Genel olarak gençliğe dönük bir sorun alanı var. Büyüklerin ‘zamanımız daha güzeldi ama şimdiki gidişat kötü' söylemindeki suçlu, gençler oluyor.

      Her alanda büyüklerin karar verici olduğu bu zamanda; büyüklerinden öğrendiklerini ve gördüklerini yapan gençlere kızgınlık, artarak devam ediyor.

      Gençliğin bozulma sebebi, kendileri değil örnek aldıkları büyükleri.

      Gençler, sosyalliğini kabul ettirmek için kendi çevresiyle hareket ediyor ve bu çevre de gittikçe büyüyor.

      Zamane gençleri, büyüklerin yaptıklarını ‘tek tuşla' öğreniyor ve ‘'bizim de sizin gibi yapmak hakkımız‘' diyor.

      İnternet ve sosyal ağlar, gençlerin vazgeçilmez alanı haline dönüştü. Ekranlarla donatılan gençler, hayatını ekranlarla idame etmeye başladı. Paylaşarak var olmayı öğreten, yeni bir siber alem sunan sosyal ağlar, gençliğin tamamlayıcı bir parçası oldu.

      Büyükler, gençlerin yaptığı paylaşımları görünce; hop oturup, hop kalkıyor.

      Gençlerin aslında yaptıkları, büyüklerinden gördükleri ve öğrendikleri.

      Sosyal medyanın gizlilik alanını işgali ve kişilerin gizli alanlarına dair

paylaşımlarını artıran en temel durum; bu ağların, insan egosuna yönelik tatminin yanında, kendi dayattığı kuralların oldukça etkili olmasıdır.

      Teknoloji, insanlar için büyük imkanlar sunarken; mobil telefonlar ve sosyal ağlarla kurduğu düzenle o düzenin kurallarını koyup, kullanıcılara dayatıyor.

      Kendini, teknoloji akışına kaptıran kullanıcı, belli süre sonra farkında olmadan birer hayat izleyicisi ve izleticisi konumunda buluyor.

      İzleyici ve izletici olan gençlerin yaptıklarını ‘‘eskiden biz de sizin gibi yapardık ama gizli yapardık'' diyerek ‘yapın ama göstermeyin' taktiğinin öne çıkarılması, değişmemeyi gösteriyor.

      Bu nedenle; büyüklerinden öğrendiklerini ve gördüklerini yapan gençlere kızmayalım.

      Okunuyor olmak dileğiyle, saygılar.