Barış Dönemi olan 1747 – 1768 yılları arasında padişahlar siyasal manevralarla rakiplerini yenerek ve yüksek memurların yerlerini sık sık değiştirerek iktidarlarını korudular.Dış saldırı tehdidi olmadığından otuz yıl içinde reformların pek çoğu giderek unutulmuş , eski sorunlar tekrar ortaya çıkmıştı. Memurluklar yine satılmaya başlamış, rüşvet ve adam kayırma yeniden etkin olmuş , Müteferrika'nın basımevi ve Fransız Bonneval'in kurduğu topçu birlikleri ortadan kalkmış,yönetici sınıf eski uyuşukluğuna bürünmüştü. Osmanlı yönetiminin üstünlüğünün düşmanı uzak tuttuğu varsayılıyordu. Fakat eski enflasyon, salgın hastalıklar, kıtlık, kalabalık , kentler, işsizlik, eşkıya ve emir dinlemeyen memurlar sorunu bütün imparatorluğu yayılmıştı. Mısır, Suriye,Irak ve Kızey Afrika'daki yerel askeri birlikler denetimi ele almış, büyük ölçüde bağımsızlığa kavuşmuşlardı. Yönetici sınıf bu kötü gidişten yararlanıyor , değişiklik ve reforma karşı çıkıyordu.
Özetlenirse,kapanmış olan Lale Devri'nde şu yenilikler olmuştu; 1. Paris, Londra ve Viyana'ya geçici elçiler gönderilmiştir. 2.Sait Efendi ve İbrahim Müteferrika ülkeye Türkçe yayım yapacak matbaayı getirmiştir 3.İlk kez çiçek aşısı uygulanmıştır. 4. İstanbul'da yangınları söndürmek için Tulumbacılar adı verilen itfaiye ocağı kurulmuştur.5.Çini atölyeleri açılmıştır. 6. Kağıt fabrikası kurulmuştur. 7. Asıl adı Abdülcelil Çelebi olan Levni ile nakkaşlık sanatı ilerlemiştir. 8. Bir çeviri kurulu kurulmuş, bu yolla çeviri enstitüsü kurumsallaşmaya başlamıştır. 9. Şairler ve sanatçılar devletçe ve devlet erkanınca desteklenmiştir. Nedim gibi bir şair yetişmiştir. 10. Az da olsa bilim eserleri yayınlanmaya başlamıştır.
Osmanlı ordusu Mehmet Ali Paşa'nın 50.000 kişilik ordusuna karşı harekete geçtiğinde, Suriyelilerin İbrahim Paşa'nın başında bulunduğu Mehmet Ali ordusuna karşı ayaklanacağı umuluyordu. Bu gerçekleşmedi.Osmanlılar von Moltke'nin önerileri yerine ulemanın kışkırtmasıyla cepheden saldırıya geçtiler ve geri püskürtüldüler. Askerlerin çoğu öldü , pek azı Anadolu'ya kaçabildi.( 24 Haziran 1839). Bu çok büyük bir darbe idi.
Son aylarda sağlığı hayli bozulmuş olan II Mahmut verem hastalığından, yenilgi haberini duymadan, 30 Haziran 1839'da hayatını kaybetti. Bir Rönesans adamı daha tarihe karışırken acaba başlattığı modernleşme harekeketi devam edecek miydi? Evet , devam etti. II . Mahmut'un yerine tahtta geçen Abdülmecit (1823 – 1861) üç Tanzimat paşası ile birlikte, II Mahmut'un politikasını,Tanzimat reformlarını güvence altına aldı.