ölçmüşler de bulmuşlar, Kayalar'ın ortası burasıydı
Kayalarlılar milli ve dini bayramlarını burda kutlardı
Köyümüzde köy korucusu vardı, birde kır korucusu vardı
Kır korucusu suçlu hayvanları toplar ve tokata kapardı
Kayalar'ın etli, sütlü, tatlı ve çok çok güzeldir yemekleri
Bayramlarda yapılan türlü aşlar ve düğün, dernek yemekleri
Sütlü çorba, etli nohut, keşkek, pilav, tirit ve irmik helvası
Börek, çörek ve pesemet, basma helva ile sarili tatlısı
Bazlama, bezdirme, boğça, yuka böreği ve tarhana çorbası
Köy ihtiyar heyetinde ayan vardı, imam vardı, birde kahya
Baş öğretmen, katip, korucu ile kır korucusu, bir kaç aza
Her sene, her hane başına salınırdı vergi diye bir salma
Yollar elbirliği ile yapılırdı, ne güzel bir yardımlaşma
Bir çeşit imece idi, biz koşarak giderdik sürek avına
Köy merası, tarlası, odası ve köy boğası, ortaktır bunlar
Tüm bu ortak malları, hakça kullanırdı ihtiyacı olanlar
Misafirler için konak sırası ile kurulurdu sofralar
Odagıranın'da yapılırdı, düğün, dernek, mevlid ve hayırlar
Trampa usulü alışveriş yapardı, gelen eski çorapçılar
Entarisi damgalı, penceresi halkalı, diye ninamız var
Alacaksan al beni, benim başım gavgalı, diye devamı var
Asılı yelek yüzü, ayırdı felek bizi diye ... devam eder
Arabam daşa geldi, konağa paşa geldi diye türkümüz var
Gençlerimiz el ef o diye haykırır, öf ülen öf der coşarlar
Kayalar'dır köyümüz, zem zem akar suyumuz, ne güzel manidir
Sevip sevip ayrılmak, yoktur böyle huyumuz, ne kadar doğrudur
Okul civarında öğretmen, ormancı ve sağlıkçılar oturur
Öğretmenin, ormancının ve sağlıkçının evi vardı doğrudur
Kayalar köyü bizimdir, o köy bizim en büyük gururumuzdur
Koca davul vuruldu, meydan yeri kuruldu, diyerek başlayan
Dört kişinin içinde Koca Ömer vuruldu, diye devam eden
Bu ağıt, kısa bir söz değildir, yanık bir Kayalar türküsüdür
Ne güzel destandır bu Kaynak Muharrem, Kayalar'ın öyküsüdür
Özellik ve güzellikleriyle Kayalar asil bir Türk Köyü'dür
Ben ömrümü ve gönlümü verdim "THE KAYALAR" demek kolay değil
Ah ! Doyamadım, doyamadım, KAYALAR 'a sevdalıdır bu gönül .
7 MART 2022
Muharrem KAYNAK
KAYALAR TARİHİNİN ÖZETİ
Kayalar köyü 1281 yılında Kayılar' ın bir kolu olan An Kabileyi Kayıhan sülalesi tarafından kurulmuştur. Kayalar' a ilk gelip yerleşenler ; Hacıkanatlar, Koçlar ve Dağlılar' dır aşağı cami ve civarına yerleşmişlerdir, daha sonra aynı soydan Kırhanlılar gelip köyün yukarısındaki yüksek kesime (tepeye) yerleşmişlerdir, bu tepelerdeki kırhanlığa yerleştikleri için onlara Kırhanlılar adı verilmiştir.
Başka bir rivayete göre ise ; Kayalar' ı kuranlar 1050-1100 tarihlerinde (ortalama 1075 yıllarında) Şamlı ovasına gelip yerleşen , Oğuzlar' ın Üç Ok kolunun Gökçe Yörük Türkmenleridir. Gökçe Yörükler Şamlı' da üç -beş yıl kaldıktan sonra üç kola ayrılırlar, birinci kol Balıkesir Gök köye, ikinci kol Havran' ın Eseler Köyüne ( şimdiki Karaoğlanlar köyüne), üçüncü kol ise Kayalar köyüne gelip yerleşmiştir. Bu rivayete göre Kayalar köyü 1075 'li yıllarda kurulmuştur, yani 1281'den 206 yıl önce Gökçe Yörükler gelip köyü kurmuşlardır, Kayıhanlar daha sonra (1281) 'de Kayalar' a gelip yerleşmişlerdir.
Bir başka ifade ile Kayıhanlar Osmanlı Beyliği'nin kuruluş tarihi olan 1299'dan 18 yıl önce gelip Kayalar köyüne yerleşmişlerdir. Buradan anlıyoruz ki Kayalar köyü, Karesi ve Osmanlı Beyliğinden de önce yine KAYILAR' ın bir kolu olan An Kabileyi Kayıhan sülalesi tarafından kurulmuştur . Kayalar, Osmanlı döneminde çok uzun bir müddet Biga Müstakil Sancağı'na bağlı ve Balya Kazası'nın bir köyü olarak kalmıştır, dört kez de nahiye merkezi olarak görev yapmıştır. Sonuç olarak Kayıhanlar kendilerinden 206 yıl önce Kayalar' a gelip yerleşen Gökçe Yörükler ile birleşmişlerdir.
7 MART 2022
Muharrem KAYNAK