Basılan diğer eserler tarih ve lügate aittir. Bilimsel kitaplar arasında basılan en önemli eser Katip Çelebi'nin (2.1609 – 6.10.1657) ‘'Cihannüma''sıdır. Yayınlanan ilk coğrafya kitapları da ‘'Marmara Deniz Haritası,(1720), Bahriye -i Bahr -ı Siyah'dır (1724-1725) . Vankulu Sözlüğü (1728) yayınlandıktan sonra Müteferrika'nın 1745'de ölümüne kadar Kendi eseri toplam 20 ciltlik 16 eser basılmıştır. ‘'Onun matbaasında ve bir süre tatile uğradıktan sonra yeniden açılan matbaa ve Üsküdar matbaasında ,1830'a kadar basılan toplam eser sayısı 97'dir ( Adıvar I,173) İşlerini ve yönetici sınıf içindeki yerlerini kaybedeceklerinden korkan hattatlar matbaa kurulmasına karşı çıktılar.
Sadrazam bir uzlaşma yolu buldu.Şeyhülislam dinsel konular dışında basım yapılması koşulu ile matbaa kurulmasını onaylayan bir fetva yayınladi. Böylece hattatlar karlı gelirlerini kaybetmeyecek Müteferrika da tarih, dil, matematik , coğrafya ve diğer bilim dallarında istediği eserleri yayınlayabilecekti . Müteferrika, basım yoluyla ucuz ve bol kitap yayınlanması İslam dininin yaygınlaşmasına ve anlaşılmasına yardımcı olacağı kanaatındaydı. Matbaanın getirdiği imkanları anlatan ‘'Usul-ül Hikem fi Nizam-ül Ümem'' isimli risalesini padişaha sunmuştu.Avrupa hükümetlerini ve askeri düzenlemelerini , çağdaş dünyada geliştirilen coğrafya bilgilerini ve hükümet tekniklerini bu eserinde anlattı. Cihannüma'yı ve yine Katip Çelebi'nin ‘'Tuhfet-ül Kibar fi Eşraf -il Bihar'ını (1728) bu amaçla yayınlamıştı. Amerika kıtasını, coğrafyasını ve tarihini anlatan ‘' Tarih el – Hind el Garbi el Musamma bi – Hadis -i Nav'' isimli kendi eserinde haritalar ve zamanın en bilgili Osmanlılar'ının bile bilmedikleri bilgileri eklemişti . İlk tarih kitabı olan ‘'Tarih-i Timur Gurgan'' (1729) ,Timur' u anlatmaktaydı. Süheyla Efendi'nin Mısırın Osmanlılar tarafından fethi ve öncesini anlatan ‘'Tarih – i Mısır el Cedid vel Kadim ‘'(1729), Osmanlıları da anlatan ‘'Tarih -i Tevarih'' 1733), İngilizce ve Latince birkaç eserin bir arada olduğu ‘'Fuyuzat -ı Mıknatisiye'' , 17.yüzyılda Hollandalı coğrafyacı ve astronom Andrea Keller'in eseri ‘'Mecmua -i Heyet -i Kadime ve Cedide'' yayınladığı eserler arasındaydı.
‘'Müteferrika'nın matbaasının Osmanlıların gözlerini dünyaya açışındaki büyük etkisi çok önemlidir. Ancak bu uyanışın devam ettiği ve matbaanın yüzyılın geri kalan bölümünde daha pek çok kitap basması ve Osmanlı aydınlanmasının sürmesi bize onun bu eserinin Lale Devri'nin en kalıcı mirası olduğunu göstermektedir.'' (Shaw, 323)
Lale devrinde , sadrazam padişahın savurganlığını desteklemek zorundaydı. Yeniçeri askerlerinin, bürokrat , memur ve askerlerin miktarı disiplin sağlamak, aslında masraf kısmak amacıyla azaltılmıştı. Aylıklar dört akçe yerine üçe inmişti , sürekli gider kısıcı çareler aranıyordu. Yasadışı vergilerin çoğu düzenli bir vergi sistemine sokulmuştu. Yeni kadastro sayımlarıyla ,eskiden vergi ödemeyen bazı gayrimenkul sahipleri vergi ödemek zorunda kalmıştı. Belli başlı hazine memurluklarında bulunanların ödemeleri gereken yıllık ödentiler arttırılmıştı.
Zanaatkar ve tüccarların malları üzerine yıllık sermaye vergisi konmuştu. Acil zamanlarda alınan imdad- seferiyle vergisi başlıca düzenli gelir kaynağı haline dönüştürülmüştü.
Gelirlerinde azalma olan çiftçiler kendilerini padişah çevresindekilerin aşırı gelirleriyle karşılaştırıyordu. Yönetici sınıf zevk ve sefada ilken halk enflasyondan eziliyor, kıtlık ve hastalıklar giderek yaygınlaşıyordu. Arada sırada isyanlar patlak veriyor ve bunlar imparatorluğu sarsıyordu. Eşkiyalar,köylüler ve asker isyancılar (Levent'ler) Anadolu ve Rumeli'de yağmalar yapmaya başlamıştı.
Damat İbrahim Paşa bu karmaşık durumu bir savaşla çözebileceğini düşünüyordu. Bu nedenle İran işlerine karışmaya karar verdi. Safeviler'in sonuncu şahı Hüseyin Şah, uzun ve karışık hükümdarlığının sonunda (1694 – 1723) son yıllarında İran'ı fethe hazır hale gelmişti. İran Kandahar'da üstlenen bir Afgan aşireti, yerel Safevi valisini 1712'de öldürdü, ardından 1723'de İran'ı istila ve işgal etti. Son Şah Hüseyin ünvanını yeni fatihlere terketti. Afganlılar ülkenin kuzeyini ve batısını yağmaladılar. İran'ın geri kalan bölgelerinde siyasal bir çöküş yaşandı. Şah Hüseyin'in oğlu Tebriz'de, II.Tahmasp olarak kendini şah ilan etti.