Balkes ve biz, iki sevgiliydik. Küsmeden ve ayrılmadan bu sevgi, devam etmeliydi.
Balkes ve biz, iki sevgili olarak bu Pazar günkü maçta beraberdik.
Bu karşılaşma aynı zamanda; 15 Şubat 2010 tarihinde kaybettiğimiz, Büyük Kaptan Fuat Seyrekoğlu, ‘’Sarı Fuat’ımızla 13 Şubat günü kaybettiğimiz Balıkesirspor sevdalısı, taraftarımız Neclet Demirözer’e karşı, sevgi ve saygı maçıydı.
22. haftada rakibimiz, İstanbulspor’du.
10. haftada başlayan, 12 ve 13. sıra arasındaki inişli ve çıkışlı futboluyla, 16. haftadan itibaren 13. sıraya demir atmıştı.
Son dört haftadır İstanbulspor’un başında, eski teknik direktörü, Fatih Tekke vardı. Ara transfer döneminde alt liglerden yaptığı transferlerle, şaşırtmıştı. Bu ligi tanıyan, üç yeni savunma oyuncusu vardı. Bu futbolcular; Kamal Issah, Rıdvan Şimşek ve Erdem Şen’di.
Rakibimiz puan sıralamasında, daha yukarıda olabilirdi. Takım olarak hızlıydılar. 4-1-4-1 dizilişinde, topu rakip alana taşımayı ve bu bölgede kalmayı beceriyordu.
Geniş alanda, ayağa oynuyordu. Geriden iyi oyun kuran, hücuma çıkabilen bir ekipti. Mağlupken oyundan düşmüyor, çabuk toparlanıyordu. Top kaybı yüzdesi düşüktü.
Vücutlarını ve fiziklerini ortaya koyup, uzun toparla pozisyona giriyordu. Duran topları ve ortaları, oldukça sertti. Bu topları da altı pas bölgesine indiriyordu.
İstanbulspor, ceza sahasında, yerden oyunu tercih ediyordu. Kanatlardan getirdikleri topları, geriden gelen oyuncularla, ceza yayı bölgesinde kullanıyordu.
Savunmada ve hücumda, havadan oyunda etkili değildi. 3 maç hariç her karşılaşmada gol atmıştı. 29 golle, en çok gol atan ve en çok gol yiyen 5 takımdan biriydi.
Rakibimizin geçen hafta Giresunspor karşısında 1-0 üstün götürdüğü mücadele, kar yağışı nedeniyle, ileri bir tarihe ertelenmişti ve bir maçı eksik olarak 23 puanla, 14’üncü sırada bulunuyordu.
Sahaya attığı ve yediği eşit olan iki futbol takım çıktı ama rakibimizin 10 gollük bir artısı ve aynı zamanda da eksisi vardı. Yani savunmada dikkatli olup rakip kale önünde, net vuruşlar yapmalıydık.
Doğu tribün e, f, g ve batı tribün f, g blokta yer alan taraftarlarımız, Altay maçındaki kötü tezahürat nedeniyle, bu karşılaşma için cezalı duruma düşmüşlerdi.
Karşılaşma öncesinde FIFA kokartlı eski hakem ve Merkez Hakem Kurulu eski Başkanı Hilmi Ok'un vefatı nedeniyle, 1 dakikalık saygı duruşunda bulunuldu.
Karşılaşmanın daha ilk saniyelerinde rakibin kornerden gelen topunu çizgi üzerinde tutan, Vukovic oldu. İstanbulspor'un sol tarafı kullanmasına engel olmadığımız gibi tedbirde almadık. Paslarımızı, İstanbulsupor'a ikram ettik.
Rakibin kullandığı 4'üncü korner sonrasında attığı ilk şutu gol oldu, 0-1.
Gol sonrasında süratlenen futbol vardı ama iki takımda oyun disiplininden koptu. Boşta ve ortada kalan topları alan rakibe karşı savunma yapamadık. 26'ıncı dakikada direk, bizi korudu.
19'uncu dakikada nihayet ortaya çıktık ve ilk kornerimizi kullandık.
İstanbulspor, çok hızlı ceza sahamıza gelmeye devam ederken, 7'inci kornerini kullanmıştı bile.
45+2'de bu hızlı ataklardan ikinci golü de kalemizde gördük.
Neler olduğunu anlayamadık ve soyunma odasına gittik.
Sevgi ve saygı maçının ikinci yarısında değişen yoktu. İlk yarı gibi kötü başladı, 0-3/0-4 ve kötü de bitti, 0-5.
Neler olduğunu anlayamadık.
Gol atıp yemeyen, yediği golü çıkartan, fazlasını atan, maddi sorunlarını çözmüş, puan silme cezası almayan, transfer yasağı olmayan, şirketleşen ve kurumsallaşan Balıkesirspor görmek istiyoruz.
Okunuyor olmak dileğiyle, saygılar.
...