Köprünün sahibine göre geçişler ‘sudan ucuz!'
Benim; memurum, işçim, çalışanım, muhtarım, bakanım… Kendini her şeyin sahibi gören anlayış toplumsal tepki olmasaydı doğum günü olan 26 Şubat'ta (1954) Özdemir İnce'nin dediği gibi ‘'18 Mart Çanakkale Köprüsünün değil, 18 Mart Çanakkale Köprümüzün'' sahipliğini törenle tescilleyecekti.
Köprünün hedeflenen açılış tarihi 16.09.2023'dü seçimler sonrasına kalması istenmediği için 18.03.2022 Cuma günü özel toplanan ahalinin katılımlarıyla ‘görkemli' şekilde açıldı, Vatana millete hayırlı olsun!
Milletin cebinden ‘beş kuruş' çıkmayacak diye yapılan son dönemin popüler YİD (Yap İşlet Devret) yatırımlarının yüksek fiyatları hizmete ulaşımın önündeki en büyük engel haline geldi. Bugüne kadar fiyatı çokça tartışılan Osman Gazi Köprüsü ve Otoyolların yüksek fiyatı gibi 18 Mart Çanakkale Köprüsünün fiyatı da merak konusuydu. Şimdiye kadar kullanılan Feribot fiyatlarına yakın olması beklenen fiyatlar beklendiği gibi değil tam aksine Otoyol hariç tek seferlik köprü geçiş fiyatı ‘sahibinin' ifadesiyle sadece 200 liracık! Sabah Gelibolu'ya geçip akşam geri dönecek olursanız 400 liracık! Bir asgari ücretlinin aylık maaşının yüzde 10'u. Buna birde yakıt ve Otoyol fiyatlarını da eklerseniz karşılayabilmek her babayiğidin harcı değil. Ve tabi köprüyü doğum gününde açmayı düşünecek kadar sahiplenen Erdoğan, meydandaki ahaliye soruyor ‘200 liracık pahalı mı' ahali ‘pahalı' deyince ‘yok canım ucuz' pahalı değil diyor.
Varsıl yoksulun halinden anlamayacağına göre; varsıla tabi ki ‘sudan ucuz' gelebilir.
Bu işin vatandaşa doğrudan yansıyan kısmı, birde geçmesek bile hepimizin cebine yansıyacak kısmı var. Yönetenlerin sürekli olarak ne işiniz var Euro'yla, Dolar'la deyip her hizmeti dövizle alması var ya bu da onlardan biri. Aslında bir geçiş 15 Euro+KDV yani bugünkü reel kurdan 250 TL'nin üzerine çıkan fiyat farkı Hazine'den yani hepimizin cebinden yüklenici firmalara ödenecek.
CİMER'in CHP Zonguldak Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz'a verdiği cevaplarla ilginç detaylar ortaya çıktı. Sözleşmeye göre işletme süresi 10 yıl 8 ay 12 gün, 18 ay önce hizmete açıldığına göre köprünün kamuya devir tarihi 30.11.2032 olması gerekirken, köprünün kamuya devri için sözleşme süresi sonu 28.05.2034 olan tarihi değiştirilmemiş aynen korunmuş. Erken açılmayla uzatılan işletme süresi 1 yıl 5 ay 28 gün (543 gün), araç geçiş ücreti 15 EURO+KDV, 45 bin/gün, erken açılmayla işletmeci şirketin karı doğal olarak kamunun zararı 395 milyon 847 bin Euro, güncel kurla yaklaşık altı buçuk milyar TL ayrıcalıklı yüklenici firmaların kasasına gircek.
Çanakkale Boğazından bugüne kadar ortalama 15 bin araç geçişi olduğu halde 45 bin araç garantisi vermek neyin nesi. KÖİ (Kamu Özel İşbirliği) projelerinde bugüne kadar verilen garantilerin hiçbirinin karşılanmadığı, eksik kalan kısmın Hazineye büyük yük oluşturduğunu biliyoruz. Oysa bu projeler halka anlatılırken cebimizden beş kuruş çıkmadan yaptırıyoruz deniyor, iş bilirlik olarak sunuluyordu! Öyle olmadığını çok yüksek bedelleri hep birlikte yıllarca ödeyeceğimizi anladık.
Cevabı verilemeyecek olsa da burada akıllara takılan en önemli soruyu soralım;
Maliyeti kamudan gizlenen, toplam maliyet bilgileri bilinmeyen bu pahalı KÖİ-YİD projelerine ‘gizli ortak siyasetçi, kamu görevlisi' olduğu iddiaları doğru mudur ?
Çanakkale Köprü geçiş fiyatlarını pahalı bulan vatandaş tepkisine Erdoğan'ın ‘'insanlar hem hizmet almak istiyor, hem de köprüler, tüneller bedava olsun diyor, hizmet alıyorsan bedelini ödeyeceksin, böyle bir şey olmaz…'' tepkisiyle ‘'Eğer buradan aldığı aylık ve yıllık bedel, yüklenici firmanın aleyhineyse, farkı kim ödeyecek; onu devletin kasasından biz ödeyeceğiz. Yani geçsen de, geçmesen de; 84 milyon Türkiye hep birlikte ödeyecek!
Çanakkale Köprüsüyle birlikte araç garantili Otoyol ve köprüler, yolcu garantili havalimanları, hasta garantili hastane projelerinin maliyetini ve uzun yıllara dayalı bütçeye getirdiği yükü dikkate alarak eleştirenler hizmet karşıtı olarak suçlanırken. Bilinmeyen yüksek maliyeti ve bütçeye getirdiği ağır yükleri yok sayarak savunanlar karşı karşıya.
Çalıyor ama çalışıyor diyen anlayış, beceri ve maharet istemeyen ‘maliyetine ve kamuyu uzun yıllar borç yüküyle karşı karşıya bırakacak projelerin fiyat/maliyet/uygunluğuna bakmaksızın' birkaç özel firmaların kendi sırtına binmesini alkışlıyor.
DİYANET YİNE ŞAŞIRTMADI
Diyanet İşleri Başkanlığı 18 Mart Çanakkale Zaferi ve Şehitleri Anma Gününde Cuma hutbesinde Anafartalar Kahramanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü yine anmadı. Anmadığı gibi yayınladığı hutbe metninde ‘'…ayrıca göremediğiniz ordular gönderdi ve o inkarcıları ağır bir yenilgiye uğrattı. Kafirlerin cezası işte budur…'' diyerek zaferi gaipten gelen güçlere bağlayarak, Atatürk ve askeri komuta başarıları yok saydı.